Eski yazıtlara inanacak olursak, Antik Mısır’da insanlar ve tanrılar el sıkışma ile aralarındaki güveni pekiştirirmiş. 50 asır sonra biriyle el sıkışmak saygı, ilgi jesti ve yararlı bir bilgi alma kaynağı haline geldi. El sıkışma şeklinden karşıdaki insanın hislerini anlayabilir, açıklık ve iyi niyet işaretleri alınabilir.
Sosyal mesafenin bizi birbirimizden uzaklaştırdığı ve özel alanımıza yaklaşan herkese şüphe ile yaklaştığımız bugünlerde ne oluyor?
Koronavirüs pandemisi yakın geçmişe kadar hepimizin ilk karşılaşma teması olarak uyguladığımız bu el sıkışma jesti üzerinde düşündürdü mü? BNR Vidin radyosu bu konuda bir anket düzenledi. İşte cevaplardan bazıları:
“Alışkanlık olarak insan bazen el uzatıyor. Endişe etmesem de, mesafe korunması gerektiğini düşünüyorum. Pandeminin sona ermesinin ardından birçok şey eskisi gibi kalmayacak”.
Vidinli bir kadına göre, el sıkışma daha ziyade “eski kuşakların” bir geleneği:
“Yabancıların birbirlerini öptüğünü ve sarıldıklarını biliyoruz. Bizde ise bu gelenek sanki kayboldu. Örneğin, çocuklarımın okuduğu Romanya’da kadına el uzatılmıyor, çünkü kadına dokunmak saygısızlık ifadesi olarak algılanıyor.”
Asya kültüründe olduğu gibi “Namaste” selamı verir gibi birbirine yapıştırılmış eller işareti gibi kesinlikle “İyi günler!” ve “Merhaba!” sözlerine fiziksel bir ritüel de gerekiyor.
Ankete katılan bir vatandaş şu cevabı verdi:
“Tanıdığım birisini görüp bana el uzattığında ona dirseğimi uzatacağım. Mesafe uyguluyoruz, çünkü sınır bölgesi olarak Vidin virüs tehlikesi ile karşı karşıya olan bölgeler arasında. O nedenle korunmamız lazım.”
Peki el sıkışmayı ne ile değiştirebiliriz?
Bazı gençler şaka ile karışık şu cevabı verdi.“Bizler rockçu olduğumuz için rock selamı ile değiştirebiliriz.”
Bazıları ise uzun zamandan beri fiziki temastan kaçınıyor:
“Belki de sadece “Merhaba!” demek yeterli. İlerde büyük ihtimal giderek daha fazla sözlü şekilde iletişime devam edeceğiz. Ben hijyen sebeplerinden dolayı pandemi öncesinde de el sıkışmaktan kaçınıyordum.”
Ancak el sıkışmayı teşvik edici bir jest olarak görenler de var. “Tanışırken el uzatabilirim, o kadar da korkunç değil” diyor ankete katılanlardan birisi.
Yaşlı bir Vidinli şu cevabı verdi:
“Biz yaşlıların içine korku düşerse, yolcuyuz demektir. Yıllarca kurulan ilişkiler ve aniden bir gün geliyor tokalaşamıyorsun El sıkışmayı özlüyoruz. Ancak bunu atlatıp daha sonra temaslarımızın olması, atlatamayıp hayatlarımızı yitirmemizden kuşkusuz daha iyi.”
Bazılarına göre ise panik gerekenden çok fazla:
“Koruyucu önlemler aldıysam, el sıkışırım. Panik olmamalı. Bu bizim aramızda bir gelenek-bazı halklar daha soğuk, ancak el sıkışma geleneği Balkanlar’da yaşatılmaya devam edecek.”
Vidin’den ankete katılan bir başka vatandaşa göre ise, “El sıkışma karşındaki insana karşı saygı geliştirmen için şarttır” dedi.
Uzaktan selamlaşmaya alışacak mıyız veya koronavirüsün son bulduğu bir gün yine eski güven jestlerine geri mi döneceğiz? Ne olursa olsun, bize görünmez mesajlar ileten ve bizleri birbirimize yaklaştıran küçük jestlere daha fazla değer vereceğimiz kesin.
BNR Vidin Radyosu’ndan “Bulgaristan Radyosu” için uyarlayan: Diana Tsankova
Foto: BTA
Çeviri: Özlem Tefikova
WWF-Bulgaria, "Doğaya Abone Ol" başlıklı yeni kampanyasında yaban hayatına destek çağrısında bulundu. Çevreciler, “Uluslararası Kırmızı Kitap” verilerine dayanarak, Bulgaristan'da büyük bir kısmı omurgasız olmak üzere 60 ila 65 bin arasında..
“Bulgarların anlatılmayan hikayeleri” projesi ülke içinde ve dışında büyük ilgi gördü 18 ülkeden Bulgarlar, yurtdışından 34 Bulgar okulu ve 8 üniversite eğitim görevlisi bu yıl ilki düzenlenen “Bulgarların anlatılmayan hikayeleri” programının..
Moldova’da 20 Ekim 2024 tarihinde ülkenin Avrupa Birliği’ne katılımın oylandığı referandumda Bulgarların yoğun olarak yaşadığı Tarakliya ve Gagavuz Özerk Bölgesi'nde halkın yüzde 90’ın üzeri “hayır” oyu verdi. Yine benzer bir şekilde bunların..
Son haftalarda otokton (yerli) koyun c insleri yetiştiren bir hayvancı ailesinin içinde bulunduğu durum, kamunun dikkatini üzerine çekti. İnsanlar,..
“Bulgaristan’ın genomu” adlı projenin pilot programına katılan 1000 kişi, çağdaş Bulgarların genetik koduna ışık tutan araştırmaya konu olacak...