Paskalya günlerinde Bulgar halkının gelenekleri dönüştürme yeteneğinin eseri olan bir dizi adet canlandırılıyor. Bizim topraklarımızda Paskalya yortusu, putperestlikten kalan rengarenk ilk bahar göreneklerini tamamen kaldırılmadı. Bazıları otantik şekli ile sürdürülürken diğerleri, Hristiyanlık'a uyarlandı.Ortodoks Hristiyanlar'ın en büyük yortusu Paskalya, yumurta boyama geleneği ile ilgilidir. Diğer birçok işte olduğu gibi renkli yumurta işinde de Bulgar kadınlarının hayal gücü mucizeler yaratıyor.
Etnografya Enstitüsü uzmanı dr. Svetlana Rakşieva'nın sözlerine göre Bulgar halkı için hanelere ve ambarlara bereket getirmesi için, ailelerin kalabalık olması için yumurtanın "dolu" olması gerekiyor. Yıllardır etnik topluluklar ve benlikler gibi ciddi konular üzerinde çalışan dr. Rakşieva, boş olan her dakikasını eşi benzeri bulunmayan yumurta süsleme geleneğine ayırıyor. Mevcut tüm teknikleri araştırıp öğrenen uzman, artık 10 yıldır deneyimini küçük ve büyüklerle, yumurtanın yuvarlak yüzeyi üzerinde resim yapma sanatına merak saran herkesle paylaşıyor.
Doçent Rakşieva, yumurta yazma tekniklerini şöyle anlattı:
"Her şey balmumu tekniği ile alakalıdır. Bu teknikte ucunda balmumu deposu bulunan ahşap bir kalem kullanılıyor. Geçmişte ise huni şeklinde sarılan gümüş paralar kullanılıyordu. İçine küçük bir balmumu konularak, mum alevi üzerinde tutularak eritiliyor ve resimler yapılıyor. Ardından ise yumurta boyaya daldırılıyor. Boyalı yumurtadan balmumu alınınca ortaya göz alıcı şekiller çıkıyor. Ayrıca beyaz yumurta üzerinde önceden siyaha boyanan balmumu ile resim yapma tekniği var. Eskiden nineler bunu katranla yaparken günümüzde yağlı boya kullanılıyor. Bu şekilde işlenen süs unsurları, nakış işinde siyah kontür etkisini yaratıyor. Daha sonra oluşan bölümler renklendirici ile dolduruluyor. Bulgaristan'a özgü olan bu teknik, İhtiman yöresinde yaygındır. Botevgrad tarafında ise yumurta süsleme işinde asitten yararlanılıyor. Bazı bölgelerde yumurta üzerinde nakış yapma geleneği tamamen kayboldu. Örneğin büyük etnografya uzmanımız Hristo Vakarelski'nin 1938 yılında nakışlı yumurta teşhirini tertip ettiği Samokov şehrinde günümüz insanları, ninelerinden kalan kalemlerin ne için kullanıldığını bile bilmiyorlar" diyor doçent Rakşieva.
Zamanında Aton'da bulunan Zoğraf Manastırı ve Rila manastırında gravür tekniği ile işlenen yumurtalardan da eser kalmadı. Manastırlarda yapılan yumurtalarda Hazreti İsa'nın dirilişini anlatan İncil sahneleri resmediliyordu. Rahipler Paskalya yortusunda gelen insanlara dağıtılmak üzere yüzlerce gravürlü yumurta işliyorlardı.
"Bulgaristan'da Paskalya yumurtasında nakışın ağırlıklı olduğu dikkat çekiyor. Batılı devletlerdeki renk cümbüşü, bizde yoktur. Bütün Avrupa kıtasına bakacak olrsak kuzeybatıdan kuzey doğuya doğru yumurtaların gittikçe çok nakışlı olduğu, kalemin ise gittikçe daha inceldiğini söyleyebilirim. Ülkemize özgü şekiller içinden güneş sembolü olan üç dallı svastika olduğu gibi, yumurtanın ucuna kadar uzanan helezon şeklindeki "hayat merdiveni" de, ruh ve dirilişin sembolü olan "kelebek" te, ayrıca hem din, hem de folklor sembolü olan bağ da dikkat çekiyorlar. Bizde yumurta, adet üzerine verilen hediye olurken, üzerindeki süs unsurları diğer halklarda olduğu üzere ahşap oymacılığı, seramik veya oya sanatından alınma değil, yumurtanın oval şekline uyan Paskalya motifleri olmaktadır" diyor doçent Rakşieva.
Bulgaristan'da yapılan Paskalya yumurtalarının diğer bir özelliği de Batı'dan farklı olarak bizde bu geleneğin sanayi haline gelmemiş olmasıdır. Dahası - diğer Avrupa devletlerinde yapılanın tersine bizde yumurtanın üzerine aşk mesajları yazılmıyor. Her yıl Paskalya'nın arifesinde Velingrad ve İhtiman tarafında yumurta boyayan usta kadınlar, çocukken öğrendikleri ince süsün aynısını yapıyorlar, geleneği tıpatıp devam ettiriyorlar. Zarif süslü Paskalya yumurtası ise en güzel sağlık, mutluluk ve sevgi temennisi olmaya devam ediyor.
Çeviri : Tanya BlagovaBNR’ye konuşan ve yaz sezonunda turizm sektöründe çalışanların ücretlerinde yüzde 20'lik bir artış olduğunu kaydeden geçici Turizm Bakanı Evtim Miloşev, sektördeki işgücü sıkıntısının, hiç de düşük olmayan, sadece ücretlerden..
Lahey, Hollanda'nın güneyinde bir yönetim merkezi, Kraliçe'nin yaşadığı ve çalıştığı yer... Bu şehri Bulgar folkloru ve gelenekleriyle ilişkilendirmek pek akla gelmez. Ancak gerçek şu ki Lahey'de Bulgar halayına, rachenitsa’lara ve Bulgaristan’a özgü..
Yurt dışındaki Bulgar halk oyunu topluluklarının sayısına ilişkin istatistik veriler bulunmasa da dünyanın dört bir yanına dağılmış olan bu amatör grupların Bulgaristan ve dünyanın geri kalanı arasında canlı köprü oldukları şüphe götürmez...