“Bulgaristan AB’de emeğe karşılık en düşük noninal ücret ödeyen ülke. Bizden sonra olan Romanya ve Baltık ülkelerinde %20-30 daha yüksek iş ücreti veriliyor. Bulgaristan’da ortalama bir saat emek için işveren işçiye 3.5- 4 euro ödüyor. Diğer ülkelerde 4.5- 5 euro ücret alıyor işçi. Batı Avrupa’da gelişmiş ülkelerde çalışan ise saat başı 20-30 euro ücret alıyor. Bulgaristan gerçekten hem AB’nin en yoksul ülkesi, hem AB’de en düşük maaşlı olan devlet. Ancak ülkede tüketim gücü çok düşük değil, çünkü ülkemiz diğer üyelere kıyasla daha düşük fiyatları olan bir yer. Yani işçi düşük maaş alsa bile, alım gücü çok fazla düşük değil. Bulgaristan’da bazı mal ve hizmetler, Batı Avrupa’dan daha düşük fiyatta. Son on yılda maaşlarda gözle görülür artış var. Şimdiki ortalama maaş 450 euro bundan altı yıl önce yarı yarıya daha düşüktü. Bulgaristan’ın ana sorunu iş yerlerinin sayısı. 2008 yılı ekonomik krizden sonra büyük çalkantılar yaşandı. O zaman iş yerleri kapatıldı, yaklaşık yarım milyon kişi o dönemde işini kaybetti. Şimdi resmi işsizlik oranı %11 olsa da, çalışmayan, iş aramayan ve işsiz oalrak kaydı olmayan binlerce vatandaş var. Çalışabilir yaşta olan vatandaşların %61-62’si çalışıyor. Skandinav ülkeleri ve Hollanda gibi gelişmiş ülkelerde ise istihdam oranı %74-75’i geçiyor.
Hızlı ekonomik büyüme yok, yeni yatırım yok, yeni iş yerleri ve istihdam olanakları açılmıyor. Ana sorun da buradan kaynaklanıyor. İşverenler böylece bir işçi almak için yarışmıyor, çünkü zaten yeterince talep ve aday oluyor. Bu durumda verecekleri maaş da düşük oluyor”.
Bulgaristan’da 1944-1989 yılları arasında tüm sanayi, tarım, üretim devletin ve sosyalist parti sistemin elindeyken, 1990’dan sonra liberal piyasa ekonomisine geçişte büyük sorunlar yaşandı. Dev devlet işletmeleri bir’er levaya el değiştirdi, eski komünistlerin devamcısı, yeraltı grupların temsilcileri ekonomide söz sahibi olmaya başladı.
Daha sonraki yıllarda yasadışı yollardan elde edilen ve aklanan paralar, sermaye olarak Bulgar ekonomisine akıtıldı, mafya ile bağlantısı iş sektörü ise, Bulgaristan’daki deyimle “beyaz yakalı” temiz döneme girerek, iş alanlarını açığa çıkardı. Geçiş döneminin sancılarını uzun süre yaşayan ülkede, iş piyasası da ciddi sarsıntılara uğradı. 1989 göçünde yaklaşık 350 bin Bulgaristan Türkü Türkiye’ye göç etti, sonraki yıllarda ise ekonomik sebepli göçler yaşandı. Ülke nüfusu resmi istatistiklerde 7.2 milyon olsa da, Bulgaristan’da daimi kalan iş gücü azaldı. Dünya bankası araştırmasına göre, 2010-2050 yıllarında çalışan kesim azalacak, düşük doğum oranı ve göçten dolayı ülke nüfusu %40 azalacak.
2007 yılında AB üyeliği ülkede çalışan kesim için , sınırların açılması ve Batı’ya iş göçü için sınırların açılması anlamı taşıdı. Başta İT sektörü olmak üzere, doktor, sağlık çalışanları ve başka meslek gruplarından uzmanlar yüksek maaş almak üzere Batı’ya gitti. Artan işsizlik ve ekonomideki güvensiz ortam, Bulgar emek pazarında rekabet ortamını yaratamadı.
Bulgaristan’da 2015 yılında beri asgari maaş 360 leva- 180 euro oldu.
Yıl başından beri resmi işsizlik ilk defa düşüş kaydederek, %10.8’e gerilese de, kayıtlı olmayan işsizlerin sayısı yüksek. Bulgaristan genç işsizler sayısı açısından da Avrupa’da ilk sıralarda. Genç işsizlerin oranının %25’i geçtiği AB üyesi ülke olarak, Hırvatistan, Kıbrıs, Çekya, Fransa, Yunanistan gibi ülkelerle beraber, Avrupa Parlamentosu 650 bin işsiz gence istihdam yaratmak için 1 milyar euro finansman sağladı. Üye ülkeler projelere başladı ve gençlerin istihdam programı 2018 yılına kadar devam edecek.
BNR’ye konuşan Piyasa Ekonomisi Enstitüsü'nün kurucusu ve Sofya Üniversitesi öğretim görevlisi ve ekonomi uzmanı Doç. Dr. Krasen Stanchev , “Ülkedeki siyasi kriz, ekonomiyi bir-iki yıla kadar kısa vadede etkilemiyor.” dedi. “ Siyasi kriz ,..
Tarım Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, çiftçiler, Kırsal Kalkınma Programı’nın “Tarımsal İşletmelere Yatırımlar” alt tedbiri kapsamında 2014-2020 dönemine ilişkin sulama projelerini 15 Kasım’a kadar sunabilir . “Meyve ve sebze”,..
Ulusal İstatistik Enstitüsü NSİ verilerine göre, Bulgaristan’daki tarım arazilerinin fiyatı son 7 yılda iki kattan fazla, yani yüzde 108,7 oranında arttı . 2016 yılında dekar başına ortalama tarla fiyatı 770 leva (386 avro) olurken, geçen..