Hastalık ihtimaline karşı hiç kimse sigortalı değildir ve bu yüzden 1 Aralık Dünya AİDS’le Mücadele Gününde kırmızı kurdele takmaktan öte kendilerimize ve yakınlarımıza karşı taşıdığımızın sorumluluğun ve HİV virüsünü taşıyan insanlara karşı insani davranıp destek vermemiz gerekliliğinin bilincinde olmamız gerekiyor.
Sağlık Bakanlığı bünyesindeki HİV ve AİDS Önleme ve Kontrol Ulusal Programı verilerine göre 2015 yılının ortası itibari ile ülkemizde resmi kayıtlara geçen HİV’li vatandaşların sayısı 2 169 kişidir. Kayıtlara yeni geçen hastaların yüzde 90’lık bölümü HİV virüsüne cinsel yoldan bulaşmıştır. İğne ile uyuşturucu kullananlar arasında HİV’lilerin oranının düşmesi de riskli gruplarla yürütülen önleme çalışmalarının bir sonucudur.
HİV’li kişilere ve onların yakınlarına danışma hizmeti ve psikolojik destek hizmetini sunan “İ” Vakfının Başkanı dr. Daniela Markova, Hiv teşhisinin konulması ile insan hayatının kesinlikle bitmediğini öne sürdü.Dr. Markova’ya ilk sorumuz HİV virüsüne bulaşan herkeste mutlaka AİDS hastalığı gelişiyor mu sorusu oldu:
“Hayır, diye kesin cevap veren dr. Markova şunları da ekledi: Dünya Sağlık Örgütü HİV statüsünün tespit edilmesi üzerine hemen tedaviye başlanmasını tavsiye ediyor. Tedavi ve rejime uyan HİV’lilerde hastalığın belirtileri uzun zaman görülmeyebilir” diyen dr. Markova, HİV’lilerin karşılaştıkları esas sorunları şöyle anlattı:
“Esas sorun toplumdaki ayırımcı tutum olmaktadır. Bunca yıldır bu insanların damgalanması ve reddedilmesi azalmıyor. Onlar durumunu gizlemeye çalışıyorlar, çünkü çoğu durumda arkadaşlarını ve ailelerini kaybediyorlar. Çoğu durumda toplumumuz hoşgörü göstermiyor. Oysa bu hastalığa herkes yakalanabilir. Hastalarımız diğer insanlardan farklı bir şey yapmadıklarını paylaşıyorlar”.
Virüslü insanlar hakkında sadece toplum tarafından değil, doktorlar tarafından bile ayrımcılık uygulanıyor. HİV’lilerin aile doktoru bulmaları bile sorun olabiliyor.
Virüslü insanlarla iletişim içinde olanların bilmeleri gerekenleri dr. Markova şöyle anlattı:
“Günlük hayat temasında bulaşmanın imkansız olduğu bilinmesi gerekiyor. Bulaşma yollarını hatırlatmakta yarar var: cinsel temas, kan ürünleri ve emzirmek yolu ile dahil olmak üzere anneden çocuğa bulaşma mümkündür. ”
Çeviri: Tanya Blagova
Bir yıl önce Yaneta Dimitrova, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Paris'teki "İvan Vazov" Bulgar Pazar Okulu olan işyerini “Fransa'da çocuklarımızın geleceğini Bulgarca çizdiğimiz yer” ifadeleriyle tanımladı. Bu okul, dünya..
Bulgaristan’ın özgür, bağımsız ve hoşgörülü bir devletin savunucusu olan kıymetli evladı Vasil Levski’yi kaybetmesinden 152 yıl sonra, şahsiyeti Bulgar milletin kalbinde yaşatılıyor ve onlara ilham vermeye devam ediyor. Bilim adamları Özgürlük..
16 Şubat 2025’te Bulgar Telgraf Ajansı’nın ilk müdürü Oskar İskander’in imzasının taşıyan ilk BTA bülteninin çıkması üzerinden 127 yıl tamamlanıyor . 1898 yılında Prens I. Ferdinand’ın kararnamesi ile Rus Peterburg Telgraf Ajansı modelinde..
Bulgaristan Türklerinin de şarkılarını hayranlıkla dinlediği, nesiller boyu Balkan Türkü’nün eserlerini ezbere bildiği, sesiyle olduğu gibi, insani..
Kırcali “Yordan Yovkov” Orta Okulu öğrencileri , engelli okul arkadaşına destek amacı ile kampanya düzenleyerek 27 500 levayı aşan tutarda para..