Hak ve Özgürlükler Hareketinin eski lideri Lütvi Mestan da bu arada altı DPS’li milletvekili hareketin Meclis grubundan ayrılmak üzere dilekçelerini sundu. Mestan, Noel günlerinde başkan görevinden alındı. Görevden alınması, Rus askeri uçağının düşürülmesi olayı ile ilgili DPS’nin Türkiye’den yana çıkmasına müsaade etmesi ile gerekçelendirildi.

Altı vekilin DPS’nin Meclis grubundan çıkması kendiliğinden Parlamento’daki güç nispetini değiştirmiyor. Ayrılanların sayısı, kendi meclis grubunu kurmaları için yetersizdir, dolayısıyla onlar diğer meclis gruplarına katılma hakkına sahip olmadıkları için bağımsız olacaklar.

Parlamento’da DPS’li vekillerin sayısı böylece 30’a düşüyor, fakat meclis grubu azalsa da hareket, üçüncü en büyük grup olmaya devam ediyor. Birinci parti, 84 vekili olan iktidardaki GERB, ikinci parti ise 38 vekili olan muhalif BSP partisi olmaktadır. En büyük iki muhalif parti olan BSP ve DPS’nin toplam oy sayısı, iktidardaki GERB partisinin oy sayısının altında kalmaya devam ediyor.

Mestan tarafından yapılan bazı açıklamalara bakılırsa bağımsız vekiller olarak DPS’den ayrılanların muhtemelen sağı desteklemeye meilli olacak, ki bu durum iktidardaki çoğunluğun lehinedir. Bu durumda iktidar daha da güçlenecek ve yakın pespektifte erken genel seçimlerin yapılması ihtimali sıfır olacak. Tamamen tavizlere dayansa da iktidar istikrarlı olmaya devam ediyor ve bu durum Avrupa’nın mülteci krizi ile ilgili olarak içine düştüğü zor durumda Bulgaristan’ın yararınadır.

Sonuçta Türk kökenli vatandaşların siyasi gücü olan DPS’nin içinde yaşanan son sarsıntılar, parti içi problem niteliğindedir. Bundan önce de Osman Oktay ve Kasim Dal gibi yöneticiler hareketten çıkmıştı. Hem Oktay, hem Dal, DPS’nin dışında kendi siyasi projelerini gerçekleştirmeye çalışırken mütevazi sonuçlar aldılar. Lütvi Mestan’ın da liberal siyasi alanda yapabileceği kişisel girişimlerin sonucu da muhtemelen böyle olacak.

Lütvi Mestan’ın görevden alınması ile ilgili bir dizi rahatsız edici soru soruldu – Mestan, DPS’nin komşu Türkiye’nin çıkarlarına hizmet etmesini ve ulusal menfaatlere karşı çalışmasına müsaade etti mi, görevden alınınca neden Türkiye’nin Sofya Büyükelçiliğinde koruma aradı, kendisine devletçe sağlanan koruma neden kaldırıldı, Türk yetkililerinin bir Bulgar partisinin iç sorununa müdahale etmelerine yol açan sebep nedir gibi sorular gündeme geldi. Bulgar toplumu bu tür konularda çok hassas olsa da sorular sorular üzerine ikna edici cevapların gelmesi pek muhtemel değildir.

Çeviri : Tanya Blagova