8 Ağustos günü en büyük sol oluşumlar BSP ve ABV’nin yönetimleri, cumhurbaşkanlığı seçimlerine ortak adayla gitmek ve bundan kısa süre öncesine kadar Hava Kuvvetleri Komutanı olan general Rumen Radev’in adaylığını göstermek konusunda anlaştılar. BSP’nin yeni lideri Korneliya Ninova’nın adayı olarak görülen general, Rusya hakkında “saldırgan politika” çizgisinden çıkılmasından yana olduğu için aynı fikri paylaşan ABV yöneticileri tarafından beğenildi. Bu arada son dönemde Başbakan Borisov’un da kendi hükümetinde Rusya’ya karşı böyle bir çizginin izlenmesini önlemeye çalıştığı dikkat çekiyor.
General Radev’in cumhurbaşkanlığına aday gösterilmesi ile ilgili yürütülen görüşmeler sonucu bundan iki hafta önce BSP ile ABV ve sol oluşum olan “Hareket 21” arasında kopma yaşandı. Eski sosyalist olan hareketin lideri Tatyana Donçeva, Radev’in adaylığının silah lobisi tarafından dayatıldığını iddia ederek görüşmeleri terk etti. Aslında general Radev’in partinin yeni yönetimi tarafından zorla dayatıldığı kanısını paylaşan BSP’nin bir bölümü de bu adaylığa sıcak bakmadı.
Sağlanan anlaşmadan iki hafta sonra solun seçimlere ortak adayla girmesi niyetlerinden eser bile kalmadı. BSP yönetimi ABV tarafından cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili olarak önerilen koalisyon anlaşmasını reddederken BSP ile eşit olmak isteyen bu oluşumun seçmenden aynı oyu almak durumunda olmadığını ileri sürdü. Gayri resmi kaynaklara göre ise ABV, muhtemel erken seçimler için ortaklaşa hareket edilmesini talep etmiştir, oysa bu BSP için kabul edilir bir durum değil. Ayrıca cumhurbaşkanı yardımcısı adayının ABV tarafından gösterilmesi talebi de BSP tarafından kabul edilmemiş. İki parti tarafından yapılan açıklamalardan görüldüğü üzere geri adım atılmayacak. BSP tarafından “ABV ile işlerinin bittiği” açıklaması yapılırken ABV tarafından partinin kendi adayları ile seçimlere gideceği ve onların general Rumen Radev’ten farklı olarak tanınan, popüler kişiler olacağı açıklaması geldi. Böyle olunca da ABV’nin tanınan adaylardan kastı, iki dönem cumhurbaşkanlığı görevini yapmış bulunan Georgi Pırvanov ve yardımcısı İvaylo Kalfin olabilir mi acaba sorusu akıllarda belirdi.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri kampanyasının arifesinde sol alanda yaşanan problemler, sağdaki problemlerle neredeyse aynı. Reformcu Blok partileri de bir aday etrafında birleşemezken aralarında hem partilerarası hem de parti içi ihtilaflar yaşanıyor.
İktidar partisi ise bu etapta suskunluğunu bozmuyor ve adayını Eylül ayında açıklayacağı sözünde duruyor. Ancak hem solun hem sağın GERB’in değirmenine su taşıdığını şimdiden söylemek mümkün.
DPS’den de ses yok. Yaygın olan kanıya göre şimdiye kadar cumhurbaşkanları Hak ve Özgürlükler Hareketinin belirleyici katkısı ile seçildi hep ve hareket, iç siyasette oynadığı dengeleyici rolden vazgeçecek gibi görünmüyor. DPS bu rolü ile genelde cumhurbaşkanlığı seçimlerinin son safhasında devreye girerek terazinin hangi tarafının ağır geleceğini, kimin adayının kazanacağını belirliyor. Hareketin bu sefer de olağan rolüne girip girmeyeceğini ve rolünü tam olarak ne şekilde ifa edeceğini söylemek için henüz çok erken.
Çeviri: Tanya Blagova
27 Ekim’de düzenlenen erken genel seçimlerinde oy kullanan seçmenler daha da renkli bir parlamentonun hatlarını çizdi. İlk tahminler 9 partili bir Halk Meclisi yönündeydi, ancak Merkez Seçim Komisyonu(MSK)’nun sandık kurulu protokollerinin yüzde 100’nün..
Sıradaki erken genel seçimler artık arkada kaldı. Geçen erken seçimlere kıyasla katılım oranın biraz daha yüksek olması dışında, siyasi tahminlerde ve politik yapılaşmaların ne olacağı ve nasıl bir kabine ortaklığı kurulacağı sorularına yanıt bulmak yine..
Bulgaristan vatandaşları üç yılda yedinci kez olmak üzere sandık başına geçti. Bu yıl Haziran ayında olduğu gibi, şimdi de katılım düşük. Bulgaristan radyosu Sofya merkezinde anket yaptı ve insanların nabzını yokladı. Ülkeye sağlam bir yönetim..