Ulusal Arkeoloji Enstitüsü bünyesindeki müzede, 2016 Arkeolojik yılı eserlerini bir arada toplayan 10. jübile sergisi açıldı. Bu serginin anahtar kelimesi “altın” oldu. Çünkü geçen yıl zarfında bilim adamları tarafından dünya yüzüne çıkarılan altın eserlerin sayısı hayli fazla idi. Ulusal Arkeoloji Enstitüsü Müdürü Doçent Lüdmil Vagalinski, sergi nedeniyle şöyle konuştu:
“Serginin jübile olduğu için değil de, 18 arkeolojik merkezinin katıldığı 350 eserden çok fazla sayıdaki eserin altın olması da, büyük bir ihtimalle rastlantı değildir. Söz konusu altın eserler, tarih öncesi dönemden başlayarak antik dönemden geçerek Ortaçağ dönemine kadar, insanoğlunun bütün tarihini gözler önüne seriyor. Gerçekten ben de çok etkilendim, çünkü planlı kazılarda olduğu gibi, kurtarma amaçlı kazıalrda da her zaman bu kadar fazla altın ortaya çıkmıyor. Lakin bu yıl şansımız yaver gitti ve ayrıca altın her zaman geniş kitlelerin ilgisini çekmiştir.”
Doçent Lüdmil Vagalinski, serginin gerçekleşmesinde katkıda bulunan ülke genelinden meslektaşlarına teşekkür etti. 13 bölge müzesi, geçen arkeolojik sezonunda sahip oldukları eserleri karşılıksız olarak Ulusal Arkeoloji Enstitüsünün ve müzenin hazırladıkları sergiye göndermişlerdir. Böylece 10. jübile sergisinde toplam 50 arkeolojik kazıdan eserler görülebilir.
Arkeolojik buluntular, şimdiye dek bilinmeyen köylerden eski Yunan Apoloniya (Sozopol) gibi antik şehirlere kadar, Bulgaristan’ın Payıhtat’ı Pliska’dan bugünkü başkent Sofya’ya kadar olmak üzere, hemen hemen Bulgaristan’ın dört bir köşesinden gelmektedir.
Aynı zamanda arkeolojik buluntular, geniş bir zaman yelpazesine de ışık tutmaktadır. Ulusal Arkeoloji Enstitüsü “Sergiler” dairesi başkanı baş asistan Kamen Boyaciyev : “18 arkeolojik kazı merkezinin eserleri, “erken tarih öncesi döneminden yani geç paleolitik döneminden Ortaçağ kadar dönemi kapsamaktadır” diyor. Kamen Boyaciyev’e göre, bu serginin odak noktasında sadece altın değil, aynı zamanda da antik tarihe ait eserler de bulunuyor. Örneğin şimdiye dek Avrupa’da bilinen en eski altın eserler, geçen yaz aylarında yapılan kazılar sırasında bulunmuştur. Bir önemli hususa daha dikkat çekti Kamen Boyaciyev, ki şimdiye kadar gizli olarak tutulmuştur-“şimdiye kadar Avrupa’da keşfedilen en eski gümüş eserler “Haramiyska dupka” (Harami deliğinde) bulunmuştur. (“Haramiyska dupka”, Güney Bulgaristan’ın Devin şehri yakınlarında Rodoplar’da bir mağaradır). Böylece, sergi deyim yerindeyse, sadece büyük miktardaki altından dolayı değil de, aynı zamanda tarihin eski tabakalarına ve bu dönemlere ait kültür hazinelerine nüfus etmesinden dolayı, “altın” olarak adlandırılabilir.
Doçent Vagalinski, Viyana Sanat Tarihi Müzesinde korunan ve Habsburg İmparatorluğuna ait olup Nad-Sent-Mikloş (Nagyszentmiklós) Altın Hazinesi olarak bilinen hazinenin, Nisan ayında Bulgaristan’a geleceği mijdesini verdi. Söz konusu altın hazine, erken Ortağaç dönemine ait olurken sık sık Ön Bulgarlarla alakası olduğu görüşü de yaygındır.
Nad-Sent-Mikloş (Nagyszentmiklós) Altın Hazinesinin orijinali, Viyana ve Budapeşte’nin dışında ilk defa Sofya’da sergilenecektir.
Aynı zamanda Ulusal Arkeoloji Enstitüsü, söz konusu Viyana Sanat Tarihi Müzesi’nde büyük tarihi öneme sahip sergi ile konuk olacak. Sergi, Bulgaristan topraklarında erken altın madenciliği ve metalurjiyi yansıtmaktadır ve metalurji açısından Bulgaristan topraklarındaki kültür gelişime ışık tutmaktadır. Bu sergide yer alacak eserler, Rodoplar’ın Krumovgrad şehri yakınlarındaki Ada Tepe eski maden kazılarda ortaya çıkarılmıştır. Doçent Vagalinski “Bu maden sayesinde, MÖ. 2.asırın ortalarına ait, yani Truva Savaşı öncesi dönemden, ki bu dönem Orta Tunç Çağı’na denk geliyor, altın madenciliğin en erken tarihine ışık tutuluyor”– diye belirtiyor. ,
Fotoğraflar: Veneta Pavlova ve Ulusal Arkeoloji Enstitüsü bünyesindeki müze
Çeviri: Şevkiye Çakır
Eylül ayında Biz nehrin çocuklarıyız” festivalini düzenleyen bir sivil toplum kuruluşu, Plovdiv belediyesi ile yeniden işbirliği yaparak doğadan ilham alan çocuk resimlerinden oluşan özel bir sergi düzenliyor. Plovdiv sakinleri ve konukları,..
Dokuzuncusu düzenlenen “Metroda Şiir” etkinliği bugün başlayıp 23 Aralık tarihine kadar devam edecek . Sofya’daki Polonya Kültür Enstitüsü’nün girişimiyle düzenlenen etkinlikte, başkentliler ve misafirleri, metro vagonları ve istasyonlarında,..
"Gel, gel, ne olursan ol, yine gel, İster kafir, ister mecusi, İster puta tapan ol, yine gel, Bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir, Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da, yine gel... Şu toprağa sevgiden başka bir tohum ekmeyiz biz.....