Blogger olan Asen Genov, seçim kampanyasının seyrini “atık su kanalındaki” akıma benzetiyor. Yurtiçi ve yurtdışı gündemde yer alan ciddi konuları tartışmaktansa biz bir veya başka milletvekili adayının yaşı veya kökeni ile, ya da Boyko Borisov ile Elena Yonçeva arasındaki ihtilafla meşgul oluyoruz, diyor blogger.

Seçim münazarası sırasında yapılan tartışmada gazeteci ve milletvekili adayı Elena Yonçeva, GERB partisini konut yalıtım programının vergi mükelleflerine pahalıya patlamasından dolayı eleştirdi. Buna cevaben eski başbakan, gazetecinin dünyanın farklı köşelerinde yaptığı röportajları için milyonlarca levayı bulan harcamaların devlet tarafından karşılandığını öne sürdü. İkisi arasındaki ihtilaf, büyük ihtimalle mahkeme intikal edecek.

Asen Genov’a göre Büyük Britanya ve İtalya gibi ülkelerin tecrübesinden yararlanırsak ve ücret karşılığı medya programlarına katılım formatı kaldırılırsa seçim tartışmalarının kalitesi kökten değişebilir.

“Gerek seçim öncesinde gerekse de genelde ücretli siyasi propagandayı yasaklayan yasal değişikliklerinin getirilmesi sağlıklı olur. Bu şekilde ödeme gücü bulunmayan ve şu anda normal siyasi tartışmaya erişim imkanı ve kamu alanında mevcudiyet imkanı bulunmayan partilerin önü açılacak. Ayrıca münazara, tartışma da iyileşecek. Gazeteciler gerçekten eleştirici olma özgürlüğüne kavuşacaklar. Ortam, rekabet ortamı olunca siyasetçilerin de rahatı bozulacak” diyen Asen Genov, kampanyada esas konu olması gereken konular hangileridir sorusu üzerine şu cevabı verdi:

“Ben daha çok sağ görüşlü biriyim. Devletin sınırı ve devletin özel inisyatife olan müdahalesi konusunun esas konu olması gerektiğini düşünüyorum. Şu anda kamu ihaleleri ve AB fonlarının temel yatırım olması gibi son derece sağlıksız bir durumdayız. Bu şekilde gerek merkezi gerekse de yerel düzeyde olsun ekonomik hayatın iplerini aslında devlet çekiyor. Bence iş sektörüne etki anlamında devlet ne kadar geri çekilirse durum o kadar iyi olur. Müteahhitler daha özgür olurlar ve bu durum refah düzeyimize olumlu yönde yansıyacak”.

Seçim öncesinde verilen sözlere seçmen kulak veriyor mu ve iktidara gelenlerden hesabını soruyor mu sorusu üzerine Asen Genov şunları söyledi:

“Bence sandık başına giden seçmenlerin büyük bir bölümünün bazı çekinceleri varsa da oyunu veriyorlar. Çünkü ülkedeki seçmenin vicdanının buyurduğu şekilde oyunu vermesini engelleyen bazı mekanizmalar var” diyor blogger ve seçim sonrasına ilişkin pek iyimser olmadığını da ekliyor:

“Bence 2013’te tanık olduğumuz durum tekerrür edecek. O sırada Meclis’te 120’ye karşı 120 şeklinde beraberlik vardı ve “Ataka” partisinden Volen Siderov’un “altın parmağına” ihtiyaç duyuldu. Bir şekilde iktidar çoğunluğu oluşturmak üzere pek te sağlıklı olmayan bir siyasi yapı oluşturuldu. Şimdi de aynısının yaşanması ihtimali epey yüksek. Parlamento’da iktidar çoğunluğunu oluşturmak adına siyasi görüşlerle müthiş tavizlere gidilecek muhtemelen ve ben seçimlerden kısa süre sonra yeni seçimin yapılmasının gündeme geleceğini düşünüyorum. Hatta yılın sonuna kadar tekrar ciddi gerginliğin, protestoların ve erken seçimlerin olmasının tamamen mümkün olduğunu düşünüyorum, bunlar istikrar gerekliliği ve ülkemizin devralacağı AB dönem başkanlığı ambalajına sarılıp paketlenecek. Geçici hükümetle ilgili herkes çok eleştirici, yasama inisyatifi ve yetkileri kısıtlı olduğundan dolayı. Fakat ben yeni bir geçici hükümetin olmasının ciddi bir sorun olluşturacağını düşünüyorum. Cumhurbaşkanı Plevneliev nasıl iki geçici hükümet kurduysa, Sayın Radev de ikinci geçici hükümet kurabilir”.

Çeviri: Tanya Blagova