Yetişmekte olan çocuklarımıza dijital nesil diyoruz. 2000 yılı sonrasında dünyaya gelen çocuklar, gerçekten de biri televizyon, biri tablet, biri akıllı telefon, biri de bilgisayar olmak üzere aynı zamanda birkaç ekran bulunmayan hayatı sanki düşünemezler bile. Dev miktarda bilgi akışına maruz kalan bu çocuklar yeni teknolojileri kolaylıkla öğreniyorlar.Uzmanlar bu neslin bazı önemli özelliklere sahip olduğuna dikkat çekiyorlar. Bu özelliklerin başına girişimcilik ruhu geliyor. Lise öğrencilerinin yüzde 70’i kadarının kendi işini kurmak arzusunda olduklarını, yaklaşık yüzde 40’ının ise dünyayı değiştirecek bir inovasyon bulacaklarına inandıklarına göz önüne alırsak, anlaşılan gerçekten girişimci bir kuşak söz konusu.Bilgi düzeyi gerçekten yüksek olan bir nesil yetişiyor, çocuklar küresel dünyanın problemleri ile ilgileniyorlar ve aynı zamanda ailesinin etkisinde kalıyorlar.
“Ebeveynler” Birliğinde psikolog olan Evelina Lafçiyska, anne ve babaların gittikçe daha liberal olduklarının, yani Internet kullanma kurallarının gittikçe ortadan kalktığının alarmını veriyor.
Gittikçe daha küçük yaşta Internet kullanmaya başlayan çocuklar sık sık çeşitli sıkıntılar yaşıyorlar ve böyle durumlarda kime başvuracaklarını bilmiyorlar ve sorumluluk velilere düşüyor. Yani biz velilerin de dijital olmamız şart. Evelina Lafçiyska bu kavramı şöyle anlattı:
“21. yüzyılda yaşayan ebeveynler dijital olmalı. Günümüzde ebeveynler, kendi velilerinin tecrübesinden yararlanamıyorlar, bazen sanal alanda olup bitenler konusunda habersiz olurlar, bazen ise teknik anlamda bilgili olanlar bile zorlanıyorlar. Çünkü Internet çoktandır teknik bir platform değil, interaktif sosyal bir platform olmaktadır. Öte yandan çocuklar küçük yaştan itibaren Facebook, Viber ve Skype gibi sosyal ağlarda vardır.”
Evelina Lafçiyska’nın sözlerine göre dünya çapında veliler, çocuklarına küçük yaştan itibaren iletişim yeteneklerini kazandırmak ve bilgi denizinde doğru hareket etmeyi öğretmekle yükümlüdür.
Örneğin çocuklar sık sık doğru olmayan veya ürkütücü olan bilgiye rastlıyorlar, bunlar resim şeklinde veya “paylaşmazsan eğer annen ölür” tipinden yazılar şeklinde olabilir. Bu durumlarda çocuklar şok yaşayabilirler, çünkü 10 yaş altı çocuklar dünyayı harfiyen algılıyorlar ve gerçek olan ile olmayanı ayırdetmek durumunda değildirler. Dolayısıyla kontrol programlarının uygulanmasında gerçekten büyük fayda var, çünkü bu programlarla Internet kullanım süresi ve içerik de sınırlandırılabilir, diyor psikolog.
Daha büyük çocuklara, ergenlere gelince sanal alemde ne yaşadıklarını bizimle paylaşmalarını sağlamamız lazım, çünkü 2016 yılının sonunda yapılan bir araştırmadan alınan sonuçlara göre ülkemizde çocukların yarısı sanal ortamda yaşadıkları rahatsızlıkları aileleri ile paylaşmıyorlar. Rahatsızlık çektiklerinde genellikle çocuklar durumu yaşdaşları ile paylaşıyorlar, ki bu pek te iyi değil, zira yaşdaşları da gerekli sosyal becerilere ve tecrübeye sahip olmayınca çocuklar risk altına düşebilir, örneğin on line kendilerine yapılan saldırılara nasıl tepki vereceğini bilmeyebilirler, diyor Evelina Lafçiyska ve bu durumda iletişimin bir an önce kesilmesini, yazışmanın kaydedilmesini, saldırganın bloke edilmesini ve hakaretlere cevap verilmemesini tavsiye ediyor. Gerekirse savenet.bg adresinde veya siber izcilerden destek istenebilir. Güvenli Internet Merkezi ve “Ebeveynler” Birliğinin girişimi üzerine 200 siber izci eğitildi. Farklı yerleşim birimlerinde yaşayan izciler, desteğe muhtaç olan yaşdaşlarına gerekli yardımı sağlayabilir. Siber izci örgütleri sık sık on line risklerine dair bilgilendirme kampanyaları düzenliyorlar.
Çeviri: Tanya Blagova
ABD başkanlık seçimleri konusunda heyecanlananlar yalnızca Amerikalılar değil , Avrupalılar da nefeslerini tutarak sonuçları bekliyor – Kamala Harris'in zaferi gerçekten tutarlı bir politika ve öngörülebilirlik getirir mi ,..
İklim değişikliği küresel bir olay olup dünyanın her köşesinde kendini gösteriyor. Bunun son örneği, İspanya’nın Valencia bölgesini vuran sel felaketi oldu. Avrupa’da son 50 yılın en feci seli olarak değerlendirilen bu doğa afetinde yüzlerce kişi..
Halkı aydınlatanlar, yalnızca şükran ve hayranlık duyulan kişiler değil, tarihimizde milli aidiyet duygumuzu uyandıran en önemli şahsiyetler olarak görürüz. Ancak “halk aydınlatan” kavramının arkasında nasıl bir arketip duruyor ve neden Halk..
AB Dışişleri Konseyi, polisin acımasız güç kullanımı, protestocuların ve muhalefet liderlerinin keyfi olarak gözaltına alınması ve..