Petya Veliko Tırnovo Üniversitesinde 20 yıl önce güzel sanatlar bölümünü bitirmiş. Geçen dönemin çöküşü ile geçiş döneminin sancılarını en çok üzerinde hisseden ve yaşayan bir neslin temsilcisi olan Petya, Bulgaristan’da gençlerin manevi değerleri maddi amaçlarla değiştirdiğini üzüntüyle izliyor.
Almanya’da karşılaştığı nezaket ve iyi niyete rağmen, Bulgar ressam orada her zaman bir yabancı olarak yaşıyor ve memleketine özel hissediyor. Petya Petrova “İnsan kaybettiği şeyi en çok arzulamaktadır” diyerek, vatanına özlemini ifade ediyor:
„Buradan giderken, has Bulgar bir eşya almak istedim yanıma. Babaannem yaşlandığında çeyizindeki eserleri oğullarına vermeye başladı. Dokuma bir önlük bana verildi. Yurtdışına giderken işte o Bulgar el dokuması önlüğü valizime aldım. Bulgar renklerinin hep gözümün önünde olmasını istedim. Babaannemi hatırlıyor bu önlükle, köydeki çocukluğumu anlatıyor bu renkler bana. Bu güneşli aydınlığı şimdiye kadar Almanya’nın bir yerinde bulamadım. O yüzden resim çizerken her zaman Bulgaristan’ın ışığını hayal ediyorum. Eserlerimde o aydınlığı vermek istiyorum. Her tablomum Bulgaristan gibi ışık vermesini istiyorum. Resimlerimdeki tarz değişikliği birkaç yıl önce meydana geldi. Bulgar olduğumu ve bu kökenlerimi eserlerimde de yansıtmam gerektiğini düşündüm. Yaşadığım şehirde resimlerime alıcı bulmak zor, küçük bir şehir çünkü. O yüzden resmilerim toplandı. Genelde yabancı olan arkadaşlarım Bulgar gelenekleri ve kültürüne ilgi gösteriyor. Ben onlara memleketimizi, adetlerimizi anlatıyorum. Bulgar değerleri, gelenekleri ve tarihi mirasımızı anlatacak zaman buluyorum. Yurtdışında yaşayan her Bulgar bunu yaparsa, bu hayatımıza anlam katacaktır”. Kendi kökenlerini ve kimliğini korumanın önemini vurgulayan Petya, milli gururun hoşgörülü olmaya zemin yarattığını düşünüyor. Batı Avrupa’da her yıl Belçika Başkentinde “Büyük Bulgar halayı /horosu/” oynayan Bulgarlar grubuna katılmış. “Her şey bir yıl önce başladı. İçimizdeki memleket özlemini biz Bulgar halk oyununa aktardık. Brüksel’de Bulgarlar toplantısına ilgi artıyor. Özel Bulgar Kulübü düzenlendi ve Bulgar armasının sembol olarak işlendiği bir bayrağı da hazırlandı. Bulgar halayının simgesi olacak logo hakkında Petya şunları söyledi:
„Biri onu tanıyıp, bu Bulgar halayının sembolü deyince mutlu oluyorum. Bu simge bir nevi yurt dışındaki Bulgarları kaynaştırıyor. Bulgaristan’da bir restoran menüsünde bizim logoyu gören olmuş, bu da beni mutlu etti. Bulgaristan’da bayram, seyran mı olacak, Brüksel merkezinde mi olacak, Bulgar halayı görünce ben hemen oyuna tutunuyorum. Bulgar kimliği elbette en güçlü Bulgar topraklarında hissedilir. Birçok yabancı da Bulgar halk oyunu halayımıza katılıyor. Avrupa’nın kalbinde Bulgar geleneğini yaşatıyoruz”.
Çeviri: Sevda Dükkancı
28. Bulgar Belgesel ve Animasyon Sineması Festivali “Zlaten Riton” ödülleri sahiplerini buldu . Yönetmen Henri Kulev’in “Byalo Ramo za Çeren Mıj ” (Siyah adam için beyaz omur ) adlı animasyon film ve Tonislav Hristov’un “Jelanieto na..
Plovdiv, 19 Aralık’a kadar devam edecek Bulgar belgesel ve animasyon sinemasının “Altın rhyton” festivaline ev sahipliği yapıyor. Her yıl düzenlenen festivalinin bu yılki film seçkisinde 50’nin üzerinde film yarışma programında, “Açık ufuklar” yarışma..
BTA’nın aktardığı gibi, Milko Lazarov'un yönetmenliğinde çekilen “Stadoto” /Sürü/ Bulgar filmi, Hindistan'da düzenlenen 30. Kolkata Uluslararası Film Festivali 'nin uluslararası yarışma kategorisinde en iyi film seçildi. “Stadoto” /Sürü/..
28. Bulgar Belgesel ve Animasyon Sineması Festivali “Zlaten Riton” ödülleri sahiplerini buldu . Yönetmen Henri Kulev’in “Byalo Ramo za Çeren..