“Atanas günü geldi mi, kış yolcudur” derler. 18 Ocak’ta Aziz Atanas anılır. Bizim buralarda genelde yılın ilk ayı dondurucu, çok karlı olurken dereceler sıfırın altına düşer. Buna rağmen, doğanın sesine kulak verecek olursak karların ve buzların altından ilk kardelenlerin çiçek açtığını, orada bir yerde ağaçlardan kuş seslerinin geldiğini, Güneş’in ise günlerimizdeki karanlığı kovmaya çalıştığını göreceğiz. Yani “Tanas geldi, yaz geldi!”
Efsanelere göre, Atanas ve isim gününün 17 Ocak’ta kutlanan Anton, iki demirci kardeştir. Ve iki kardeş demircilerin, bıcakçıların ve nalbantların himayecisidir. Bu meslek bayramında çağdaş bir demirci ustasını tanıtıyoruz.
34 yaşındaki Atanas Peev Smolyan şehrinde yaşıyor ve burada sanat okulunu bitirmiş. Kendisini bildi bileli hep dövme demirden eserler yapmış. “Yavaş yavaş demircilik zanaatı mesleğim oldu” diyor ve devam ediyor:
“Bu meslekte başarılı olman için çok çalışman gerekiyor, çünkü bu ağır bir zanaattır. Çekici sallamak kolay değil, işte bundan dolayı bu işi sevmen gerekiyor.
Burada önemli olan bu zanaata sevgiyi kalbinde taşımak, çünkü başarı çok zor yakalanıyor, özellikle zanaatların birer birer yok olduğu bu günlerde. Yıllar öncesi köy ve kasabalarda demirci aranan bir kişi imiş. Çünkü o dönemlerde evdeki araç gereçler demirden yapılıyordu. Sürmek için, ocağa karıştırmak için tüm aletlet demirdendi. Günümüzde benim atölyeye kapanmam imkansız. Günüm çok farklı geçiyor. Demirciliğin yanısıra heykelle uğraşıyorum, boş zamanımda ise kaba gayda çalıyorum. Bir gün atölyeye gelebilirim, ertesi gün ise gaydam ile başka etkinliklere katılabilirim. Böylece günlerim farklı bir şekilde geçiyor ve ben bundan ilham alıyorum. Dövme demirden gelen siparişler hiç biri diğerine benzemiyor. Herkes farklı birşeyler istiyor. Ve işte bundan dolayı da yapılış süreci çok ilginçtir. Şahsi görüşüme gore, makineler ve teknolojiler zanaatlarda insana yardımcı oluyor, ama insanın yerini hiç bir zaman alamayacaklar. Mesela dövme demir, çekiçle vurmadan olmuyor ve böylece insan elinin dokunduğu belli oluyor. Zanaatkarların elinden çıkan eserlerin güzelliği de işte burada gizli.
Demirci ustası Atanas Peev 2013 yılında “Geleneklerin koruyucusu” ödülüne layık görüldü. Genç usta, “Zanaatlar” bölümünde ün yapmış yedi usta ile yarıştı. Ödül töreninde Atanas Peev kaba gaydasıyla seslendirdiği şarkıyla herkesi mest etti.“Aldığım tepkiler ve güzel sözler, bana işimde güç veriyor” diyor Atanas Peev ve devam ediyor:
“Benim için dostlarım en önemlidir. Her zaman isim günümde dostlarla bir araya geliyoruz, kaba gayda çalıyoruz, şarkı söylüyoruz, eğleniyoruz, ki bu da bizde bir gelenektir. Bu kadar sadık dostlara sahip olduğum için çok mutluyum. Çünkü bayramda seyranda hep beraberiz, herşeyde birbirimize yardımcı oluyoruz. Bizler Rodoplular, misafirperverliğimizle ünlüyüz. Kapımızı çalan kimseyi aç ve susuz bırakmayız. Bu, her zaman böyle olmuştur, çünkü dağda hayat zordur, bundan dolayı buradaki insanlar birbirine bağlı kalır ve onlar cana yakın insanlardır. Rodoplar’da hemen hemen her çocuk gayda sesi ile büyümüştür. Beni de mutlu eden işte budur, bizim buralarda çocuk sayısı artıyor, Rodop gaydasına ilgi ise doğuştan geliyor. Herkes bu sesi kalbinde taşıyor.”
Fotoğraflar: BGNES, pazitelnatradiciite.com ve radiovelikotarnovo.com
Çeviri: Şevkiye Çakır
Almanya’nın Stuttart şehri merkezli Bulgar Kültürü Derneği, kuruluşunun 20. yıldönümünü “20 Yıldır Martenista” konulu konserle kutluyor . BTA’nın haberine göre resmi etkinlik, 7 Aralık günün Almanya saati ile saat 17:00’de başlayacak. Konsere..
Göz kamaştıran Noel süsü, müzik, salıncaklar, tatlılar ve el yapımı anmalıklarla dolup taşan rengârenk tezgahlar ... Bütün bunlar etrafımızı saran krizleri, savaşları ve kargaşayı en azından kısa süreliğine unutarak içimizi ısıtan Noel ve Yılbaşı..
1 Aralık tarihinde resmi olarak göreve başlayan Avrupa Komisyonu'nun yeni yönetiminin geçtiğimiz Çarşamba günü onaylanmasıyla birlikte , sadece parayla değil aynı zamanda politika larla da ilgili olan gelecek yıl için Avrupa..
Blagoevgrad bölgesinin kültürel ve tarihi yerlerini tanıtım girişimleriyle tanınan Aleksandrina Pandurska’a göre el emeği örgü işi yeniden canlanmayı ve..