“Sivil diyalog” girişimi Brüksel’den Avrupa kurumları ile vatandaşların yüz yüze görüşmeleri ve farklı konu başlıklarıyla toplantıların yapılmasını içeren bir proje. Önceden verilen senaryo olmadan benzeri tartışmalar düzenleme fikri tamamen Avrupa Komisyonu’nun şimdiki ekibine aittir. “Sivil diyalog” zincirinden temaslar Bulgaristan’da da birkaç yıldan beri Sofya ve başka şehirlerde organize ediliyor.  Onlara her zaman yönetimden temsilciler de katılıyor- cumhurbaşkanı, bakanlar, devlet kurumları temsilcileri de vatandaşlarla diyalog görüşmelerinde yer alıyor. Gündemin tartışıldığı toplantılara katılan gazetecilerden biri “İnsanlar, üst düzey kurum temsilcileri ile aralarındaki diyaloğun kısaldığını hissediyor ve durumdan istifade ederek, merak ettikleri soruları yöneltme fırsatı buluyorlar” dedi. Bu karşılaşmalara vatandaşlar hazır sorularla geliyor. Zaman kalmadığı durumlarda ise, onlar sorularını yazılı olarak bu devlet ve kurum temsilcilerinin dikkatine sunuyor. Böylece seslerinin duyulacağı inancı yaygınlaşıyor.  “Avrupa kurumlarının yetkilerinin ne kadar uzanabileceği, örneğin kaynak suiistimaliyle ilgili bir ihbar karşısında nasıl müdahale edebilecekleri sorusu ortada kalıyor. Brüksel’de ayrıntılı inceleme yapabilecek soruşturma organları yok. Vatandaşların somut problemlerini ortaya atarken, Brüksel’in yetkilerinin ne kadar olduğu ve çözümde ne kadar yardım edebileceğini bilmemiz lazım” diyor aynı gazeteci.

AB’de en zor siyasi konulardan biri olarak, Avrupa’ya mülteci akını konusuna işaret edildi. 28 üye ülkenin gündeminde mülteci akını, terörle beraber ön sırada yer alıyor.

Avrupa Komisyonu “İletişim” Dairesi danışmanı Robert Soltich bu konuya gereken ilgi gösterilmediğini öne sürdü:

Avrupa’dan bahsederken, biz insanları ilgilendiren her şeyi konuşmalıyız. Mesafeler kısaltılmalı, tartışmalar küçük kasaba ve köylere de taşınmalı, seçmenler bizi anlamalı. AB’de doğru kararlar diyalog ve sıradan insanların sesine kulak vererek alınmalı.  Oysa AB’de bazı politika kararlar körü körüne alınıyor ve küçük topluluklar üzerindeki etkisi göz önüne alınmıyor.  İnsanların mektup ve şikayetleri çok sık olarak Avrupa kurumlarının adreslerine ulaşmıyor.  Biz, komisyon üyeleri AK’nin kamu imajından sorumlu kişileriz. Avrupa Parlamentosu da Komisyon üzerinde bazen baskı yaparak, belli girişimleri onaylaması için ısrar eder. Şimdi tartışılan Avrupa bütçesi ise, vatandaşlara verebileceğimiz bir araçtır. AB kurumları 60 yıllık bir geçmişe sahip. Ülkeniz ve Polonya’nın nispeten yakın zaman önce AB’ye katılmış olması, Birliğin başarılı modelinin bir sonucudur.

Avrupa’da başarılı diyaloğun güncel örneği olarak, şakayla karışık Penka adlı Bulgar ineğinin olayı verildi. Penka hiç rahatsız edilmeden Bulgar- Sırp sınırını geçti, daha sonra da ev hayvanlarının devlet sınırlarının kontrolsüz geçişlerini yasaklayan Avrupa düzenlemeleri tarafından yaptırım yapılmadan, af edildi ve geri çevrildi.

AK sözcüsü Margaritis Schinas Penka ineğinin olayını güncel Brexit konusuna bağladı ve “Yaşasın inek Penka! AB’yı terk ederken, her zaman geri dönebilmek güzel bir şey!” dedi.

Çeviri: Sevda Dükkancı