Bulgar gül yağı, bugün de dünya çapında en büyük rağbet gören, aranan ve en yüksek kalitede olan uçucu yağlar arasındadır. Uzun ömürlü aroması ve iyileştirici özelliklere sahip olan Bulgar gül yağı, birçok kozmetik ve tıbbi ürünlerin ana maddesidir. Bulgaristan'daki en eski gül yağı damıtma tesislerinden biri, Stara Planina/Koca Balkan Dağların eteklerinde bulunan Strelça kasabasındadır. Şehrin çıkışında, Koprivştitsa yolu üzerindeki tesis, Kurtuluş sonrası yıllarda kurulmuştur. Böylece, Strelça'nın topraklarından elde edilen pembe renkli çiçekler, şehrin Eski gül yağı damıtma tesisinde neredeyse 150 yıldır toplanmakta ve işlenmektedir.
Yöre halkı, gül damıtma tesisinin Bulgaristan'ın gül yetiştirme bölgelerindeki ikinci en büyük tesis olduğunu söylüyor. Son yıllarda tesisler yenilendi ve yatırımcı, kapalı devre üretime ulaşmıştır - uçucu yağların üretiminden, yurt içinde ve yurt dışında pazarlanan bir dizi kozmetik ürünün üretilmesine kadar, herşey buradaki tesiste yapılıyor.
Strelça'da, gül yetiştirmek aile geleneğinin bir parçasıdır. Burada, kelimenin tam anlamıyla, her aile 1 ila 3 dönümlük gül yetiştiriyor ve bahçelerden elde edilen gülyağ, ailede değerli bir miras olarak aktarılıyor. "Strelça'daki güller aslında yakındaki Koprivştitsa kasabasından buraya getiriliyor ve elverişli iklim şartları sayesinde gül üretimi başlıyor – diye anlatıyor Strelça Tarih Müzesi müdürü Nadya Romankova.
"Kurtuluş’tan hemen sonra yağ gülü, Klisura’dan Koprivştitsa'ya geçiyor. Bununla birlikte, Koprivştitsa çok daha yüksek bir yerde bulunduğu için yerli halkın diktiği, gül bahçelerinde bu bitkinin bu kadar yüksek bir dağ ikliminde yetişemeyeceği ortaya çıkıyor.. Bu yüzden tüm gülleri tarlalardan çıkarıp, yağ damıtma kazanları ile birlikte Strelça'da satarlar. Birkaç aile ilk gül bahçelerini diker. Elverişli iklim nedeniyle, gülün bölgede çok iyi yetiştiği görülür. Gül üretimindeki hızlı gelişme daha 1920'lerde başlar. Aileler tarafından yetiştirilen yaklaşık 300 dönüm gül tarlası varmış. Aileler, ilk başta gül yağ damıtmayı evlerinde denemeye çalışırlar. Kazanlar yapılmış, ancak pembe rengin kaynatılması için çok su gerekli ve atık malzemenin de atılacağı bir yer gereksinimiyle, insanlar bir araya gelip yağ damıtma tesisi kurmaya karar verirler. Yer olarak nehrin yakını belirlenirr. Birkaç kazan monte edilir ve güller kaynamaya başlar. Günümüz itibariyle burada yaklaşık 6000 dekar gül tarlası bulunmaktadır. Bu nedenle her yıl Mayıs ayında, gül hasatı zamanında, kentin her tarafında büyük bir coşku hakim olur. Strelça’da Gül Festivali 1996'dan beri düzenleniyor. "Gül Kraliçesi" ünvanını alacak en güzel kızı seçiyoruz. Bununla birlikte Gül hasatı adlı gösteri düzenliyoruz. Festival günü tüm konuklar, gül yağı damıtma tesisinin yanısıra geleneksel halk kıyafetli insanların halk geleneğini yeniden canlandırdığı ve her ziyaretçiyi pembe güllerle süslediği gül bahçesini de ziyaret edebilir."
"Ailemizin gül tarlaları 60 yaşındadır, nesilden nesile aktarılmaktadır. Ancak, bizden sonra tarlaları işleyecek kimse olmayacağından dolayı, endeşeliyiz, çünkü çocuklarımız büyük şehirlerde çalışmaya başladı ve nadiren geri dönüyorlar" – diyor Eski gül yağı damıtma tesisi işçisi İvanka İvanova.
"Buradaki tesis, çalışan en eski gül yağı damıtma tesisi sayılır. Kapının üstünde, "Teknolojik rejimi uygulamak - yüksek kaliteli uçucu yağların garantisidir" yazısı yer alıyor. Üç buçuk ton gülden bir kilogram gül yağı elde ediliyoır. Eski gül yağı damıtma tesisi öyle inşa edilmiştir ki, en üstte cadde tarafında, gül çuvalları özel oluklardan aşağıya doğru inerek kazanlara kadar iniyor. Çok fazla iş var, ancak artık yüksek kar elde edilemiyor. Son yıllarda küçük miktarlarda satış yapıyoruz ve fiyatlar da düşüyor. Buna rağmen, yıl boyunca modern bir gül yağı damıtma tesisini görmek için her geçen gün turist sayısı artıyor .“
Fotoğraflar: özel arşiv
Çeviri: Şevkiye Çakır
Nikopol (bir zamanlar Niğbolu) kentini “Asırların şehri” olarak adlandırıyorlar. Roma İmperatoru Marc Avrelius döneminde 169. yılında, yani 2. yüzyılda ortaya çıkan kent, 629 yılında Bizans İmperatoru Nikifor 3. Foka tarafından ele geçiriliyor...
Doğu Rodoplar’ın büklümlerinde saklı olan Pçelarovo köyünde anlatılan rivayete göre eskiden bölgede bulunan asırlık meşe ormanları ve ceviz ağaçlarının kovuklarında yaban arıları kendilerine yuva yaparmış. Köyün adından da anlaşılacağı üzere..
“Kabak diyarı” olarak bilinen Sevlievo’da Sonbahar Panayırı kapsamında düzenlenen Kabak Festivali, “Renkli Kabak Düşleri” adı verilen eğlenceli atölye ile başladı. Belediye Başkanlığı tarafından gelenek üzerine her yıl düzenlenen şenlikler,..