“Radyoda kitap” köşemizde Kalem Kültür Yayınları tarafından Türkçe’ye tercüme edilerek basılan “Dört Yol Ağzından Öyküler” adlı Çağdaş Bulgar Edebiyatı Antolojisinde yer alan öyküleri sesli olarak sunmaya devam ediyoruz.
Vesela Lyahova 1961 yılında Bulgaristan’ın Pazarcik şehrinde doğdu. Sofya Üniversitesi Bulgar Filolojisi bölümünü bitirdi ve yüksek lisansını aynı üniversitede uluslararası ilişkiler alanında yaptı.
1987 yılında “Güneşin yanında” adlı kısa romanı ona "Tsvetan Zangov" Genç Yazarlar Ödülü’nü kazandırdı. Yazarın kısa romanlarının derlendiği “Güneşin yanında” (1993), ünlü Bulgar hukukçu, felsefeci ve çevirmen Tseko Torbov’un hayatının biyografik araştırması “Hayatın misyonu” (2001), Mülteciler (2013) ve şehir hayatını anlatan “Zona Obikolna Mahallesi” (2015) adlı kısa hikaye kitabı yayımlandı.
Vesela Lyahova, Akdeniz Makedonya’sının 20. yüzyıl ortalarında “Bulgarsızlaştırma” politikasını işleyen “Mülteciler” romanıyla 2014 yılında Budapeşte’de Avrupa kısa roman festivalinde Bulgaristan’ı temsil ett. Aynı roman 2014 yılında Kültür Bakanlığı’nın Hr. G. Danov Ulusal Ödülüne, Balkanlar tarihinin bilinmeyenlerini ortaya çıkaran yazılarından dolayı 2015 yılı Kültür Portalı Ödülüne layık görüldü.
Vesela Lyahova’nın yazılarında zorbalığa, şiddete ve adaletsizliğe duyarlılık, gerçeğe bağlılık, zengin dil ve unutulmaz karakterler hakimdir.
Avrupa’da çağdaş opera yönetmenliğinin en parlak isimlerinden biri olan ünlü Bulgar Vera Nemirova uzun zamandan beri Almanya'da yaşıyor ve çalışıyor. Birkaç yıldır Varna Devlet Operası’nın daimi konuğu olan Nemirova, kısa bir süre önce Fransız..
İlk Bulgar eğitim marşları, 18. ve 19 yüzyıllarda önemli bir ticaret ve kültür merkezi olan Elena şehrinde kaleme alındı. Koca Dağ’ın eteklerindeki şehrin sakinleri ise Milli Uyanış döneminde cereyan eden neredeyse tüm tarihi olaylara etkin katılarak..
“Kiril ve Metodiy” Yolunun 2011 yılında toplam 48 olan Avrupa kültür rotasından biri haline gelmesi ile Aziz Kardeşler’in bize bıraktığı yazı, kültür ve din geleneğinin Yaşlı kıtanın kültür mirasının ayrılmaz parçası olduğu bir kez daha tanındı...