Günün Programı
Yazı Boyutu
Bulgaristan Ulusal Radyosu © 2024 Tüm hakları saklıdır

Begliktaş’ın gizem dolu tarihi

Photo: arşiv

Stranca dağı ve denizin birleştiği, meşe ormanı tarafından çevrili bir mekanda Traklara ait en büyük tapınaklardan birisi olan Begliktaş tapınağı bulunuyor. Bu tapınak Primorsko şehrinin 4 km güneyinde ve Burgas şehrine 40 km uzaklıkta, Maslen nos tepesinin en yüksek yerinde, Arkutino av çiftliği sınırlarında bulunuyor.

Beğliktaş, Günei tanrıya tapma ile doğrudan bağlantılı. Efsnalere göre, kış gündönümü olan 22 Aralık’ta Traklar Yeniden doğan Güneş’in gününü kutlarmış.

Yaklaşık 70 milyon yıl önce, bölgedeki topraklar bir deniz dibini oluşturuyormuş. Şimdiki Burgas şehri yakınlarındaki dağda yanardağ patlaması meydana geldikten sonra havada donan büyük lav parçaları yıllar boyunca güneş ışınlarına ve rüzgarlara maruz kalarak ilginç figürler oluşturmuş. Taşların siyenit yapısından ve enerjik etksiinden dolayı antik çağlarda bu yer ritüeller için kullanılırmış.

Bu ritüeller ise bereket, ilkbahar ve sonbahar ekinoksları ve mevsimlerin değişimi ile ilgili olurmuş.

Burada Trak kabilesi “skirmianlar”ın en büyük tapınağının bulunduğu rivayet ediliyor. “Skirmianlar”, Antik Trakya’da en eski demirciler olarak tanınır.

Primorsko Tarih Müzesi’nde küratör olarak görev yapan Borislava Kirova şunları paylaştı:

“Bu yer hakkındaki ilk kaynaklar M.Ö. 14.yüzyıla ait. 1878’de Bulgaristan’ın Osmanlı’dan ayrılmasının ardından Çekyalı araştırmacı Karel Şkorpil kardeşleri Herman ve Vladislav ile beraber Bulgaristan arkeolojisinin temellerini atıyorlar. Şkorpil kardeşler, Ropotamo nehri kısıyında kültür katmanlarını araştırırken tapınağın taşlarından bir tanesini fark ediyorlar. Bu taş ters çevrilmiş kalp şeklinde.

Bu taşa “Apostol taş” adını veriyorlar. Sonraları bunun Balkan Yarımadası’nda trakların Güneş tanrıya ibadet ettikleri en büyük megalitlerden birisi olduğu anlaşılıyor. Yaz gündönümü gününde, gün doğarken megalitin açığından güneş diski görülebilir. Traklar, tam da bu zaman Tanrı Ana ve Güneş tanrı ile ilgili ritüeller yaparmış.”

Megalit üzerindeki çağdaş arkeolojik araştırmalar 1972-1973 yılları arasında başlıyor. Ancak tapınak 2002 yılında ünlü oluyor. 2002 yılında Burgas Tarih Müzesi’nden arkeolog Tsonya Drajeva ekibi ile beraber, düşen megalitleri muhtemelen tapınağın ilk kuruluşunda bulundukları yerlere tekrar yerleştiriyor.


 Tapınağın plan çizimi hazırlanıyor. Plan çiziminde sunak (kurbanların yapıldığı yer), taht, kutsal alan, Güneş tanrının ayak izinin olduğu “menhir” ve büyük kayada oyulmuş Pleiades (Ülker) takımyıldızı görülebilir.

Yaz gündönümünde din görevlisi rahip, “Apostol taş” arkasında bulunan “Utroba” adındaki kutsal mağarada yerini alırmış. Güneşin ilk ışınları ile birlikte rahip megalitin merkezinde beliriyormuş. Bu ritüel Heros’un doğumunu sembolize edermiş. Bu yer büyük önem taşırmış, çünkü kahin kehanetlerini tam da burada söylermiş.

Tapınak Millattan Sonra 5. yüzyıla kadar kullanılmaya devam edilmiş. Ardından bu topraklar Roma İmparatorluğu’nun bir parçası olmuş. Dokuzuncu asırda Hristiyanlık dininin yayılması ile birlikte küçük köyde “Azize Paraskeva” kilisesi kurulmuş. Koyun yanındaki bu kilise kalıntılarının tam kenarında küçük bir patika tapınağa doğru uzanıyor.

Fotoğraflar: museumprimorsko.bg ve arşiv

Çeviri: Özlem Tefikova




Последвайте ни и в Google News Showcase, за да научите най-важното от деня!

Kategorideki diğer yazılar

Cuma öğleden sonra

Cuma öğleden sonra dini konulardaki sohbetimizde Vedat Ahmet ile birliktesizniz.

Eklenme 20.09.2024 14:05

Cuma öğleden sonra

Cuma öğleden sonra dini konulardaki sohbetimizde Vedat Ahmet ile birliktesiniz.

Eklenme 13.09.2024 14:05

“KvARTal" festivali Eski Sofya’yı şehrin merkezinde canlandırıyor

Bir zamanlar sıra dışı bir semt vardı. Şehirdeki yaşamı birbirine bağlayan Dvoretsa( Kraliyet Sarayı) ve tren istasyonu arasındaki ana yolda bulunduğu için Eski Sofya buradan başlıyordu. Bu alanda insanlar yalnızca buluşup sohbet etmekle kalmadı, aynı..

Eklenme 13.09.2024 05:35