Bulgaristan’da halk arasında “Babinden” olarak kutlanan 21 Ocak, 1951 yılında Ebeler Günü ilan edildi.
Bu münasebetle bir kadın doğum doktorunu programımıza konuk ettik.
Lübnan asıllı doktor Mişel Şuayib 1990 yılından beri Sofya’da “Şeynovo” Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı olarak çalışıyor.
Bu sorumlu işi ve tıptaki bu önemli görevi seçmesinin nedenlerini sorduk önce ona?
“Bu meslek dalını seçmem hiç tesadüf olmadı. Benim ailemde 40’a yakın doktor var, o yüzden bir nevi tıp sevgisi genetik yapımızda var diyebilirim. 1980 yılında Lübnan hükümetinden Bulgaristan’a eğitime gönderildim.1988 yılında mezun oldum ve uzmanlık için kadın- doğuma yönlendim. Çünkü sadece bu tıp dalı bir tek hastalarla, tahlillerle, sağlık taraması ve hastalıklarla uğraşmıyor, aynı zamanda yeni hayata can veren, yeni yaşama yardımcı olan bir tıp dalıdır.”
Kadın doğum doktoru olmak sizce bir meslek mi, bir misyon mu? Sonuçta siz bir yeni hayat veriyorsunuz, yeni umut, yeni başlangıç sunuyorsunuz?
“Bence hem meslek, hem misyon. Meslek açısından baktığımızda bu uzmanlık dalının çok geniş kapsamlı olduğunu söylemeliyim. Jinekolojide hastalıklar, kontroller, ameliyatlar var ve bu mesleğimizin bir parçası. Doğum uzmanlığı açısından ise yeni bebeklerin doğumuna yardımcı olmak bir misyondur. O yüzden hem meslek, hem misyon. Tüp bebek çalışmaları yapıyoruz, kısırlık sorunlarına çareler bulmaya uğraşıyoruz, çocuğu olmayan ailelere evlat bağışladığımızda seviniyoruz. Eğer çiftlerin mutlu sonuca varmasına sağlıyorsak ve sağlıklı bir bebek doğarsa biz de çok mutlu oluyoruz. Yeni hayatın dünyaya gelmesinden daha güzel bir şey olamaz!”
Dokuz ay boyunca bir hayal, bir umut ve beklenilen bir sevinç olan bebeğin doğmasında hissettiğiniz şey nedir?
“Bu anı her ne kadar da anlatmaya çalışsam size izah edemem. Ellerinizde bir yeni hayatın doğmasını görmek, elinizde ilk ağlayışına şahit olmak sözle tarif edilemez”.
Her anne, umarım iyi bir şekilde, çocuğunun doğumunu yapan doktoru, ebeyi hatırlar. Doğumda ilk tepkileri ne oluyor annelerin? Hatta babaların da, çünkü son zamanlarda babalar da eğer isterse doğuma katılabilir..
“Ne yazık ki son yılda Covid- 19 pandemisinden dolayı anneler dışında başka kişiler, eşler, partnerler doğumhaneye giremiyor. Onların erişimi yasaklandı. Kadınlar bebeği ilk gördüklerinde ona sarılıyor, gözyaşı döküyor, bu onlar açısından belki hayatlarının en büyük bayramı oluyor”.
Doğuma gelen babaların doğum yapan kadınlardan daha çok korktuklarını duydum doğru mu acaba?
“Tam diyemem, kişiye göre değişir. Babaların çoğu kendini tutuyor, eşlerinin yanında oluyor, elini tutuyor, onlara teselli veriyor. Bir defa hatırlıyorum, babanın biri geldi, ben de doğuma geleceğim dedi. Kan görmeye, acı görmeye hazır mısın diye sordum. Pek tabi dedi cesurca. Ancak doğum başladığında ve kadının en sancılı anında bebek görüldü ve arkamdan bir gölgenin yığıldığını hissettim. Ben de kadına müdahale etmek yerine, benim üstüme düşen babayı ayıltmakla uğraştım. Doğumhanede babaya da ilk sağlık yardımı yapmak zorunda kaldık”.
“Bu sene pandemiye rağmen, önlemlere, kısıtlamalara rağmen Şeynovo Hastanesinde 300 bebek daha fazla doğdu. 2020 yılında bebek patlaması yaşadık bu da bizi çok mutlu etti”.
Doğumun doktoru ve ebeler bir nevi ailenin ferdi oluyor. Siz teşekkürler alıyor musunuz?
“Her gün olmasa bile, gün aşırı ailelerden telefonlar, mesajlar alıyorum, çocukların yaş günlerinde, mutlu günlerinde bana teşekkürler geliyor. Böyle durumlarda kendini onlardan bir parça olarak hissediyorsun ve yeniden o güzel anılara geri dönüyorsun”.
Doktorun kızı, Karolin Mişel de tıp okudu, bir yıl babasının yanında “Şeynovo” Hastanesinde staj yaptıktan sonra şimdi Almanya’ya uzmanlık yapmaya gitti.
Doktorun mutluluğu bir anda gölgelendi ve gençlerin ülkede kalması için mutlaka bazı yeni düzenlemelerin yapılması gerektiğini vurguladı: “Bulgaristan’da acil olarak sağlık siteminde reform ihtiyacı var. Genç tıpçılar okulu bitirdikten sonra Batı’nın yolunu tutuyor. Bu gen kadroların ülkede kalmasında ısrar etmeden önce, ciddi, gerçek ve etkili reformları yapmamız lazım, rekabet edebilecek maaşlar sunmamız gerek” dedi doktor.
Sağlık Bakanlığı verilerine göre, şu an ebelerin sayısı gerekli olandan iki kat az. Çalışan ebelerin ortalama yaşı ise 55. Hatta emekli olan hemşire ve ebe sayısı da çok yüksek.
Hamilelik ve doğumlarda kadınlara kaliteli ve tam hizmet sağlanması için daha 4 000 ebeye ihtiyaç var. O yüzden bu yıl Tıp Üniversiteleri “Ebelik” bölümlerinde kabul sayısını arttırdı.
Röportajın tamamını aşağıdaki ses linkinden dinleyebilirsiniz:
Türkiye’deki seçim sandıklarında 27 Ekim seçim süreci sakin, fakat heyecansız geçti. Türkiye’de yaz saati uygulaması devam ettiği için seçim günü bir saat erken bitti. BNR muhabiri Maria Petrova'nın aktardığı gibi İstanbul, Edirne, Trakya, İzmir ve..
T ürkiye’de oy verme işleminin seyrini özetle aktarmak gerekirse sandıklara giden az sayıda kişinin toplu halde makineli oylama yönetimini tercih ettiklerini söylemek mümkün. İstanbul, Edirne, Trakya ve İzmir’de seçim gününün normal..
Türkiye’de oy verme işlemi normal seyrediyor , fakat genel katılım oranı şu saatlerde yüksek değil . Bu bağlamda oyunu vermek isteyenlerin sayısının yüksek olduğu Bursa dikkat çekiyor. Ayrıntıları BNR muhabiri Maria Petrova ’nın..