Ülkemizin önümüzdeki 4 yıl içinde belirleyeceği yol için en önemli olarak tanımlanan yeni parlamento seçimlerine birkaç gün kaldı.
Şimdi özel olan şey, karmaşık sağlık sorunları ve pandeminin küresel seyrinin, siyasette pek çok bilinmeyenle sorunların eklenmesidir. Ancak birçok belirsizlik içeren şimdiki siyasi duruma sağlık ve küresel salgının da getirdiği karmaşık konuları da eklendi. Böylece Bulgar siyasetçileri,pandemi nedeniyle yükselen bir nabız ve bunun beraberinde gelen ekonomik kriz ortamında seçim kampanyasına girdi.
Bu defa seçimönü kampanyasında görkemli seçim çatışmaları yok, ancak hiçbir şekilde siyasi muhaliflere yönelik hakaret ve saldırılardan yoksun değil. Ancak yine de siyasi rakiplere karşı saldırgan dil ve kötüleme eksik değil. Medyalar ise yine kasıtlı veya kasıtsız, son 30 yıl içinde hiçbir seçim kampanyasında eksik olmayan nefret söylemine tribün açıyor.
Fakat şimdiki durumda farklı olan, nefret söyleminin aynı hırsla hem siyasetçilere hem de sağlık kuruluşlarına yönlendiriliyor olması.
Kamu alanında paylaşılan her tıbbi veya sağlık tezi, halk tarafından kişisel haklara ve kişisel özgürlük alanına müdahale olarak algılanıyor.
Sosyal medyalar ve “kimin manipulasyon aleti olduğu belli olmayan” bazı “medyalar” çoğu zamanbolca nefret söylemi ile süslü yanıltıcı haberler ve komplo teorileri ile büyük kullanıcı kitleleri çekiyor.
Sorun şu ki, şimdi vaktinin büyük bir bölümünü evinde bilgisayar başında geçiren kafası karışan insanın kendi kendine olumsuz konuşmalar, sahte haberler ve yalanların ağına düşüyor.
Ayrimciliktan Müdafa Komisyonu, son zamanda nefret söyleminin çok ciddi bir şekilde kullanıldığına şahit olduğunu ve gerekli yerlerde müdahale ettiğini açıkladı.
Medyalarda kullanılan dil üzerinde araştırmalar yürüten gazeteci Yuliana Metodieva, “Şu anda toplum muhalefet içinde kaynayıp kavruluyor ve bu nefret de son derece tehlikeli bir şey, çünkü kişilerin ve kurumların itibarını zedeliyor, insanları sağlık seçimleri yönünde “birbirine düşürüyor” dedi ve şöyle devam etti:
“Şimdi bakarsak, ülkemizde bu nefret söyleminin yeni kişilere akışını göreceğiz. Son zamanlarda ülkemizin Kuzey Makedonya Cumhuriyeti'ne yönelik politikasına onaylamayanlar saldırılara maruz kaldı. Burada buna en fazla “katkıda” medyanın, ama milliyetçi partilerin de bulunduğunu8n altını çizmeliyız. Onlar özellikle vatanseverlik alanında çok aktifler ve şu anda komşu ülkeye karşı son derece olumsuz bir tutuma sahipler ve oradan da bize aynı şekilde cevap geliyor. Tanınmış bir milliyetçi parti, 2005'ten beri özellikle nefret söylemini şekillendiriyor ve onun aracılığıyla nefret söylemi ile nefret suçu arasında bir bağlantıyı yapabiliyoruz. Bu siyasi nedenlerden dolayı aşağılayıcı sözlerle hakaretlere yol açıyor. Böylece, yabancı düşmanlığı, nefret söylemi kullanan vatandaşın profilindeki tüm özelliklere - ister din ister cinsel yönelim olsun, milliyetçi konuşma da eklendi.Bu da medya aracılığıyla büyütülüyor ve yayılıyor."
Moldova'nın AB üyeliğine ilişkin, ülke Anayasası’na yazılacak stratejik bir hedef olan referandumun sonuçları, her ne kadar Avrupa şüphecilerine “kıl payı” yaklaşsa da, ülkenin Avrupa yanlısı bakış açısını güçlendirdi. Ancak..
Sofya’da 28 Kasım 1938’da yayınlanan “Besarabya Bulgarları” gazetesinin tek sayısında “Besarabya Bulgarları, Bulgar halk cüssesinin, Bulgar manevi ve kültürel birliğinin ayrılmaz bir parçasıdır ve böyle kalacaklar, zira aramızdaki bağ güçlüdür”..
“Hak ve Özgürlükler İttifakı” , Türkiye’de Bulgaristan’daki erken Parlamento seçimleri için kullanılan 48 000'den fazla oydan yaklaşık yüzde 65'ini ikna edici bir şekilde kazandı. Bu, 46495 kişinin oy kullandığı Haziran seçimlerine nazaran biraz..