İnsan, yeryüzü hayatı boyunca iyilik ve kötülükler, lütuf ve musibetler, ihsan ve belâlarla karşılaşacaktır. Hayatın kanunu bu. Allah, Kur’ân-ı Kerim’de bu hususta insanları uyarmış; korku ve açlıkla, malları ve canlarıyla imtihan edileceklerini bildirmiştir. Bu bakımdan insanın yeryüzünde tamamen başıboş, rahat ve keyifli bir hayat sürmesi bir hayaldir. Karlovo’daki Kurşunlu Caminin girişinde duvara grafitti hâlinde yazılmış olan “ed-dünyâ sâatün, velâ fîhâ râhatün”, yani dünya bir saatliktir ve onda rahat yoktur anlamına gelem sözler bunun veciz bir ifadesidir.
Bu durumda insanın yapması gereken, elinden geldiğince kötülük ve musibetlerden korunmanın yollarını aramak, önceden önüne geçmek, tedbir almak ve hayrı da şerri de veren Allah’a hayır için dua etmektir. Ama nihayetinde kaderde olan olumsuzluklar başına geldiğinde de bunların Allah’tan geldiğini bilmek, bu olumsuzluklara kendi hataları ve yanlış davranışlarının sebep olmuş olabileceğini düşünmek ve bunlardan dolayı Allah’a yönelip başından savması için dua etmek gerekir. Tabiî, bunu yaparken sabrı elden bırakmamalıdır. Zira sabreden kazanır, musibet geldiği anda isyana kapılmayıp sabırlı davranan sınama anlamına gelen belânın altından hayırlısıyla çıkar.
Bu hususa işaret etmek üzere Hazreti Muhammed (s.a.s.)’in sevgili eşi, müminlerin annesi Ümmü Seleme (r.a.) Peygamberimizden şu sözleri nakleder: “Birisinin başına bir musibet, belâ geldiğinde: ‘Biz Allah için varız ve Allah’a döneceğiz! Allahım! Başıma gelen olumsuzluğun, belânın karşılını sadece senden bekliyorum, başıma gelene sabretmemden dolayı beni ödüllendir ve ondan daha hayırlısıyla değiştir!’ desin.”
Unutmamalıyız ki, Allah’ın insanlar arasında en çok sevdikleri olan peygamberler ve bunların en üstünü olan Hazreti Muhammed birçok belâ ve musibetlerle karşılaşmıştır. Şahsen ve topluluk olarak muhatap oldukları bu olumsuz durumlar karşısında her zaman metanetlerini korumuşlar, bir anlık olsun Allah’tan ümit kesip isyan etmemişler, onun yardımına nail olmak için sabırla direnmişlerdir.
Müslümana yakışan, her halükârda “Elhamdülillâh!” deyip imanını tazelemesi, “Beterin beteri var...” düşüncesiyle şükrederek “Bu da geçer yahu!” sözleriyle zor da olsa ileriye gitmektir.
Ortodoks Kilisesi, İsa Mesih’in doğumu beklentisiyle, bugünkü ayinlere kapılarını açıyor. BNR’ye konuşan Vratsa Metropoliti Grigoriy, “Bizim ve kurtuluşumuz için gökten inen Tanrı'nın Oğlu'nu karşılamak için, kutsal ilahi törenlerde İsa..
Noel arifesi (Bıdni veçer), geleceğe umutla baktığımız aile bayramlarından biridir. Geçmiş ve gelecek arasındaki sınırda Ortodoks Bulgarlar, dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar gelecek günleri karşılamak için bir araya geliyorlar. Gelenek üzere yemek..
Eskiden Küçük Noel veya “Neyadka” (Yemek yemeyen) olarak da adlandırılan Noel Arifesi , bir sonraki yılın tamamını etkileme gücünü taşıyan karanlık, korkutucu bir dönemin parçası olarak kabul edilirdi. Bu nedenle Noel'den..