İvan Balkanski, “Kırcali bölgesinde eki köprüler” isimli kitabında “Bu köprülere çoğunlukla Roma köprüsü dense de büyük ihtimalle Gümürcine ve Akdeniz yolunun Arda ve nehir kolları yakınından geçtiği Ortaçağ dönemine aitler” diye belirtiyor. Günümüzde bu köprülerin yıllar içindeki rolünü araştırma işini “Meştra” derneği üstlenmiş bulunuyor.
Proje yöneticisi mimar İvan Kolev, “Bu köprüler iyi araştırılmış, incelenmiş değil, kurulmaları ve bakımları, kimler tarafından kuruldukları yönünde kesin bilgiler bulunmuyor. Rodoplar ve Arda nehri haritasına baktığımızda bu taş köprülerden büyüklerinin birbirinden eşit mesafede olduğu fark ediliyor.”
“Meştra” derneği Ardino Tarih Müzesi ve Kırcali Bölge Tarih Müzesi ve gönüllüler ile beraber köprülerin inşa edildikleri zamandan bu yana nasıl korunduklarını, orijinal hallerinin korunup korunmadığını araştıracaklar.
Bu ekip, yüzün üzerinde taş köprünün bulunduğu Ardino, Kırcali ve Smolyan bölgelerinde çalışacak. Her köprü hakkında detaylı araştırma yapılacak, fotoğraflar çekilecek. Toplanan tüm bilgi ise özel internet sayfasında yayınlanacak.
Mimar İvan Kolev, sözlerine devamla şunları paylaştı “Köprülerin böyle iyi korunmuş olmalarının sebebi, antik çağlardan yakın geçmişe kadar kullanılan bir inşaat modeline göre yapılmış olmaları. Bu demek oluyor ki sanayi devrimine kadar neredeyse aynı inşaat sisteminin kullanıldığı ve bu sistemin devamlı geliştirildiği anlamına geliyor. Rodoplardaki taş köprüler bu tür mimarinin son örneklerini oluşturuyor. Bundan sonra metal ve beton köprüler yapılmaya başlıyor. O nedenle bu köprülerin tam da bu sebeple asırlardan beri korunduklarını söyleyebiliriz."
Rodoplar’ın amblemlerinden biri de Arda nehri üzerindeki “Dyavolski most” – “Şeytan köprüsü”. Bu köprü 66 metre uzunlukta, 3, 4 metre genişlikte ve 12 metre yükseklikte. 16. yüzyılda Sultan Birinci Selim tarafından inşa ettirildiği biliniyor, inşaatı hakkında ise farklı hikayeler var.
Bu hikayalerden birine göre, Şeytan köprüsünden saat 11:00-12:00 arası su üzerinde köprünün yansıması ile şeytanın yüzünü görebilirsin. Hatta köprünün taşlarından birinde şeytanın ayak izine bile rastlayabilirsin.
Hazırlayan: Diana Tsankova ( BNR Hristo Botev programında mimar İvan Kolev ile yapılan röportajdan)
Çeviri: Özlem Tefikova
Fotoğraflar: arşiv, “Meştra” derneğiİslâm dini, insana faydalı olan birçok şey gibi, ateşi de nimet olarak ele almaktadır. Çünkü ateş sayesinde insan ısınmaktadır, yemeğini pişirmektedir ve karanlıktan aydınlığa kavuşmaktadır. Böyle önemli bir nimet olan ateşi Kur’ân-ı Kerim..
Kur’ân-ı Kerim’de kendisinden söz edilen ve hatta ismini taşıyan bir sure bulunan önemli ve gizemli bir şahsiyet vardır. Lokman adını taşıyan ve hakkında neredeyse bilgi bulunmayan bu şahsiyet, Kur’ân-ı Kerim’in 31. suresi olan 34 ayetlik Lokman..
Toplumun temel yapısını oluşturan aile, toplumun düzgün bir şekilde inşası, kötülüklerden uzak ve iyiliğin hakim olduğu bir toplum oluşması, dolayısıyla insanlığın da bu çerçevede gelişmesi açısından son derece önemlidir. Bu açıdan İslâm da aileye büyük..