Busintsi artık Bulgaristan haritasında sadece bir coğrafi kavram olarak kalmayacak. Kuzey Bulgaristan’da bulunan bu küçük köy, gözlerinin önünde yeniden canlanan ve unutulmaya yüz tutan çömlekçilik geleneğini tanıma fırsatı bulan gittikçe daha fazla turisti ağırlıyor. Bu amaçla, ziyaretçiler, Stefka Boneva’nın “Businskata srıçkotilnitsa”, yani “Busintsi’nin hünerli eller atölyesi” nin bulunduğu “Jıltata kışta” (Sarı Eve) uğruyor.
Buraya gelen herkes, çömlekçi çarkına oturup kilin sıcaklığını hissedebilir ve bir eseri de kendi elleriyle yaratmaya çalışabilir.
Ama bu sıradan bir eser değil, tamamen Busintsi çömlekçilik okulunun kurallarına göre ve deneyimli bir ustanın rehberliğinde yapılan bir eserdir.
Busintsi çömleklerinin ana özelliği, yeşil, parlak sarı, beyaz, siyah renkte olması ve günlük hayatının neredeyse her alanında kullanılabilmesidir. Rakı kaynatma kazanı, boru, çanak, çömlek, tavalar ve tepsiler, hepsi buğday başakları, güneş veya ejderha kafalarıyla süslüdür...
“Busintsi çömlekçilik okulu, ülkemizin en eski seramik okuludur. Ne yazık ki, bu gelenek yavaş yavaş yok olmaya yüz tutuyor” diye belirtti Busintsi kökenli Stefka Boneva ve şöyle devam etti:
"Son yıllarda köyde daha fazla zaman geçirmeye başlayınca köyün ıssızlaştığına şahit oldum, hele hele son çömlek ustası da bu dünyadan göçüp gidince.
Çocukken, mahalenin diğer çocuklarıyla eski çömleklerden parçalar bulurduk, çünkü hemen hemen her evde çömlek çarkı ve usta vardı. Hatta sokakta bile çömlek parçalarına rastlardık. Parçalardaki olağanüstü güneş renkler ve boyalar göz alıcıydı. İşte bundan dolayı “Srıçkotilnitsa” dediğimiz “Hünerli eller atölyesini "açtık.”
Stefka Boneva, bu amaçla köyde güzel ve eski, ancak çatısının yılıkmış halde bir ev satın alıyor. Bu evi seçmesinin ana sebebi ise, çok büyük bir ocağın olması, çünkü zamanında burası köyün ünlü çömlekçilerinden birinin atölyesi idi.
Evin yenilenmesi, tam iki yılını aldı! Bu arada Stefka, Busintsi çömlekçiliğin inceliklerini derinlemesine araştırmaya devam ediyor, müzeleri ziyaret ediyor, farklı kaynaklar okuyup ülke genelinden usta çömlekçilerle görüşüyor.
Birçok insan, koleksiyonundan Busintsi çömleklerini Stefka Boneva’ya göndermeye başlıyor.
"Çömlekçilik gibi yok olmaya yüz tutmuş zanaati canlandırmaya karar veren insanlarla çalışma şansına sahip oldum” diye belirtiyor Stefa Boneca ve devamla, onlarla birlikte “solmuş bir yapbozu” yavaş yavaş dizmeyi başardıklarını belirtiyor. Bu amaçla, onlar, Busintsi çömlek okuluna ait olup kayıtlı tüm çömlek türlerini araştırıp buluyor, fotoğraflarını çekiyor ve gelecek nesillere aktarmak amacıyla birer kopyasını yapıyor.
Köyde, bundan 40 yıl önce ustalar tarafından yapılmış çömleklerin sergilendiği Busintsi Seramik Müzesi var.
Turistler, müze ziyaretinden sonra Stefka’nın “Srıçkotilnitsa”, yani “Hünerli eller atölyesini” de ziyaret edip kilden eserden yapabilir veya güzel bir testi veya bardak satın alabilirler.
"Evin bir bölümü mağaza ve galeriye dönüştürüldü. Galeride sanatçılarımızın eserleri yer alıyor. Tüm çömlekler, aynen asırlar öncesi olduğu gibi, ayakla çalışan çömlek çarkında yapılıyor. Kalıp kullanmıyoruz. Bundan dolayı da yaptığımız eserler sınırlı sayıdadır- dedi Stefka Boneva.
Şu anda “Jıltata kışta”, “Kilin yolunda” başlığı altında Çocuk Eğitim Merkezine dönüşüyor.
Burada çocuklar, eski Busintsi çömlekçilik zanaatının inceliklerini öğrenecek ve farklı eserler yaratacak.
Foto: "Jıltata kışta"
Çeviri: Şevkiye Çakır
Yantra nehri Koca Balkan’da deniz seviyesinden 1220 mt yükseklikte doğar ve Gabrovo ile Veliko Tırnovo şehirlerinden geçerek, pitoresk vadiler ve geçitlerden kıvrılarak kuzeye akar. Tuna nehrine dökülmeden önce, Belyanovo ve Novgrad köylerinin bulunduğu..
Momchilovtsi, Rodoplar, Pamporovo ve Smolyan bölgesi, bu sonbaharda Çin'in Ningbo şehrinde düzenlenen turizm fuarında tanıtıldı. BTA’ya konuşan Smolyan'daki "Çin'in Dostları" Bulgar-Çin Derneği temsilcisi Momçil Karaivanov, 2009 yılında..
Veliko Tarnovo Bulgaristan’da en zengin kültür ve tarihi dokusu olan bir kenttir. Ortaçağdan günümüze gelen kadim şehre giren Bulgarlar olduğu kadar, yabancılar da kentin mimarisinden, ruhundan, tarihinden ve doğasından büyüleniyor. Diğer şehirlere..
Yantra nehri Koca Balkan’da deniz seviyesinden 1220 mt yükseklikte doğar ve Gabrovo ile Veliko Tırnovo şehirlerinden geçerek, pitoresk vadiler ve..