İlk insandan itibaren Allah, Hazreti Adem ve onun neslinden gelen insanlığın doğru yolda yürümeleri için vahiy adı verilen ilâhî mesajla desteklemiştir. Allah, insanlar arasından özel görev verilmek üzere seçtiği peygamberlere doğrudan veya melekler vasıtasıyla hitap etmiş, mesajını vermiştir. Böylece insanlık tarihi boyunca onları yönlendirmiştir.
Bu ilâhî mesajların bir kısmı küçük kitap diyebileceğimiz “suhuf” adı verilen kutsal metinlerde bir araya getirilmiş, bir kısmı da “kitap” adı verilen metinler olarak ortaya çıkmıştır. Bu ilâhî mesajlara muhatap olan peygamberler diğer peygamberlere göre bir ayrıcalığa sahip olmuşlardır. İlâhî mesajları içeren suhuf ve kitaplar zincirinin son halkası olan ilâhî hitabı içeren semavî kitap, son gönderilen ve kendisinden başka peygamber gelmeyecek olan Hazreti Muhammed’e verilmiştir. O da bizzat Allah tarafından adılandırılan Kur’ân-ı Kerim’i harfiyen çağdaşlarına tebliğ etmiş, okumuş ve açıklamıştır.
Hazreti Muhammed’in çağdaşı olup kendisine görme ve sohbetinde bulunma şerefine kavuşan sahabî adı verilen “yıldız” insanlar da Kur’ân-ı Kerim’i hem ezberleyim hâfızalarına yerleştirerek hem kalemle yazıp kaydederek hem de gönüllerine nakşederek olduğu gibi Peygamberimizden alıp sonraki nesillere aktarmışlardır. Bu “aktarma” işinde o kadar titiz davranılmış ki, Kur’ân ayetlerinin nazil olmaya başladığı 610 yılından itibaren bu kutsal kitapa hiçbir insanî müdahale olmamış, günümüze kadar orjinalliğini korumuştur. Ayrıca Allah, bu kitabın aslını kıyamete kadar koruyacağını, onda hiçbir değişiklik ve müdahale söz konusu olmayacağını vaat etmiştir.
Dolayısıyla Kur’ân, insanlığa doğru yolu göstermiş ve göstermeye devam edecek, tâ kıyamet sabahına kadar... Dünya girdabında kaybolmamak için Kur’ân’ı okuyarak doğru ile yanlışı, hak ile bâtılı, ak ile karayı fark etmek insanlığın önünde büyük bir fırsat olarak durmaktadır. Onu açıp okumak, tanımak gerekmektedir. Bize neler anlatıyor? Hangi bilmediğimiz diyarlardan mesajlar getiriyor? Bizi nereye götürmek istiyor?
İslâm dini, insan dünya ve ahiret saadeti ve huzuru, özellikle de ölümden sonra başlayan ve sonsuz bir hayat olan ahirette kurtuluş, güzel bir hayat ve yüce makamlar sağlamaktadır. Bunun gerçekleştirebilecek imkânları Allah Teâlâ insana sunmaktadır. Ama..
İslâm dini, insana faydalı olan birçok şey gibi, ateşi de nimet olarak ele almaktadır. Çünkü ateş sayesinde insan ısınmaktadır, yemeğini pişirmektedir ve karanlıktan aydınlığa kavuşmaktadır. Böyle önemli bir nimet olan ateşi Kur’ân-ı Kerim..
Kur’ân-ı Kerim’de kendisinden söz edilen ve hatta ismini taşıyan bir sure bulunan önemli ve gizemli bir şahsiyet vardır. Lokman adını taşıyan ve hakkında neredeyse bilgi bulunmayan bu şahsiyet, Kur’ân-ı Kerim’in 31. suresi olan 34 ayetlik Lokman..
İslâm dini, insan dünya ve ahiret saadeti ve huzuru, özellikle de ölümden sonra başlayan ve sonsuz bir hayat olan ahirette kurtuluş, güzel bir hayat ve yüce..