Halk arasında “üç aylar” olarak bilinen ve eski tabirle “şühûr-ı selâse” deyimiyle Müslüman Türk kültüründe önemli yeri olan Receb, Şaban ve Ramazan ayları kastedilmektedir. Bu ayların öneminin göstergelerinden biri, Müslüman Türk toplumundaki geleneksel isim sisteminde ciddi bir yer tutmalarıdır. Receb, Şaban ve Ramazan ayları, ayın hareketlerini, hilâlin görülüp kaybolmasını esas alan kamerî/hicrî takvimin on iki ayından üçüdür. Bu ayların diğer aylara üstünlüğü Allah’ın son kutlu elçisi Hazreti Muhammed’in şu hadis-i şerifleriyle sabittir: “Allah’ım bize Receb ve Şaban’ı mübarek kıl, bizi Ramazan’a da ulaştır.”
Mübarek üç ayların şeref ve fazileti Peygamberimizin dudaklarından dökülen inci misali sabit olduğu hâlde bu ayların değerini arttıran, belki de buna sebep mübarek gün ve geceler vardır. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Hazreti Muhammed (s.a.s.) bu gün ve gecelerin bazılarının şeref ve bereketini şu mübarek sözleriyle ifade etmektedir: “Beş gece vardır ki, onlarda yapılan dualar geri çevrilmez, kabul edilir. Bunlar: Receb’in ilk Cuma gecesi (Regâib), Şaban’ın 15. gecesi (Berâat), Cuma geceleri, Ramazan Bayramı gecesi ve Kurban Bayramı gecesidir.”
Receb ayının daha ilk Cuma gecesinde idrak ettiğimiz Regâib Gecesi bu mübarek gecelerin ilkidir. Bu gece, duaların geri çevrilmediği, rahmetin deniz köpüğü kadar bol olduğu bir zaman dilimidir. Allah’ın feyiz ve rahmeti her zaman boldur, ancak bu gecede daha da bollaşır. Regâib sözcüğü zaten bol ihsanlar, bağışlar, lütuflar anlamına gelmektedir.
Üç ayları tezyin eden diğer bir gece ise Receb ayının 27. gecesi olan Mirac Gecesidir. Bu gecede Muhammed aleyhisselâm Allah’ın lütuf ve keremiyle Mekke’den Kudüs’teki Mescid-i Aksâ’ya, oradan da Sidretü’l-Müntehâ adı verilen makamı aşarak zaman ve mekândan münezzeh olarak Rabbi ile buluştu. Peygamber Efendimizin bu miracı/yükselişi kendisine inananların da yükselişi haline geldi. Beş vakit namazı kılmak insanın manevî alemlerde mirac etmesi, yükselerek seyretmesi bu gecenin hatırası ve hediyesidir.
Üç aylara feyiz saçan bir zaman dilimi de Şaban ayının 15. gecesi olan Berâat Gecesidir. Peygamber Efendimiz bu gecenin manevî yoğunluğunu şu vecîz hadisiyle ifade etmektedir: “Allah Teâlâ Şaban ayının 15. gecesinde dünya semasında (rahmetiyle) tecellî eder ve Kelb kabilesi koyunlarının kılları sayısından daha fazla kişiyi bağışlar.” Berâat kelime olarak bağışlanma, kurtulma anlamına gelmektedir.
Bu iki mübarek aydan sonra üçüncüsü, on bir ayın sultanı Ramazan gelmektedir. Bu ayın özellikleri saymakla bitmez... Bu ayda bulunmasıyla Ramazana apayrı bir renk, yücelik ve derinlik katan Kadir Gecesidir. Bu gece, zaman ve mekânı var eden Allah Azîmü’ş-şân’ın ifadesiyle “bin aydan hayırlıdır”. Bu gece insanlığa saadet yolunu gösteren Kur’ân-ı Kerîm nazil olmaya başlamıştır.
Maneviyat deposu olan bu günleri oruçla geçirmek, özellikle Şaban ayında Peygamber Efendimizin sünnetine uyarak çokça oruç tutmak, sadakanın her türlüsünü vermek ve bol bol iyilikte bulunmak suretiyle bu günlerin feyiz ve bereketinden nasibimizi almış oluruz. Geceleri ise gündüze çevirerek bu ay ve gecelerin rahmetinden istifade edilir. Geceleri gündüze çevirmek, gaflet ehlinin uykuda olduğu zamanda, seher vaktinde kalbi Allah’a yöneltmek, gönlü Onun engin feyzine açmaktır. Bu da ancak ibadet, istiğfâr, tazarru ve tefekkür etmek suretiyle gerçekleşir.
Allah üç aylarımızı ve mübarek gecelerimizi dünya ve ahiret saadetimize vesile kılsın!
Müslüman, her koşulda dininin emir ve yasaklarını göz önünde bulundurarak yaşama arzusundadır, bundan da öte böyle olmakla sorumludur. Bu sebeple İslâm dininin hayatın farklı alanlarındaki hükümlerini imkânları ölçüsünde öğrenmekle mükelleftir...
105 yıl önce 27 Kasım 1919 tarihinde Paris kenarlarında yer alan Neuilly-sur-Seine’de Bulgaristan’ın I. Dünya savaşına (1914-1918) katılımına son veren antlaşma imzalandı. Tarihçilere göre, öz toprak kaybına yol açan bu antlaşma Bulgaristan..
25 Kasım’da Bulgar Ortodoks Kilisesi Aziz Kliment Ohridski’yi anıyor . Kiril ve Metodiy Kardeşlerin yedi öğrencisinden biri olan Kliment Ohridski, tanınmış başpiskopos, öğretmen ve kitap yazarıydı. Aziz Metodiy’in ölümünden..
Müslüman, her koşulda dininin emir ve yasaklarını göz önünde bulundurarak yaşama arzusundadır, bundan da öte böyle olmakla sorumludur. Bu sebeple..