İslâm dini ve medeniyetinin merkezinde cami vardır. Camiler, Müslüman yerleşim yerlerinin de kalbi konumundadır. Onların etrafında birçok kamu kuruluşu ve yapısı oluşmaktadır. Bütün bunların faydalı olabilmesi için güzel bir şekilde ve insicam içerisinde çalışmaları gerekmektedir. Bu yapı, kuruluş ve çalışmaların idare edilmesi için üzerine düşeni gönülden yapacak kişilere ihtiyaç duyulmaktadır.
Vakıf anlayışıyla kurulan yapı ve kuruluşlarda hizmet eden kişilere hademe-i hayrat denmektedir. Hayır yolunda hizmet eden bu kişilere genellikle geçimlerini katkı sağlayacak belirli ücretler de verilmektedir, o yüzden kendilerine mürtezika, yani yaptıkları hizmetler sayesinde rızıklanan, geçinen denmektedir. Bu hizmetleri karşılığında belirli ücretler alsalar da esasta Allah rızası vardır ve öyle olduğu için bu hizmetlerin çok büyük etkileri olmuş ve olmaktadır. İş sadece geçimini sağlamaya indirgenince bu güzelim kuruluş ve yapılarda tefessüh, bozulma, gerileme ve atıl duruma düşme meydana gelmektedir.
Hademe-i hayratın başında caminin kalbi olan mihrabı "yöneten" imam gelir. Ardından da caminin aklı diyebileceğimiz minberin sorumluluğunu taşıyan hatip gelmektedir. Ondan sonraki sıra ise müminlerin gönüllerini nurlandıran, beyinlerini artıran ve duygularını coşturan vaizlerindir.
Müslümanın hayatında caminin eşsiz bir yeri vardır. Zira cami, Müslümanları bir araya getirerek ibadet ettikleri kutsal mekândır. Allah’ın adını anmak amacıyla inananlarca inşa edilen camiler, başta Allah’ı zikretme, namaz kılma ve ibadet etme yeri..
Cuma öğleden sonra dini konulardaki sohbetimizde Vedat Ahmet ile birliktesiniz.
KURBAN BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN! Yine rûz-ı visâlinden dem vurdu bâd-ı subh ey dil Kul oldun nice yıllardır bugün ‘îd erdi kurbân ol Şair der ki: Ey gönül, sabah yeli yine senin kavuşma gününden dem vurup söz etti. Nice yıllardır kul oldun, bugün ise..