Valchitran altın hazinesinin ışıltısı, dünyanın en prestijli sergi salonları ve müzelerini aydınlattı. Trakya sanatının harikulade eserlerinden biri olan hazine, kıtadan kıtaya gezerek zarif işlemeciliği ile görenleri hayretler içinde bırakıyor.
Şimdi Sofya Ulusal Tarih Müzesinde sergilenen hazine, sonbahara kadar geç Bronz Çağı ve erken Demir Çağı öneminde Traklar'ın kültürünü gözler önüne seren müzenin yeni teşhir alanında kalacak.
Valchitran Hazinesinin ilginç hikayesi
Alın nesneler 1924 yılında Pleven'e bağlı Valchitran köyü yakınında bulundu. Hazineyi tesadüfen bulan köylüler, uzun zaman toprağın içinde kaldığı için rengi koyulaşan hazinenin altın olduğunu tahmin bile etmedi. Ulusal Tarih Müzesi Müdürü doç. dr. Boni Petrunova'nın anlattığına göre bulduklarının tunçtan yapılmış sıradan kaplar olduğunu zanneden köylüler, bulgularını aralarında paylaştı, hatta 6 kilogram ağırlığındaki en büyük kupa, domuza yem verilen kap olarak kullanıldı.
Valchitran yakınında bulunan nesneler, toplam ağırlığı 13 kilogram olan ve Bulgaristan topraklarında bulunan en eski altın hazinesini oluşturuyor. Tarihi Millat'tan önce 14.-13. yüzyıl olarak belirlendi.
“ Nesne takımında yer alan üçlü kap özellikle dikkatle çekiyor. Birbirine borucuklarla bağlanmış üç ayrı küçük kaptan oluşan bu nesnenin özel merasimlerde kullanılmış olduğunu düşünüyoruz, diyen müze müdürü, şöyle devam etti: Borucuklar da elektrondan yapılmış olduğu için dikkat çekiyor. Bilindiği üzere elektron, altın ile gümüşün belirli miktarlarda karıştırılması ile elde edilen alaşımdır. Bu alaşım kimyasal, yani suni yoldan ancak XX. yüzyılın başında üretilmeye başladı. Hazinenin işlendiği dönemde ise büyük ihtimalle toprakta doğal olarak oluşmuş olan elektron kullanıldı.
Bununla birlikte bazı bilim adamları, yazısı bulunmayan, fakat doğal güçlere mükemelliyet derecesine vakıf olan Traklar'ın elektron elde etmeyi başarmış olmalarına da ihtimal veriyorlar.
"Daimi teşhirimizin bir bölümü olan Panagyurishte hazinesini küçümsememekele birlikte şahsen benim için Valchitran hazinesi, ülkemiz topraklarında bulunan en muhteşem ve dikkat çeken hazinedir" dedi doçent Petrunova.
İnanılmaz ustalıkla işlenen altın kaplar, niello denen altına gümüş dövülme tekniği kullanılarak bezendi.
"Bronz Çağının sonunda özel merasimlerde kullanılmak üzere böyle bir takımın işlendiğini öğreniyoruz. Bazı araştırmacılara göre bu kardeşleşme veya barışma merasimiydi. Üçlü kapın ayrı ayrı bölümlerine bal, su ve şarap dolduran atalarımız, bu karışımdan içerek barış anlaşması yapıyordu. Hazinenin Ulusal Tarih Müzesin'de gerginlik ve savaşın yaşandığı bu dönemde teşhir edilmesi, zamanlama olarak da çok isabetli" diye noktaladı sözlerini dr. Boni Petrunova.
Fotoğraflar: Krasimir Georgiev
Çeviri: Tanya Blagova
Yargıtay, nihai olarak Eski Takvim Bulgar Ortodoks Kilisesi’nin tesciline karar verdi ve böylece Bulgaristan’da ilk kez ikinci bir Ortodoks kilisesi tescil edilecek. Yargıtay’a göre, “Eski takvim kilisenin tescilinin “Bulgar Ortodoks Kilisesi -..
Ortodoks Kilisesi, İsa’nın Doğuşunun üçüncü gününde – 27 Aralık’ta ilk Hristiyan şehidi olarak kabul edilen Aziz Stefan’ı anıyor. İsmi, Yunancada “palmiye”, “taç” anlamına gelen "στέφανος" (stéphanos) kelimesinden geliyor ve şehitlik tacıyla..
Veliko Tarnovo yakınında koruma altında olan Arbanasi tarihi köy turistlerin tercih ettiği bir yerdir. Biri “Rojdestvo Hristovo” olmak üzere, Ortaçağ manastırları ve kiliseleri, müzeleri ve eski evleri Arbanasi’yi eşsiz yapan yerlerden..
Veliko Tarnovo yakınında koruma altında olan Arbanasi tarihi köy turistlerin tercih ettiği bir yerdir. Biri “Rojdestvo Hristovo” olmak..
Ortodoks Kilisesi, İsa’nın Doğuşunun üçüncü gününde – 27 Aralık’ta ilk Hristiyan şehidi olarak kabul edilen Aziz Stefan’ı anıyor. İsmi, Yunancada..
Yargıtay, nihai olarak Eski Takvim Bulgar Ortodoks Kilisesi’nin tesciline karar verdi ve böylece Bulgaristan’da ilk kez ikinci bir Ortodoks..