Bugün yine 2 Haziran ve Bulgaristan’ın özgürlüğü uğruna hayatını feda edenlere saygıyla başı eğdiğimiz bir gün. Binlerce vatansever bu günün geleneğini koruyarak, Botev’in anıtına çiçek ve çelenkler koymak üzere Okolçitsa Tepesine çıkıyor. Tarihten kesitler sunulacak, övgü ve minnettarlık dolu sözler konuşulacak, dramatik olaylar hatırlatılacak. Özgür ve bağımsız Bulgaristan’da da olsak, bizler hala şairin hayalindeki o vatan algısından hala uzaktayız, onun her şeyin üstünde “gerçeği” koyduğu fikirler de uzakta.
Botev’in “dürüstlük ve doğrular” ilkesi günümüzde daha da büyük önem arz ediyor.
Kahramanın ölümüyle ilgili bazı bilinmezleri araştıran ve “Unutulmaz Bulgaristan” belgeselini yapan ekip da aynı görüşleri paylaşıyor. Belgeselin senaryo yazarı ve yönetmeni İskren Krasimirov bugün “Botev’i öldürmek. Esrarengiz sırlar, hatıralar ve yalanlar” başlıklı kitabını tanıtıyor.
Krasimirov, tanıklar ve arşivler bazında neredeyse kriminal bir yaklaşımla Hristo Botev’in ölümüyle ilgili sır perdesini aralamaya çalışıyor. Bu hassas bir konu olsa da, ölümünün 146. yılında artık gerçeklerle yüzleşmenin zamanı geldiğini düşünüyor yazar.
„Gerçekler hiç hoş olmasa da Botev’i kendi çete arkadaşları öldürdü. Onların isimleri de var, böyle bir ihanetin sorumlusu tüm halk olamaz” dedi Krasimirov.
”Kitapta Hristo Botev’in hayatı ve ölümüyle ilgili bazı yeni sansasyonel belgeler, hatıralar ve yeni bulgular sunuyorum. Daha 1926 yılında Prof. Boyan Penev “Zlatorog” dergisinde şunu yazıyor: “bu kadar uzak mıyız gerçeklerden” ve Botev’in vefatının 50. yılında bile onu kimin öldürdüğü gerçeğinden kaçıyoruz, şeklinde yorum getiriyor.
Kitabı okuyanlar ise Botev’in ölümünün failinin kimler olduğunu öğrenecektir. Botev ve Levski’nin hayal ettiği Bulgaristan ufku uğruna bu kitabı okuduktan sonra gerçekle yüzleşeceğiz.
Bütün tarihçiler bu acı veren konudan kaçmıyor aslında. Bir zamanlar Hristo Botev’in düşman kurşunundan öldüğünü iddia eden resmi komisyonlar kurulurmuş. Fakat orada şüphe uyandıran noktalar varmış.
Şimdi toplum artık tüm gerçekleri çıplaklığıyla öğrenmek istiyor. Yeni resmi bir tarihçiler komisyonu kurulmalı ve “Botev’i kim öldürdü” sorusuna cevap vermeliyiz. Önümüzdeki yıl Vasil Levski’nin asılmasının 150. yılını anarken, “Levski’yi kim ele verdi” sorusuna da cevap bulacağımızı umuyorum.”
Çeviri: Sevda Dükkancı
Foto: facebook/iskrenkrasimirov23Ortodoks Kilisesi, 20 Aralık’ta Aziz İgnatius gününü kutluyor. Bulgarların halk takviminde İgnajden olarak adlandırılan bu günde Meryem ananın doğum sancılarının başladığına inanılıyor. Bu inanış “İganjden’den Noel’e kadar Meryem ana acı çekti”..
Kelime anlamı itibarıyla “dönmek, geri dönüş, dönüş yapmak, rücu etmek” anlamlarına gelen tövbe kavramı, dinî literatürde mezmûm/zemmedilen, yerilen, kötü ve olumsuz şeylerden vazgeçip övülen, güzel ve olumlu şeylere yönelmek şeklinde tarif edilmektedir...
Bugün Ortodoks Kilisesi, Meryem Ana’nın annesi Azize Anna’nın hamileliğini kutluyor . Tanrı doğuran bakire Meryem’in kutsal ebeveyni Aziz Yohakim ile Azize Anna’nın uzun yıllar boyunca çocukları olmaz . Kişisel acılarının yanı sıra, çocuk..
Eskiden Küçük Noel veya “Neyadka” (Yemek yemeyen) olarak da adlandırılan Noel Arifesi , bir sonraki yılın tamamını etkileme gücünü..
Noel arifesi (Bıdni veçer), geleceğe umutla baktığımız aile bayramlarından biridir. Geçmiş ve gelecek arasındaki sınırda Ortodoks Bulgarlar, dünyanın..
Aynen geçmişte olduğu gibi günümüzde de Noel’den önceki günün erken sabah saatlerinden itibaren haneleri yılın en önemli akşam yemeği için yapılan..