Bulgaristan’ın kurtuluşundan 1944 yılına kadar geçen dönem için farklı yerli ve yabancı mimarlar tarafından bize bırakılan mimari miras Bulgaristan’da kültürel, sosyal ve ekonomik kalkınmaya yol açan yaratıcı bir çağın izlerini taşıyor.Bu bağlamda günümüze kadar ulaşan mimari yapıtların durumu hakkında halk ve binaların korunması ve restorasyonundan sorumlu kurumlar da duyarsız kalmıyor. Şimdiye kadar bu konuya odaklı ülkede iki festival başlatıldı. Vratsa’da da bu türden bir forum düzenlenmesi gündemde.
Etkinliğin organizatörleri arasında bulunan mimar Veselin Aleksiev şöyle konuştu:
"Etkinlik kapsamında ele alacağımız kültürel mirasın korunmasına yönelik konular açıklandı, öyle ki yaş sınırı olmadan herkes görüşünü bildirmek için sözü alabilir. Buradaki fikir, bir başlangıç yapmak ve bununla da kültürel mirasın korunmasına ve sadece Vratsa’da değil, ülke genelinde başka şehirlerde de sürdürülebilir kültür turizmini geliştirmeye ilgili olan insanlardan oluşan bir topluluk oluşturmak."
Bu tür festivaller Sofya, Plovdiv, Veliko Tırnovo ve Gabrovo’da düzenlendi. Şimdi de gözler Kuzeybatı Bulgaristan’ın en büyük şehri Vratsa’ya odaklı.Bu topraklarda insanların bırakmış olduğu izler daha milattan önce 2 bin yıllara dayanıyor. Bu topraklarda yaşayan Traklar, yeraltı zenginliklerini kullanarak bakır ve bronz aletler icat ettikleri biliniyor. Daha sonraki çağlarda bakır madenleri Romalıları da cezbetmiş ve bölgede Roma madencilik yerleşim yeri ortaya çıkmış. Ayrıca Romalılar burada bronz para da basıyormuş.
Vratsa’nın 1185 yılında kurulan İkinci Bulgar devleti için de büyük öneme sahip olduğu bilinmekte. Bu dönemde Bulgaristan topraklarını genişletiyor ve gelişmiş ticari ve mali ilişkileri olan bir zanaat merkezi haline geliyor.
"Benim için bu bölgede mimari mirasın odağında evler ve kiliseler yer alıyor.Kurtuluş’tan sonra şehir yine hızlı bir tempo ile gelişiyor ve aynen Sofya ve başka şehirlerde olduğu gibi burda da Avusturyalı mimarlar çalışıyor. Burada cecession, neorönesans, modernizm ve ulusal romantizm akımlarına ait güzel örnekler görmek mümkün. Bu da mimari tarzlardan oluşan geniş bir yelpazenin bir arada ve birbirine yakın bir şekilde görülmesini sağlıyor.”
Taşınmaz kültürel mirasın korunması konusu alana ve konuya hakim olan uzmanlar tarafından detaylı bir şekilde ele alınmalı.
"Mimar, içinde tarihçiler, yerel tarihçiler, birçok mühendis ve turizmle ilgilenen uzmanların yer aldığı büyük bir tabiri caizse “makinenin” sedece bir parçasını oluşturuyor. Çünkü bir binanın etkili bir işlevi yoksa onun kendiliğinden yıkılması kaçınılmazdır. Bu yönde onlarca örnek vermek mümkün. O nedenle restorasyonu, konservasyonu bununla beraber binanın sosyalleştirilmesi için de büyük bir ekip
çalışıyor. Binanın yeni bir yaşama başlamasının sebebi, manası bulunması, insanları bir araya getirmeye devam etmesi, ancak bununla beraber de bize geçmişimizi, atalarımızı, zengin kültürümüzü hatırlatması önemli.”
14-16 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek “Vrata kım Vratsa” festivalinin programı facebook etkinlik linkinden görülebilir.
"Şu an itibarı ile festival günleri kapsamında 25 etkinlik düzenlenecek. Risk altında yapıtları gösteren sergiler, bununla beraber iyi örneklerin gösterildiği sergiler düzenlenecek.
Yaya sokağı olan “Tırgovska” sokağını canlı bir ormana dönüştürecek bir ışık gösterisi öngörülüyor. Dans grupları, ateş sov ve farklı atölyelerin açılacağı akşam programı da hazırlanacak."
Çeviri: Özlem Tefikova
Foto: vratza.bg, BNR, Facebook/Vrachanskite kashti, Veselin Aleksiev20 Eylül saat 11 civarında, Prof. Dr. Lyudmil Vagalinski’nin ekibinden arkeologlar, Antik kent Heraclea Sintica’nın büyük kanalizasyon kanalında ikinci heykel keşfettiler . BGNES’in Archaeologia Bulgarica sitesine dayandırdığı..
Bulgar uzun metrajlı filmlerin yarıştığı 42. “ Altın Gül ” Film Festivali bu akşam Varna’da başlayacak. Festival programında, 15 uzun metrajlı film, 20 kısa film ve 5 dizi yarışacak . “Altın Gül” Film Festivali açılışı 19 Eylül..
Orhan Kemal’in doğumunun 110. yılında onu BNR “Altın arşivinden” bir eserinin radio piyesiyle anacağız. 1968 yılında Sofya Radyosu’nun stüdyolarında yazılan eser, bugün de muhafaza ediliyor ve adeta yayınlarımızın tarihçesine de ışık tutuyor...
Eylül ayında Biz nehrin çocuklarıyız” festivalini düzenleyen bir sivil toplum kuruluşu, Plovdiv belediyesi ile yeniden işbirliği yaparak doğadan ilham..