Belgeye bu hafta Avrupa Birliği Konseyi'nden "yeşil ışık" yakılmasının ardından Bulgaristan, Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nin belirli unsurlarına uymak zorunda kalacak.
Mayıs ayında Avrupa Parlamentosu, Avrupa Birliği'nin nitelikli çoğunlukla İstanbul Sözleşmesi'ne katılımı "lehinde" yeterli oyu topladı, yani Avrupa Birliği Adalet Divanı'nın izin verdiği şekilde, oybirliği olmadan oylama ile yapıldı.
Böylece, aslında, üye ülkeler tarafından başvuru için belgenin bireysel yönleri zorunlu hale geldi ve iltica ve adli işbirliği kapsamında ve Avrupa kurumlarının işleyişi kapsamında her biri için ayrı bir oylama yapıldı.
„Cezai, iltica ve kamu yönetimi konularda işbirliği gibi belirli alanlarda bağlayıcılığa izin verecek bir Avrupa yasal şemsiyesi "açılacaktır" dedi Avrupa Parlamentosu milletvekili Lukasz Kohut, ki kendisi Arba Kokalari ile konuyla ilgili eş raportördür:
„İstanbul Sözleşmesi'nin onaylanması, her üye ülkedeki duruma ilişkin veri toplama konusunda daha iyi koordinasyon sağlayabileceğimiz anlamına geliyor.”
Avrupa Komisyonu'nun Eşitlikten Sorumlu Üyesi Helena Dalli, Avrupa Parlamentosu üyelerinin İstanbul Sözleşmesi'ne "lehte" ve "aleyhte" pozisyonları çatıştığı tartışmalara katıldı.
Avrupa Parlamentosu milletvekillerinin İstanbul Sözleşmesi'ne "evet" ve "hayır" görüş ayrılıkları yaşadındığı tartışmalara katılan AB Komisyonu’nun Eşitlikten Sorumlu Üyesi Helena Dalli:
"Şiddetle ortak bir zeminde mücadele etmeli ve Avrupa'daki tüm kadınların aynı haklara sahip olmasını sağlamalıyız. AB'nin Sözleşme'ye katılımı birleştirici bir rol oynayacak, iyi uygulamaların değişimini teşvik edecektir" ifadelerini kullandı.
Avrupa Halk Partisi'nden Finlandiyalı Avrupa Parlamentosu milletvekili Sirpa Pietikäinen, „Erkeğe yönelik şiddet uluslararası ceza hukukunda da yasaklanmıştır, ancak bu kavram kadına yönelik şiddetin belirli biçimlerini dikkate almamaktadır“ görüşünü öne sürerken İtalyalı Avrupa Parlamentosu’ndan meslekdaşı Isabella Adinolfi: „Sözleşmeyi onaylamak suçlulara açık bir mesaj gönderiyor: Avrupa'da cezasız kalmayacaksınız!” diye konuştu.
„Sözleşme, şiddeti ciddi bir ayrımcılık biçimi olarak kabul ediyor ve ülkeleri takip, cinsel ve psikolojik tacizi, suç saymaya mecbur kılıyor. Devletlerin ayrıca hem mağdurları desteklemek hem de failleri tedavi etmek için programlara yatırım yapması gerekecektir.”diye belirti “Renew Europe”dan Estonyalı Avrupa Parlamentosu milletvekili Jana Toom.
“Kimlik ve Demokrasi” Grubundan Alman Avrupa Parlamentosu milletvekili Christine Anderson “Aile içi şiddete karşı siyasi işaret olan İstanbul Sözleşmesi, yine bir olta olduğu ortaya çıktı! Ve ne yazık ki failleri, çoğunlukla "ithal maçolar", pasaportlarını olduğu gibi, kadın düşmanlığı görüşlerini sınırda kolay bırakmıyorlar!” yorumunu yaparken Danimarka'dan meslektaşı Anders Vistisen, “Ulusal yeterlilik konuları hakkında çok fazla konuşuyoruz ve pek çok kişinin teşvik ettiği kitlesel göç nedeniyle İslam'ın Avrupa'daki kadın hakları üzerindeki zararlı etkisi hakkında çok az konuşuyoruz!” ifadelerini kullandı.
Avrupalı Muhafazakârlar ve Reformcular Partisi'nden (ECR) Polonyalı Avrupa Parlamentosu milletvekili Patryck Jaki, „Sözleşmede değerli unsurlar var ve sadece onlar olsaydı belgeyi desteklerdik, ama hayır! Herkesi sosyo-kültürel cinsiyetini kabul etmeye zorlayarak bir ideolojiyi zorluyorsunuz” sözleriyle itiraz ederken Yeşiller/Avrupa Özgür İttifakı Grubundan (EFA) yine Polonyalı milletvekili Sylwia Spurek şöyle seslendi:
„İstanbul Sözleşmesi, Kadın Haklarının Anayasası’dır! Bu bir ideoloji değil. Hayat kurtarmakla ilgilidir!”
Avrupalı Muhafazakârlar ve Reformcular Partisinden Romanyalı Avrupa Parlamentosu milletvekili Christian Terhes„ İstanbul Sözleşmesi'nin biyolojik kadınlar hakkında olması gerekiyordu. Anlaşılan bu Parlamento, artık "kadın" kavramını tanımlayamıyor! Bir adam kendini araba olarak tanımladığını söylerse bu, toplumun ona kimlik yerine plaka vereceği anlamına mı geliyor?” sorusunu yöneltirken İspanya'dan meslektaşı Margarita de la Pisa Carrion "aile kavramını yeniden düşünmek için bir girişimde bulunulduğunu" vurguladı.
İtalyan mevkidaşları Alessandra Basso, „Satır aralarında, okulda yeri olmayan bir toplumsal cinsiyet (gender) ideolojisini tanıtma iradesi okunuyor! Çocuklar saygıyı öğrenmeli” sözlerini ekledi.
Bulgaristan Ulusal Radyosu BNR’ye konuşan ülkemizdeki insan haklarını savunan en parlak kalemlerinden biri gazeteci Svetla Encheva,
“ Toplumsal cinsiyet (gender) ideolojisi, ona karşı savaştığını düşünenlerin uydurmasıdır. Böyle aşırı muhafazakar çevreler var, ya Rus yanlısı, ya da Amerikan tipi, köktendinciler, evangelistler, ki onlara göre, kadınların savunulması,a priori LGBT kişilerin korunması anlamına geliyor, ki bu doğru değil!” dedi.
„Sığınma konusuna gelince: örneğin Afganistan'dan kaçan kadınlar, çünkü orada tam olarak kadın olma kapasiteleri bakımından çok daha korumasız durumdalar, AB'ye sığınma başvurusunda bulunurlarsa bu geçerli bir argüman olarak görülmelidir“ sözlerine ekledi ve İstanbul Sözleşmesi'nin Ukrayna'dan gelen kadınlar için de geçerli olup olmayacağı sorusu üzerine „sadece savaştan kaçtıkları için değil, özellikle kadınlar olarak şiddetle ilgili olup olmadığına bağlıdır” cevabını verdi.
Polonyalı Avrupa Parlamentosu milletvekili Lukasz Kohut „Ruslar, Ukrayna'da kadınlara işkence ediyor, taciz ediyor ve öldürüyor. AB, Ukrayna'dan gelen her mülteciyi, özellikle de Sözleşme'yi onaylamayan Macaristan ve Slovakya gibi komşu ülkelere kaçanları korumalıdır. Savaş sırasında Ukrayna, Sözleşme’yi imzalamayı başarırken otoriter Türkiye, Sözleşme’den çekilmeye karar verdi” hatırlatmasında bulunurken İtalyalı meslekdaşı Angelo Ciocca şöyle seslendi:
“İstanbul Sözleşmesi" başlıklı belgeyi tartışmak ne inandırıcı, ne de saygıya değer! Kadınına en az değer veren ülkelerden biri Türkiye’dir!”
Strasbourg'da, Hollandalı ve Hırvatistanlı Avrupa Parlamentosu milletvekilleri Samira Rafaela ve Ladislav Iličić arasında olduğu gibi, Sözleşme ile ilgili doğrudan çatışmalar hiç eksik olmadı.
„Avrupa'daki bazı kuruluşlar, üzerinde çalıştığımız şeyi çarpıtmaya çalışıyor. Onlar, kadının, LGBT topluluğunun, insanların haklarına saygı duymayan, cinsiyetçilik (gender)karşıtı, yıkıcı, faşist hareketlerdir!” dedi “Renew Europe”dan milletvekili Samira Rafaela.
Avrupalı Muhafazakârlar ve Reformcular Partisinden meslekdaşı Ladislav Iličić, „Bize faşist dediniz, ama son yıllarda İstanbul Sözleşmesi'ni onaylayan hiçbir ülkede şiddetin azalmadığı gerçeğiyle balonlarınızı patlatayım. Bunun gelecekte neden değişeceğini düşünüyorsunuz?” sorusunu yöneltti.
Meslektaşları,Sözleşmeyi henüz kabul etmeyen ülkelere vurgu yaparken İsveçli Parlamenter Arba Kokalari, şunları belirtti:„Kadına yönelik şiddete sıfır tolerans, Avrupa sözden, eyleme geçiyor! Onay oylaması, tarihidir!“.
„Erkeklere, kadınlara veya çocuklara, kime karşı olursa olsun, her türlü şiddete karşı mücadele etmeliyiz! Ve her tecavüz, zorla evlendirme, kürtaj veya kısırlaştırma vakasında, Sözleşmeyi henüz onaylamamış altı ülke olduğunu hatırlayalım!” sözlerini kullandı Portekizli Avrupa Halk Partisi AP milletvekili Paulo Rangel, Avrupa Sosyalistler Partisi (PES) İsveçli meslekdaşı Helene Fritzon, „Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Letonya, Litvanya ve Slovakya, utanmalısınız!“ dedi.
Avrupa Parlamentosunda Sol Grup İspanyol milletvekili Eugenia Rodríguez Palop.
„Sınırlı kapsamına rağmen, Sözleşme, bağlayıcı olacak ve uyulmaması durumunda önlemler alınacaktır!” uyarısında bulundu.
Lukasz Kohut, bu konuda Litvanya ve Çek Cumhuriyeti'nden çok iyi sinyaller geldiğini belirtti:
„Başbakan Ingrida Šimonytė, Litvanya'dan onay istediğini açıkladı ve Cumhurbaşkanı Petr Pavel, Çek Cumhuriyeti'nin İstanbul Sözleşmesi'ni kabul etmemesi için hiçbir neden görmediğini belirtti. Macaristan'da durum çok daha karmaşık, ama er ya da geç onlar da katılacaktır!
“Renew Europe” Grubundan Macar milletvekili Anna Júlia Donáth
„AB'nin birleşik bir süper güç olarak hareket etme zamanı! Macaristan'da her beş kadından biri eşi tarafından taciz ediliyor!” dedi.
„Çek Cumhuriyeti'ndeki her üç kadından biri şiddete maruz kaldı! Sözleşme bir taahhüttür, aksini duysak da,kin, azınlıklara karşı nefret, ve yalanlar!" toplantıda temsilcilerinin de birbirleriyle tartıştığı altı ülkeden biri olan Çek Cumhuriyeti “Yeşiller” Grubundan Marcel Kolaja sözlerine ekledi.
Bağımsız milletvekili Milan Uhrík,„Slovakya Cumhuriyeti, İstanbul Sözleşmesi'ni onaylamayı reddetti! O zaman Parlamentoda buna karşı olduğum için gurur duyuyorum!"ifadelerini kullanırken “Renew Europe” grubundan henşerisi Martin Hojsík özür diledi:"İstismara uğrayan herkesten özür dilerim! Sözleşme’nin Slovakya için bir korkuluk haline gelmesine üzüldüm!”„Hiçbir yerde, hiçbir şekilde, bu İstanbul Sözleşmesi'nin yürürlüğe girdiği ülkelerde, hedeflediği etkiyi, yani aile içi şiddetle ilgili suçları, kadına yönelik şiddeti azaltmıyor. Ancak yaşananlar meşru bir sebep kisvesi altında yaşanıyor, ki bu da bizim toplum ve aile anlayışımıza aykırı ideolojileri desteklemektir. Bu yüzden karşı oy kullandım!" dedi Avrupa Muhafazakarlar ve Reformcular Partisi'nden Bulgaristan Avrupa Parlamentosu milletvekili Angel Djambazki.
Ve bir başka Bulgaristan milletvekilinin Strasbourg'daki "evet" oyu, Elena Yoncheva ile BSP lideri Korneliya Ninova arasında gıyabı tartışmaya neden oldu.
„ Bu insanlar için, bizim ve sizin, Bulgaristan Anayasası ve Anayasa Mahkemesi kararı yok! Ortodoks Kilisesi'nin görüşü önemli değil! Bu Bulgarlaristan vatandaşları için ulusal egemenlik yok!” dedi Ninova, Halk Meclisi kürsüsünden.
“Bu bir düzenleme değil, bu yüzden sadece yasalarımıza uygun olduğunu düşündüğümüz şeyi alabiliriz! Bayan Ninova 'ın ortaya koyduğu gibi bir sorun yok! Bu Sözleşme'nin hangi bölümünü uygulayacağımız bize bağlı çünkü bu bir direktiftir" dedi Yoncheva.
Ülkemizdeki okullarda cinsiyet (gender) ideolojisinin yasaklanması için bir referandumun düzenlenmesi için kurulan Girişim Komitesinden avukat Vladimir Sheytanov, Tam ve bölünmez bir yasal düzenleyici olarak İstanbul Sözleşmesi, Bulgar kültürel, manevi ve yasal özelliklerine ve geleneklerine karşılık gelmez", dedi.
„Bulgaristan'a gelince, bizi neredeyse hiç etkilemiyor! Birincisi - ceza davalarında zaten uluslararası işbirliği var, ancak bu aynı zamanda aile içi şiddet vakalarını da içermelidir, yani Birisi İsveç'te aile içi şiddetten hüküm giymişse, bu Bulgaristan'da da geçerli olmalıdır”diyeaçıkladı gazeteci ve bloggerı ve insan hakları aktivisti Svetla Encheva.
ÜlkemizdeHalk Meclisi’nde, BSP ve GERB-SDS ve PP-DB tarafından önerilen Aile İçi Şiddetten Korunma Yasasını değiştirmeye yönelik benzer iki yasa tasarısının ilk okuması geçt.
"İma takav narod " Partisi’ninki reddedilirken "Vazrazhdane" partisi hepsine karşı çıktı.
Yazı: Zornitsa Bliznaşka
Türkçesi: Şevkiye Çakır
Bu haber, AB “Euranet Plus” Radyo Ağı çerçevesinde hazırlanmıştır. Haberin orjinalini buradan dinleyebilirsiniz.
“Bulgarların anlatılmayan hikayeleri” projesi ülke içinde ve dışında büyük ilgi gördü 18 ülkeden Bulgarlar, yurtdışından 34 Bulgar okulu ve 8 üniversite eğitim görevlisi bu yıl ilki düzenlenen “Bulgarların anlatılmayan hikayeleri” programının..
Moldova’da 20 Ekim 2024 tarihinde ülkenin Avrupa Birliği’ne katılımın oylandığı referandumda Bulgarların yoğun olarak yaşadığı Tarakliya ve Gagavuz Özerk Bölgesi'nde halkın yüzde 90’ın üzeri “hayır” oyu verdi. Yine benzer bir şekilde bunların..
33. Bulgar Antarktika Bilim Seferi katılımcıları, farklı ülkelerden bilimadamları ile birlikte bilimsel araştırmalara devam etmek üzere Antarktida’ya yol aldı. “Aziz Kiril ile Aziz Metodiy” araştırma gemisine ilk defa Yunanistan ve..