Rodoplar’da yer alan Şiroka Lıka köyünde , yurtta ve yurt dışında nam salmış olan yerli gaydacı ve ses sanatçılarına ithafen dikilen “Gaydacı” adlı bir heykel kompozisyonu bulunmaktadır. Yakında köyde aynı adı taşıyan romanın tanıtımı da yapıldı.
Sadece birkaç kilometre uzaklıkta yer alan Stoykite köyü ise bu geleneksel müzik aletine adanan ve başka hiç bir yerde bulunmayan Gayda Müzesi ile böbürlenmekte. Köy ve bölge sakinlerinin karşılıksız katkıları ile kurulan bu ilginç müze, yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekmektedir. Sergilenen nesneler, Apostol Kisyov ve Kostadin Varimezov gibi Rodoplar’ın meşhur gaydacılarının aileleri ve mirasçıları tarafından müzeye bağışlanmıştır.
“Guinness duvarı” denen duvarda asılı duran gayda tulumları üzerine 2012 yılında kayıtlara geçen Gayda Çalma Dünya Rekorunu koyan 333 gaydacının isimleri yazılıdır.
Müze görevlisi Diana Georgieva, radyomuza konuşurken şunları anlattı:
"Müzede çok eski ve kıymetli gaydalar olduğu gibi bu müzik enstrümanı ile ilgili yardımcı malzemeler de görülebilir. Geçmişte gayda parçalarının üretildiği otantik işleniş tarzı sergileniyor. Ses odasında ise gayda sesini Uzay sesleri ile birlikte dinletilir. Ziyaretçiler burada Uzay seslerinin tını ve titreşim olarak kaba gayda tulumundan çıkan seslerle olan benzerliğine ikna olma imkanını buluyorlar. Ses odasının bir köşesinde ise kulaklık takarak solo gayda kaydı olduğu gibi bir ağızdan çalan 333 kaba gayda kaydı dinlenebilir.
Teşhirde gayda düdüklerinin bu enstrümanın üretiminde en çok kullanılan malzeme olan mürver ağacından işlenme süreci de gösterilmektedir” diyen görevli, müzeye gelenlerin ayrıca gayda tulumunun sanki içine girerek içeriden dokununca nasıl olduğunu hissedebileceklerini söylerek gaydanın içeriden ve dışarıdan farklı olduğunu belirtti.
Müzeyi birkaç kıtada bulunan ülkelerde Bulgaristan’ın büyükelçiliğini yapmış bulunan Avustralya ve Yeni Zellanda’daki görev dönemi ise bundan kısa süre önce tamamlanan Svetlozar Panov ile birlikte gezdik. Stoykite köyünü ziyareti, baskıdan yeni çıkan “Gaydacı” romanının tanıtımı ile ilgilidir.
Svetlozar Panov, tanıtım için Şiroka Lıka köyünü neden seçtiği sorusu üzerine köy sakinlerinin gayda ve gaydanın kozmik sesi aracılığı ile hikayeler anlatmayı bilen insanlara duydukları saygının bir ifadesi olarak köy merkezinde özel bir çeşme yaptıklarını öne sürdü. Soy kökenlerinin buraya gayet uzak olan Razgrad’dan olduğunu paylaşan diplomat, o tarafta da gaydacılık geleneğinin mevcut olduğunu belirtti. Belki bundan dolayı gayda, yazdığı romanın bir bölümü oldu. Bu müzik aleti ayrıca kitapta Bulgar ve İrlanadalı karakterleri bağlayan şeydir.
“Gaydacı” romanının başkarakterleri, XIX. yüzyılın ortalarında yaşayan iki genç Bulgar’dır. Doğdukları köydeki Osmanlı baskısından kaçan gençler, daha iyi hayat aramak için gittikleri Avrupa’da geçimini sokak müzisyenliği yaparak sağladılar.
"Özgürlük mücadelesi, bazen fedakarlık gerektirir. Bu fedakarlık, insanın doğduğu evi terketmesi, varlığını sürdürmesi, güç bulması, düşmanını yenmesi ile ilgilidir. Bulgaristan’dan yola çıkan roman kahramanları, farklı durumlara düşer. Bu durumlar bazen aşk veya çatışma gibi kişisel olurken, bazen XIX. yüzyılın ortasında özgürlük mücadelesi veren Macaristan, İrlanda ve İtalya’nın kahramanları gibi hareketlerinin motoru olan tarihi kişiliklerle temas halinde oluyor. Avrupa kıtasının güneydoğusu ve en batısında yer alan İrlanda arasındaki yolculuk bir özgürlük yoludur, bir müzik yoludur, gayda sanatını seven, değer veren ve geliştiren ve dünyada gaydaları ile bilinen Bulgaristan ve İrlanda arasında doğrudan bir yoldur” şeklinde konuştu Svetlozar Panov.
Foto: Yoan Kolev, özel arşiv
Çeviri : Tanya Blagova
Eylül ayında Biz nehrin çocuklarıyız” festivalini düzenleyen bir sivil toplum kuruluşu, Plovdiv belediyesi ile yeniden işbirliği yaparak doğadan ilham alan çocuk resimlerinden oluşan özel bir sergi düzenliyor. Plovdiv sakinleri ve konukları,..
Dokuzuncusu düzenlenen “Metroda Şiir” etkinliği bugün başlayıp 23 Aralık tarihine kadar devam edecek . Sofya’daki Polonya Kültür Enstitüsü’nün girişimiyle düzenlenen etkinlikte, başkentliler ve misafirleri, metro vagonları ve istasyonlarında,..
"Gel, gel, ne olursan ol, yine gel, İster kafir, ister mecusi, İster puta tapan ol, yine gel, Bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir, Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da, yine gel... Şu toprağa sevgiden başka bir tohum ekmeyiz biz.....