2020 yılının başı ile 2023 yılının Kasım ayı arasındaki dönemde 112 telefon hattına aile içi şiddete ilişkin 145 bin kadar ihbar alınıp anında korunmanın sağlanmasına ilişkin 13 600 emir çıkarılırken şiddet mağduru çocuk sayısının 4015 olup şiddet vakalarının yüzde 25’ine tekabül etmesi dikkat çekiyor. Sadece geçen yıl içinde çocuklara yönelik 116-111 telefon hattına 26 bin kadar arama yapıldı. Güvenli Internet Merkezine verilen ihbarların sayısı ise 45 binin üzerinde.
Hal böyle olunca istatistik verilerine göre her beş çocuktan biri, ruh sağlığı ile ilgili problem yaşamış bulunması, şaşırtıcı olmasa gerek.
Yukarıda sayılanlardan görüldüğü üzere çocukların büyük zorluklarla dolu bir ortamda yaşadıkları şüphe götürmez bir gerçek olduğu için onların ruh sağlığı, üzerinde önemle durulması gereken bir konudur.
Çocukların ruh sağlığı ve risk faktörlerine ilişkin radyomuza konuşan psikolog Sofiya Dimitrova’nın söylediklerini dikkatinize sunuyoruz.
Psikolog Sofiya Dimitrova’nın sözlerine göre günümüzde daha erken yaşta eğitim ve çocukların bilgiyi algılamaları ile ilgili problemler yaşanıyor. Uzun zaman teknolojiler ve Internet’e maruz kalan çocuklarda konsantrasyon bozukluğu ve öğrenme kabiliyeti kaybı izleniyor. Teknolojiler, beyindeki ödüllendirme sistemini de etkilediği için çocuklar daha az çaba karşılığı mükafalandırılmayı beklemeye başlar ve bu durum özellikle ilk okulda eğitim ortamında motivasyon problemini beraberinde getirir.
Bir çocuğun hayatında en önemli iki yer ev ve okul olmakta. Yetişmekte olanlar, ev ve okulda deneyim edinerek sosyal yeteneklerini geliştiriyorlar.
“Aile ortamının istikrarlı olması, evdeki huzur ve sağlıklı iletişim, çocuğun gelişimini ve sosyal yeteneklerini etkiler. Daha sonra anaokul ve okulda öğretmenlerin verdiği örnek de ekleniyor. Benim izlenimlerim her şeyin okulun prestijinden çok öğretmen ile çocuk arasındaki ilişkiye, öğretmenin hassasiyet ve tutumuna bağlı olduğu yönündedir. ”
Çocukların ve gençlerin ruh sağlığını etkileyen bir faktör olarak şiddete dikkat çeken psikolog, şöyle konuştu:
“Evde ya da okulda şiddet uygulanıyorsa bunun doğrudan etkisi oluyor. Çocuğa destek verilip verilmediğine göre ve tekrarlanan bir şey olup olmadığına göre travmatik bir tecrübe halini alabilir. Öte yandan şiddetin çocuklar üzerinde dolaylı bir etkisi de olabilir. Örneğin televizyonda izlenen filmler ve Internet içerikleri. Biz veliler olarak çocuklarımızın maruz kaldıkları bilgiden sorumluyuz. ”
Ruh sağlığı ile ilgili risk faktörlerinin doğumdan önce etkili olmaya başladığını belirten psikolog bu bağlamda genetik risk faktörlerine işaret ederek doğumdan sonra ise anne veya çocuğun bakımını üstlenen kişi ile ilişkisinin kilit önem taşıdığını vurguladı:
“Annenin çocuğun ihtiyaçlarına yeterli derecede ve iyi şekilde karşılık vermesi çok önemli. Bu şekilde içinde güçlü bağlılık oluşan bir çocuk daha sonra hayatında güvene ve adanmışlığa dayalı ilişkiler tesis edebilecek” diyen Sofiya Dimitrova, daha sonra çocuğa ayrılan vakit ve birlikte geçirilen zamanın kalitesinin önemine dikkat çekti:
“Ebeveynlerin çocuklarla ilgilenmeleri, birlikte oyun oynamaları son derece mühim. Birlikte geçirilen zaman kaliteli ve yapıcı olmalı. Anne ve babanın verdikleri örnek ve aralarındaki ilişkiler de çocukların birer sosyal varlık olarak ne şekilde oluşacaklarını belirlemektedir”.
Eğitimle ilgili risk faktörlerine gelince teknoloji kullanımına işaret eden uzman, çocuğun dil gelişiminde gecikme veya psikomotor gelişim bozukluğu göstermesi halinde psikolog veya logoped desteğinin zamanında alınması gerekliliğini öne sürerek şöyle konuştu:
“Çocuk okula başlayınca öğretmenlerden alınan geri dönüş üzerine tedbir alınıyorsa, çok değerli fırsatlar kaçırılmış oluyor”.
Yaşam tarzımızın hızla değiştiği, teknolojilerin ise çok geniş alan kapladığı bir zamanda yaşarken biz ebeveynlerin otomatik pilot misali hareket etmeden bilinçli ve sorumlu bir şekilde yaklaşmamızın önemine vurgu yapan psikolog sözlerini şöyle örneklendirdi:
“Günümüz ailelerde hem anne hem baba, sık sık büyük anne ve büyük baba bile çalışır. Birinin çocukla ilgilenmesi veya tek başına kalması ihtiyacı oluştuğunda da eline teknolojik cihazı verilir. Yani teknoloji, nine ve dedelerin yerine geçti. Bu durumun önüne geçmek zor, fakat zarar değil, yarar getirmesini sağlamak mümkündür. Örneğin oyun yerine bilgilendirici ve eğitici filmler izletilebilir. Internette kalınan süre sınırlandırılabilir. Maruz kalınan içerikler ve süre açısından güvenliği artırıcı birçok aplikasyon mevcuttur. Teknolojinin mağduru olmak yerine faydalanılmasını bilmemiz, bu yönde çaba sarfetmemiz gerekiyor” sözlerini kullandı psikolog.
Hangi yaş gruplarında ne gibi durumların yaşandığı sorusu üzerine Sofiya Dimitrova, şu cevabı verdi:
“İlkokulda en çok disleksi, dil gelişimi gecikmesi ve konsantrasyon bozukluğu ile ilgili eğitim zorlukları tespit edilmektedir. Son dönemde hiperaktivite ve dikkat eksiliği teşhisi de sık sık konulmaktadır. Daha büyük çocuklarda sosyal ilişkilerin kalitesi, aile ortamı ve çocuğa verilen desteğe göre ergenlik döneminde yüksek kaygı ve depresyon sık görülen bir durumdur”.
Sofiya Dimitrova, velilerin endişeli oldukları bir konu olduğunda psikoloğa danışmalarında fayda olduğunu vurgulayarak eğitim zorlukları yaşandığında psikolog veya logoped desteğinin alınabileceğini duygusal güçlüklerle ilgili psikologa başvurulması gerektiğini ve küçük çocukların ebeveynleri ile birlikte psikolog desteği almalarının daha yerinde olduğununun altını çizdi.
“Sadece çocukla çalışırsak ve çocukta değişim olduğu halde ebeveynler bu değişime hazır olmazsa, terapi yarım kalır ve sağlanan ilerleme kaybolur.”
Kaynak : BNR, “Hristo Botev” Programı
Söyleşi : Aleksandar Raychev
Fotoğraflar: medicalnews.bg, pixabay, bgnes
Çeviri : Tanya BlagovaAvrupa Parlamentosu milletvekilleri, Ursula von der Leyen'in yeni Avrupa Komisyonu’nda yer alan 26 AB Komisyonu üyesi adayını, ilgili komisyonlarda dinledi. Ancak prosedürün sona ermesi, bir sonraki Avrupa Komisyonu için..
Arnavutluk’ta yapılan son resmi nüfus sayımı verilerine göre, Bulgar azınlığı ülkedeki en büyük azınlıklardan biridir. 7057 kişi kendisini Bulgar olarak tanımladı. Karşılaştırma yapacak olursak 23 bin kişi Yunan, 12 bin kişi Mısırlı, 9813 kişi..
Bulgar süslemeleriyle parlayan Noel ağacı Chicago’daki Bilim ve Sanayi Müzesi’nin merkezinde yerini aldı. “Rüzgarlı şehir” Chicago’da yaşayan Bulgarlar, üst üste beşinci kez, 30 binden fazla renkli ışık ve yüzlerce aksesuarla Bulgar Noel ağacının..