Avrupa Parlamentosu'ndaki çoğunluk, Kürtaj hakkının AB Temel Haklar Şartı'na dahil edilmesini desteklerken hem dünya çapında hem de Avrupa'da aşırı sağın kadınlara ve onların haklarına yönelik artan saldırılarına kararlı bir yanıt verdi.
Sağcı ve aşırı sağcı milletvekilleri bir kez daha kadınların güvenli ve yasal kürtaj hakkına karşı oy kullandı ve son derece duygusal konuşmalara yol açtı.
Sol Gruptan AP Fransız milletvekili Manon Aubry:
”Kürtaj hakkı, aşırı sağın ve gericilerin saldırılarına karşı korunması gereken bir insan hakkı ve temel özgürlüktür.Çünkü bayanlar baylar, kürtaj hakkı bir görüş meselesi değil, bir insan hakkıdır.Hayır, kürtaj hakkı tartışma konusu değil, temel bir özgürlüktür.Hayır, kürtaj hakkı öldürmiyor, aksine hayat kurtarıyor.”
Kabul edilen ilerici karar, cinsel sağlık ve üreme sağlığı ile hakların, her üye ülkede korunması ve sıkı bir şekilde onaylanması gereken temel insan hakları olduğunu hatırlattı. Belge, Avrupa Komisyonu'nu bir kez daha ulusal hükümetlere, Dünya Sağlık Örgütü'nün 2022 yönergeleri doğrultusunda kürtajı tamamen suç olmaktan çıkarma ve kadın haklarını garanti altına alma, koruma ve geliştirme çağrısında bulunmaya sevk etti.
Avrupa Komisyonu Üyesi Elisa Ferreira, AB üye devletlerinin anayasalarında yer alan haklara saygı göstermelerinin yanı sıra uluslararası hukuka göre taahhütlerine de saygı duymaları konusunda ısrar etti:
“Güvenli ve yasal kürtaja erişim eksikliği, insan onuru, eşitlik hakkı ve kişinin fiziksel ve zihinsel bütünlüğü dahil olmak üzere birçok temel hakkı etkileyebilir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, kürtaj hizmetlerine erişilem eksikliğinin aile ve özel hayat hakkının ihlali olduğunu kabul etti. Kürtaj hakkının Şart'a dahil edilmesi konusunda Avrupa Birliği Antlaşması'nın 6. Maddesi, Şart'ta yer alan hak, özgürlük ve ilkelerin Antlaşmalar ile aynı hukuki değere sahip olduğunu teyit etmektedir. Bu nedenle Şartın değiştirilmesi, Antlaşmaların revizyon prosedürünü takip edecektir.”
Kararda, Şartın 3. Maddesinin şu şekilde değiştirilmesi çağrısında bulunuldu: "Herkesin bedensel özerkliğe, cinsel sağlık ve üreme sağlığı ve haklarına ve güvenli ve yasal kürtaja erişim de dahil olmak üzere, ayrımcılığa uğramadan ilgili tüm sağlık hizmetlerine ücretsiz, bilgilendirilmiş, tam ve evrensel erişim hakkı vardır.”
AB sınırları içinde kürtaj hakkının yasal olarak korunmasının AB Temel Haklar Şartı'na entegre edilmesiyle, AB'de hiçbir kadın veya kız çocuğunun güvenli olmayan ve yaşamı tehdit eden kürtaja zorlanmamasının ve her kadına kendi bedeni üzerinde özerklik verilecek.
Karar, üye devletleri kürtajın önündeki engellerle mücadele etmeye çağırırken, Polonya ve Malta'ya kürtaj yasakları ve kısıtlamalarıyla ilgili yasalarını ve diğer önlemleri yürürlükten kaldırma çağrısında bulundu.
Mevcut yasaya göre Polonyalı kadınlar, yalnızca hayatlarının risk altında olması veya hamileliğin bir suç sonucu oluşması durumunda kürtaja erişim alabilir.
Yıllardır, ölümlere de yol açan katı muhafazakar yasalara karşı kitlesel gösteriler Polonya'da sürüyor:
”Buradayım, çünkü kadınların ölmesini kabul etmiyorum. Başka seçeneklerinin olmadığı, doktorların bir çeşit "vicdan hükmü" olduğu fikrine katılmıyorum. Kadınlar onlar ve Polonya'da konulan yasa yüzünden ölüyor."
Polonya'da kürtaj, ülkedeki muhafazakar hükümetin devrilmesinden ve Donald Tusk'ın merkez sağ hükümetinin iktidara gelmesinden ve kürtaj yasalarını serbestleştirme girişiminden aylar sonra yeniden gündeme geldi.
Başbakan Tusk, Polonya Radyosuna bunun tıbbi bir sorun değil, insan hakları sorunu olduğunu söyledi:
”Bu aslında kadınların sağlığı ve güvenliğiyle ilgili bir şeyin yasallaştırılmasıyla ilgilidir.Bir kadının devletin ona saldırmadığını, onunla ilgilendiğini bilmesi gerekiyor. Sağlığı, geleceği ve anneliğiyle ilgili kararları verebilecek ve vermesi gereken kişi başkası değil, kadının kendisidir. Bunun hakkında konuştuğumda bunu endişeyle ve biraz da üzüntüyle yapıyorum çünkü kamuoyunda çok fazla duygu olduğunu ve duyguların neredeyse eşit şekilde bölündüğünü biliyorum.”
Avrupa'nın büyük bir kısmı kürtajı yasallaştırmış olsa da bazı ülkeler hamileliğini sonlandırmak isteyen kadınlara kısıtlamalar getiriyor ve bu konuda derin farklılıklar sürüp gidiyor.
Yasal engellerin bulunmadığı ülkelerde bile kadınlar sıklıkla ciddi mali, kültürel ve bilgisel engellerle karşı karşıya kalıyor. Örneğin İtalya'da 10 jinekologdan yedisi kürtaj yapmayı reddediyor.
Almanya'da kürtaj, kadının hayatının risk altında olması veya şiddet içeren bir suçun mağduru olması gibi belirli durumlar dışında yasa dışıdır. Bu durumlarda, işlemin gebe kaldıktan sonraki 12 hafta içinde yapılması gerekir. Belgelere göre„ Hırvatistan'da kadınların kürtaj hakkı var, ancak pratikte kadınların özgür tercihi„ doktorun reddetme hakkıyla çatışıyor. Bu durum bazı kadınları gebeliklerini sonlandırmak için yurtdışına gitmeye zorluyor.
Fransa ise kürtaj hakkı yönünde keskin bir dönüş yaptı.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un “Renaissance” partisi, Fransız anayasasında kürtaj hakkını da içerecek ve bir kişinin hamileliği sonlandırma hakkından mahrum bırakılmasını imkansız hale getirecek bir reform tasarısı başlattı.
Bazı AB üye ülkelerindeki tartışmalı modern yasama tablosunun arka planına karşı, Bulgaristan'da 1944'ten sonraki yıllarda hapisle bile cezalandırılabilen aşırı derecede kısıtlayıcı yasa, 1956'da iptal edildi.
Bulgaristan'ın sağlık, tıp ve eczacılık hukuku alanında ilk ihtisas bürosunun kurucusu ve Dünya Tıp Hukuku Derneği üyesi olan avukat Dr. Maria Petrova, BNR'ye verdiği röportajındason Yönetmeliğin 1990 tarihli olup, hamileliğin 12. haftasının sonuna kadar talep üzerine kürtaja izin verdiğini hatırlatıyor:
“ Hamileliğin sonlandırılmasıyla ilgili Yönetmelik 1990 yılında çıkarılmış olmasına rağmen, herhangi bir hukuki eksiklik göstermemektedir. Bunun yapılma şeklini sınırlamamak da dahil olmak üzere, hamileliğin hem kendi isteğiyle hem de tıbbi olarak sonlandırılmasına olanak tanır. Bulgaristan'da tıbbi kürtajın yasak olduğu yönündeki görüşü çürütmenin yeri burasıdır, tam tersine, ilgili ilaçların yasallaştırılmasıyla, hatta hamileliğin yapay olarak sonlandırılmasına ilişkin koşullar ve prosedüre ilişkin 1990 tarihli Yönetmelik ile buna izin verilmektedir.
Bu nedenle, özellikle mevzuatta çok fazla zayıflığımız olduğunu söyleyemeyiz, bunun yerine, eğer herhangi bir başarısızlık varsa, bunlar pratikten ve ampirik olarak yanlış kazanılmış deneyimlerden, zaman zaman yetersiz personelden, zayıf doktor-hasta iletişiminden kaynaklanmaktadır.“
Sadece AB dışı ülkelerde değil, üye ülkelerde de uygulanan kısıtlayıcı mevzuatın risklerini hatırlatabilir miyiz?
“ Ne zaman kısıtlayıcı bir model benimsense, ister kürtajdan, ister organ naklinden, ister kan naklinden söz edelim, hep diğer uç noktayı gözlemliyoruz.
Bir şey ne kadar çok yasaklanırsa, bu yasağı aşma girişimleri de o kadar sık ve olumsuz olur. Örneğin kürtajın yasak olduğu Polonya'da, kürtajın yalnızca tecavüz, ensest ilişki veya annelerin yaşamı ve sağlığına yönelik tehdit durumlarında izin verilmesini öngören yasanın çıkarılması için büyük protestolar yapıldı, kibu karar esas olarak Katolik muhafazakarlık tarafından dikte edilmiştir ve bu karar nispeten yenidir.
Polonya'da uzun yıllar boyunca kürtaj yasağı vardı ve bu, sözüm ona “kürtaj turizmi” uygulayan ve buna izin verilen diğer yakın ülkelerde hamileliklerini sonlandırmayı seçen kadınların sayısında otomatik olarak bir artışa işaret ediyordu. Amerikalıların birçok eyalette kürtajı yasakladığını, daha sonra ABD'deki milyonlarca kadının anayasal güvence altına alınan kürtaj hakkını kaybedip kaybetmeyeceğine dair endişelerin ortaya çıktığını ve bunun ABD Yüksek Mahkemesi'nde dava konusu olduğunu hatırlayalım. Fransa'da da gördüğümüz birçok protesto, son değişikliklerle kürtaj hakkının anayasada düzenlenecek noktaya kadar kaybedilmesi ihtimalinin de doğal bir uzantısıdır.”
Kısıtlayıcı kürtaj kararlarının yargının siyasi açıdan ele geçirilmesinin ve hukukun üstünlüğünün sistemik çöküşünün bir başka örneği olduğuna katılıyor musunuz?
“ Toplumun kabul ettiği sınırlar içerisinde iradenin ifade edilmesine imkan vermeyen her türlü aşırı kısıtlamanın hukuk devletinin ihlali olduğu ve hiçbir düzenlemede yer almaması gerektiği tezine katılıyorum. Fransa'nın ulaştığı uç noktada bu modeli takip etmeye gerek yok, çünkü böyle bir tehditle karşı karşıya değiliz ve çok şükür Bulgaristan mevzuatı, kadınların hamileliğini sonlandırma hakkını yeterince iyi düzenliyor.”
Kürtaj hakkının Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı'na dahil edilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz, oysa ki AP'deki oylama sorunun çözüldüğü anlamına gelmiyor. 27 üye ülkenin tüm hükümetlerinin oybirliğiyle anlaşması gerekiyor. Uygulamada bu karar sembolik ama bu siyasi eylemin arkasında ne var?
“ Şart'a dahil edilmenin ana amacı, kürtajı suç sayan ülkelerin hala mevcut olmasıdır. Bir kadının kendisi için, bedeni için, geleceği için karar verme hakkını tanımamakla kalmıyor, bunu bir suçla eş tutuyorlar. Ve aslında Avrupa Komisyonu, kürtajı suç olarak nitelendirerek, AP aracılığıyla kürtajın suç olduğu hiçbir AB üyesi ülke kalmamasını, kadınların kürtaj yapabilmesini sağlayacak koşulların, düzenin ve yasal sınırların yaratılmasını öneriyor. gebeliklerini sonlandırmak, cinsel kültür ve ilişkiler alanında eğitimleri artırmak ve tüm bu çalışmaları gerçekleştirmek ancak o zaman kürtaj hakkının temel bir hakla eş tutulabileceğini düşünebiliriz. Ancak bunun temeli kürtajın suç olmaktan çıkarılmasıdır, sadece birçok hakkımızdan birinin tanınması değil, ki bu, Tanrıya şükür ki, Bulgaristan’daki kadınlar gurur duyabilir, çünkü hiçbir kısıtlamamız veya yasağımız yok, Bulgaristan'da suç değil.”
Çeviri: Şevkiye Çakır
Dünyaca ünlü keman sanatçısı ve Amsterdam Kraliyet Concergebow Orkestrası Baş Kemancısı Vesko Pantaleev – Eschkenazy, Bulgaristan Radyosuna konuşurken “Oy verme hakkımı kullanabiliyor ve bunu yapmamın mümkün olduğu bir yerde bulunuyorsam sandık başına..
Bulgaristan Ulusal Radyosu BNR’nin muhabiri Mariya Petrova, Edirne’de 27 Ekim seçimleri öncesi herhangi bir gerginlik yaşanmadığını ancak Bulgaristan’daki siyasi duruma ilişkin güçlü bir hayal kırıklığı olduğundan bölgede aktif oy kullanma..
Rodoplarda büyük bir köy olan Ribnovo yıllar içinde çok farklı ve değişik olan düğünleriyle gündeme geliyor. Ribnovo geleneksel düğün ve gelin yüzünü boyama ve süsleme tekniği UNESCO dünya miras listesinin “yaşayan insan hazineleri” listesine aday..
Burgas Tam Teşekkülü Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından yapılan açıklamada diyabetik ayak tedavisinde hastanın kendi dokusu kullanılarak yapay..