Eskiler, yer gök dua ile evlât derlerdi. Çok anlamlı ve değerli bir söz bu. Eğer anlamı kavranır ve insan hayatına taşınırsa güzel meyvelerinden istifade edilir.
Neden mi?
Allah, yeri, göğü ve onlarda bulunanları, hatta onların arasında bulunanlar yaratandır. Bunların içerisinde insanı da yaratmıştır. Canlı ve şuurlu bir varlık olan insan yaratan Allah, onu yaratma amacı olarak kendisini/Yaratıcısını tanıması ve kulluk yapmasını göstermiştir. Bu yüzden insanın bu dünya yolculuğunun başarılı ve verimli sonuçlanması için amacına uygun olarak davranıp davranmaması önem arz etmektedir.
İnsanın Allah’a karşı kulluğunun en özlü ifadesi duadır. Çağrı, davet, yalvarma, yakarış, niyaz anlamlarına gelen dua, bir taraftan, Allah’ın insana dönük emri, arzusu, lütfu ve insane sunduğu büyük bir imkândır, kurtarıcı bir iptir. Ondan istifade eden insan nimetlere kavuşur, güzellikler yaşar, tutunduğu iple kurtulur. Diğer taraftan dua, insanın Allah’a yönelip acziyetini ifade ederek güçlenmesi, kulluğunu ifa ederek yücelmesi, hiçliğini itiraf ederek yükselmesi için çok önemli bir vasıtadır.
Dua, insanın samimiyetini, özünü, kimlik ve kişiliğini ortaya koyduğu çok özel bir durumdur. Hem de bütün bunlara en ince ayrıntılarıyla, gizlisiyle ve açığıyla vâkıf olanın önünde her şeyini; duygularını, düşüncelerini, arzularını, zaaflarını ve kusurlarını sergilediği hakikaten çok özel bir durumdur. Bunu yapmayı başarabilen insan, imkân ve kuvvetin mutlak ve yegâne sahibinin inayet ve yardımına kavuşmaktadır. Ve ondan sonra açılmayan kapılar açılır, mağaranın ağzını kapatan taşlar yerinden oynar, yakıcı ateş içinde bulunan insan serinliğin ferahlığını yaşar, bir örümcek insanın gözünü görmez hâle getirir, depremden on binler can verirken acziyetin en yüksek derecesini yaşayan bebekler can bulur...
Yerdekiler dua ettikçe göktekiler “amin” diyerek eşlik ederler. Duaların içerdiği çağrıyı, yakarışı ve dilekleri onlara cevap verip gerçekleştirebilecek tek kudret ve kuvvet sahibi olan Yüce Allah’ın katına ulaştırırlar. O da isteyenlere verir, kapısını çalanları içeri alır, kullarını yüceltir.
O yüzden yer gök dua iledir…
Bir zamanlar sıra dışı bir semt vardı. Şehirdeki yaşamı birbirine bağlayan Dvoretsa( Kraliyet Sarayı) ve tren istasyonu arasındaki ana yolda bulunduğu için Eski Sofya buradan başlıyordu. Bu alanda insanlar yalnızca buluşup sohbet etmekle kalmadı, aynı..
9 Eylül’de, Bulgaristan tarihinde, temelde kökten farklı bir kamu düzeninden diğerine geçişin 80. yıldönümü kutlanıyor - Bulgaristan Krallığı’nın sonu ve Bulgaristan Halk Cumhuriyeti’nin başlangıcı . 2. Dünya Savaşı’nın ortasında,..
6 Eylül 1885 tarihinde Bulgar Prensliği ve Doğu Rumeli toprakları birleşerek, Bulgaristan tek bir devlet olarak Avrupa haritasındaki yerini alıyor. Sofya “Sv. Kliment Ohridski” Üniversitesinden tarihçi Prof. İvan İlçev..