“Paylaştığımız Avrupa tarihi nasıldır? Gerek Sofya’da, gerekse de Paris, Kiev, Varşova, Riga, Budağeşte, Belgrad, Saraybosna veya Kişinev’te olsun Birleşik Avrupa projesini şekillendirip sürdüren kültürel özellikler ile siyasi söylem nedir?”
Bu ve diğer konuların tartışılması için Bulgaristan’daki Fransız Kültürü Enstitüsü tarafından “Avrupa Diyalogları” adı ile Sofya ve Plovdiv’te düzenlenen bir dizi yuvarlak masa toplantısında bir araya gelen aydın, sanatçı ile yazarlar “Balkanlar’dan Karadeniz’e: Avrupa mirasları, kimlikler ve rotalar” konusu üzerinde duruyorlar.
Sofya Fransız Kültürü Enstitüsü Luc Levy, Bulgaristan Radyosu’na konuşurken etkinliğin çerçevisini çizdi:
“Maalesef 2022 yılının Şubat ayında hepimiz Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı ve istilası karşısında sarsılarak Ukrayna’nın tarihi, kimliği, dil ve kültürü itibari ile Avrupa’ya ait olduğununun bilincine vardık. Kuzey ve Güney Avrupa’da, Doğu ve Batı Avrupa’da yaşayan biz Avrupalılar’ın birbirimizi daha iyi tanımamız gerektiği düşüncesi ile Paris Fraansız Kültürü Enstitüsü, “Savaşla yüz yüze. Avrupa Diyalogları” adlı bir inisyatif başlatarak tüm Avrupa ülkelerinden olan aydın, sanatçı ve yazarları arasındaki toplantıları teşvik etmek kararını verdi. 2023 yılının Kasım ayında Prag’ta start alan proje, sonra Varşova, Vilnius ve Amsterdam’a taşındı, şimdi ise Sofya ve Plovdiv’de devam ediyor.”
Program kapsamında Plovdiv’te düzenlenen edebiyat buluşmasında Fransız kitapseverler tarafından Marie Vrinat’ın çevirdiği “Balkan Rapsodisi” kitabı ile bilinen Maria Kasimova-Moase ve kitapları yine Marie Vrinat tarafından Fransızca’ya çevirilen Georgi Gospodinov, Polonya, Ukrayna ve Sırbistan’dan yazarlar ve “Goncourt” ödüllü Fransız yazar Mathias Enard bir araya geliyorlar.
Luc Levy’nin öne sürdüğü gibi zengin ve karışık olan tarihi ile Güneydoğu Avrupa, Avrupa hikayesinde çok önemli yere sahiptir.
Avrupa Parlamentosu seçimleri sonrasında aşırı sağcıların yükselişi Avrupa ve Avrupa kimliği hikayesi ne yönde devam edecek sorusu üzerine bulunduğu görevden dolayı konulara siyasi konulara değinmemesi gerektiğini belirten Luc Levy, şöyle konuştu:
“Projemizin bir yandan özgürlük, dayanışma, farklılıklara karşı saygı gibi bağlı olduğumuz değerleri, öte yandan ise esas ilkelere bağlı olma değerini çok iyi şekilde yansıtmakta olduğu düşüncesindeyim. Bence bu Avrupa’nın DNA’sıdır. Bundan sayılı günler önce 6 Haziran’da Fransa’da Normandiya Çıkarması’nın 80. yılını kutladık. Ailemin hikayesi ile ilgili bir şey paylaşmak istiyorum. Çıkarmayı ve kurtuluşu dört gözle beklemiş olan bir aileden geliyorum. Ailem direnişe katıldı ve takip edildi. O andan sonra Batı’da yavaş yavaş özgür Avrupa’yı yarattık. Maalesef, tabiri caiz ise, Avrupa’nın bir parçası Sovyet rejimi tarafından rehin alındı. Tekrar buluşmamız için 1989 yılının gelmesi gerekti”.
Bundan kısa süre önce tarihe “François Mitterrand kahvaltısı” adı ile geçen etkinliğin yıl dönümü ile ilgili konuşan Luc Levy, Bulgar dilini bildiğini ve Georgi Markov kitaplarını okuduğunu paylaşmıştı.
“Bundan kısa süre öncesine kadar Georgi Markov hakkında bilgi sahibi değildim. Fransa’da adı, iğrenç ve elim bir olay olup uzun bir ikridar karşıtı zehirlemleri listesinin başında yer alan öldürülmesi ile ilişkilendiriliyor. Bilindiği üzere dehşet verici olan bu gelenek, bazı ülkelerde devam ediyor. Feci sonu dışında ise büyük bir yazar olduğunu anladım. Plovdiv’te antika kitapların satıldığı bir dükkanda komünist rejimi döneminde Bulgaristan’daki hayatın kronikleri niteliği taşıyan bir derlemesine rastladım. Okumaya başladığımda ise bu yazarın Milan Kundera ve Ceslav Milos gibi totaliter karşıtı geleneğin büyük isimleri ile boy ölçüşebileceğini düşündüm. Fransa’da tanınmaması üzüntü vericidir. Yazdığı metinler, kullandığı kelimeler çok güçlü olup maalesef günümüzde de manidardır, çünkü etrafımızda hala farklı mahiyet taşıyan tehlikeler mevcut. Savaşın dışında siyasi peyzaj da endişe vericidir. Dolayısıyla Georgi Markov’u okumak önemli bir bilgi ve deneyim kaynağıdır” diye konuştu Luk Levy.
Haber : Maria Stoeva
Çeviri : Tanya Blagova
Dünyaca ünlü keman sanatçısı ve Amsterdam Kraliyet Concergebow Orkestrası Baş Kemancısı Vesko Pantaleev – Eschkenazy, Bulgaristan Radyosuna konuşurken “Oy verme hakkımı kullanabiliyor ve bunu yapmamın mümkün olduğu bir yerde bulunuyorsam sandık başına..
Bulgaristan Ulusal Radyosu BNR’nin muhabiri Mariya Petrova, Edirne’de 27 Ekim seçimleri öncesi herhangi bir gerginlik yaşanmadığını ancak Bulgaristan’daki siyasi duruma ilişkin güçlü bir hayal kırıklığı olduğundan bölgede aktif oy kullanma..
Rodoplarda büyük bir köy olan Ribnovo yıllar içinde çok farklı ve değişik olan düğünleriyle gündeme geliyor. Ribnovo geleneksel düğün ve gelin yüzünü boyama ve süsleme tekniği UNESCO dünya miras listesinin “yaşayan insan hazineleri” listesine aday..