Fransa'da solun sağa beklenmedik bir darbe indirdiği bir dönemde Avrupa Parlamentosu, aşırı sağın oluşturduğu yeni bir siyasi aileye kavuşmanın eşiğindebulunuyor.
"Fransız Bulgar Forumu" Derneği Başkanı Prof. Lubomir Gavrilov, Fransa’daki erken Parlamento seçimlerini yorumlarken
"İlk sırada aşırı sol Mélenchon'un liderliğindeki sözüm ona Yeni Halk Cephesi yer alıyor, ikinci sırada ise şaşırtıcı bir şekilde aşırı sağcı Ulusal Birlik Partisi yer alırken, Avrupa seçimlerinde yalnızca yüzde 14,5 oy alan Cumhurbaşkanı Macron'un partisi ikinci turda neredeyse iki kat oy aldı.Sonuçlar beni biraz şaşırttı, çünkü Fransız seçim sistemi, tek turda çoğunluk sağlayan Britanya'nın aksine, iki turda çoğunluk sağlıyor” dedi.
Prof. Gavrailov, “Geleneksel olarak Fransızların ilk turda kalpleriyle, ikinci turda ise akıllarıyla oy verdikleri söylenir” ifadesini kullandı.
Bu seçimlerde galip var mı?
“Bu seçimin galiplerinden biri Mélenchon, ikinci galibi ise beklenmedik bir şekilde Macron oldu, çünkü partisi ortada ve en iyi durumda tüm doğru güçlerle bir araya gelmek, yani muhtemelen bir “yapı” gibi bir şeyle sonuçlanacaktır.Önümüzdeki iki yıl içinde Fransa'da istikrarsız bir siyasi yönetimin olması bekleniyor.Fransa'da 2 yıl sonra Macron'un artık aday olamayacağı cumhurbaşkanlık seçimlerinin düzenleneceğini hatırlatalım. Bu Macron'un ikinci görev dönemi, üçüncü görev mümkün değil”.
“Fransa, bilinmeyen sularda yüzüyor” uyarısında bulunan Merkez Seçim Komisyonu nezdindeki Kamu Konseyi'nden Stefan Manov, BNR’ye konuşurken şunları belirtti:
“Cumhurbaşkanı Macron'un durum değerlendirmesinde önemli bir siyasi hata yapıldı.Ne solun birleşme yeteneğini, ne de Jordan Bardella ve Marine Le Pen'in partisine oy verenlerin oylarının sadece protesto oyu olmadığı durumunu küçümsedi. Parti halihazırda halk için çok daha temsili bir siyasi güç haline geliyor.”
Stefan Manov gibi, uzun yıllar aşırı sağcı başkanı Jordan Bardella ve lideri Marine Le Pen'in sözlerinin duyulmadığı Fransa'da yaşayan öğretim görevlisi, sözlerine şöyle devam etti:
"İşler değişti, iktidar partisinin önceki döneminde birinin Marine Le Pen'e oy verdiğini söylemesi,utanç verici sayılırdı, ancak artık nüfusun üçte biri ona oy verdiği için durum eskisi gibi değil. Parti hem iç hem de dış politikasını büyük ölçüde değiştirdi.Daha aylar önce Putin'le güçlü bağları olduğundan ve Rusya'daki rejime sempati duyduklarından şüpheleniliyordu ama şimdi durum tam tersi. Macron, Fransız askerlerinin Ukrayna'ya gönderilebileceğini öne sürerken Berdella buna karşı çıkıyor.Ve iç politika açısından, Ulusal Birlik Partisi'nin ana konuları göç ve söüm ona ekokirim.
Seçimlerin ilk turundan sonra Bardella “Fransızları bana katılmaya ve bizi bölmek, kamu düzenini baltalamak ve değerlerimiz ile dalga geçmek isteyenlere karşı "Ulusal Birlik Partisi’nin kazanmasına çağırıyorum” sözlerini kullanırken Le Pen, partisinin "Macron'un bloğunu fiilen yok ettiği" konusunda kararlıydı.
Ancak Fransa Başbakanı Gabriel Attal'ın çağrıları yerine getirildi“ Ulusal Birlik Partisi’nin Meclis'e hakim olmasını ve dolayısıyla kurduğu şeytani planla ülkeyi yönetmesini engellemektir"
Sağ, durumu hafife almış olabilir ama Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, sonuçlardan hayal kırıklığına uğrayarak Avrupa seçimlerinin ardından seçim çağrısında bulunarak aynısını yapmadı mı?
“Gerçek niyetinin ne olduğunu bilmiyoruz ama işler şu anda onun için felaket gibi görünmüyor.Bir hafta önce tamamen ihtimal dışı bırakılan bir şey artık mümkün, Gabriel Atall, birinci bakan olmaya devam emesi ve yeniden atanması” diyen Profesör Gavrilov, sözlerine şöyle devam etti:
“Diğer hipotez ise, aşırı sol arasında değil de, sosyalistler arasında bir fikir birliği figürü aramaktır. İşler yine büyük ölçüde Macaron'a bağlı, onu biraz aceleyle devre dışı bırakmıştık ama şu anda top yine onun sahasında. Yeni seçim çağrısı yapmasının asıl nedeni ise iki yıl sonra yapılacak olan cumhurbaşkanlık seçimidir.Eğer işler şimdiki gibi devam etseydi, 2 yıl içinde Marine Le Pen'in cumhurbaşkanı olacağı neredeyse kesindi.”
Seçmenler ikinci turda neden Jordan Bardella'yı seçmedi?
”Aslında iki neden var - biri teknik, çünkü Barbella'ya karşı oynayan iki büyük blok var, Cumhurbaşkanı Macron ve Mélenchon'unki, Berdella'nın partisinin etrafında bir tür sıhhi kordon oluşturma konusunda anlaştı, hepsi bire karşı oldu. İkinci sebep ise Fransızların ikinci turda sağduyuyla oy kullanması, bu da tüm gücün bir anda Bardella'nın partisine verilmesinin biraz riskli olduğunu gösteriyor.Henüz kendini kanıtlamalı.”
Yakın zamanda Macaristan Başbakanı Viktor Orbán tarafından oluşturulan ve benzer düşüncelere sahip partilerden oluşan potansiyel yeni grup olan "Avrupa’nın Vatanseverleri", “yapıyı” kurmayı başardılar.
Avrupa Parlamentosu'nda yeni bir siyasi güç olarak resmi olarak öne çıkabilmesi için halihazırda yeterli sayıda ülkeden milletvekili bulunmaktadır.
Bundan sonra Fransa, Avrupa ve diğerleri için, Bulgaristan için neler bekleniyor ?
“Bu, muhtemelen Avrupa düzeyinde bir miktar siyasi istikrarsızlığa yol açacak, açıkça tanımlanmış bir Fransız dış politikası olmayacak, ancak şimdiye kadar olduğu gibi radikal değişiklikler olmadan iyi bilinen yolu izleyen bir dış politika olacak” diyen "Fransız Bulgar Forumu" Derneği Başkanı Prof. Lubomir Gavrilov, sözlerini şöyle tamamladı:
"Daha doğrusu Bulgar seçmenine, daha doğrusu Bulgaristan’daki siyasetçisine alınacak bir ders var. Fransa'daki seçimlerde katılım oranı yüzde 67 idi ve önceki seçimlerde neredeyse 2 kat daha azdı, yani Bulgaristan siyasetçisine verilen ders, seçmenlerin ilgisini çeken bir siyasi teklif olduğunda onlar sandık başına gider. Ve olmadığında oy vermezler, yani Berdella'nın yaptığı gibi, siyasi bir teklif olması gerekir”
Çeviri: Şevkiye Çakır
Bu haber, AB “Euranet Plus” Radyo Ağı çerçevesinde hazırlanmıştır. Haberin orjinalini buradan dinleyebilirsiniz.
Halkı aydınlatanlar, yalnızca şükran ve hayranlık duyulan kişiler değil, tarihimizde milli aidiyet duygumuzu uyandıran en önemli şahsiyetler olarak görürüz. Ancak “halk aydınlatan” kavramının arkasında nasıl bir arketip duruyor ve neden Halk..
Moldova'nın AB üyeliğine ilişkin, ülke Anayasası’na yazılacak stratejik bir hedef olan referandumun sonuçları, her ne kadar Avrupa şüphecilerine “kıl payı” yaklaşsa da, ülkenin Avrupa yanlısı bakış açısını güçlendirdi. Ancak..
Sofya’da 28 Kasım 1938’da yayınlanan “Besarabya Bulgarları” gazetesinin tek sayısında “Besarabya Bulgarları, Bulgar halk cüssesinin, Bulgar manevi ve kültürel birliğinin ayrılmaz bir parçasıdır ve böyle kalacaklar, zira aramızdaki bağ güçlüdür”..