Yukarı Trakya Ovası ile Rodop Dağları arasında doğudan batıya uzanan çizgide Asenovgrad, Peruşçitsa, Kriçim, Peştera, Patalenitsa ve Varvara gibi göz alıcı güzellikte bir dizi yerleşim yeri bulunur. Çepelare, Vucha, Stara ve Çepinska nehirlerinin vadileri boyunca dağa tırmanabilir veya Trakya düzlüklerine inebilirsiniz. Kriçim kasabası bu coğrafi sınırın içinde yer alır.
Genç Bulgar Prensi Ferdinand (XIX. yy. sonu- XX. yy. başında 31 yıl hüküm sürdü), Vucha vadisine hayran kalır ve yakınında kendine özel bir av köşküyapmak ister, fakat yerli toprak sahipleri arazilerini satmaya pek gönüllü değildir. Geçen yüzyılın başında, Almanya’da eğitim gören ormancılık uzmanı Konstantin Baykuşev, prensi Plovdiv'e bağlı Kurtovo Konare köyü yakınlarında, eskiden sultan mülkü olan bir yere yönlendirir.
Kriçim koruluğunda asırlık meşeler ve gür yapraklı bir orman vardır. Buradaki doğanın ihtişamından etkilenen Prens Ferdinand, civardaki arazileri satın alır ve 1901 yılında “Kriçim” Av Çiftliği'ni kurar.
Zamanla park, mütemadiyen ağaçlandırılıp genişletilir. Hükümdar, hayvan çeşitliliğini ithal yabani hindiler ve alageyiklerle artırır.
Çar III. Boris döneminde, serbest yaşayan geyik ve karaca sayısı 150'ye ulaşmıştır. İlkbaharda sürülerin sayısına 50-60 hayvan daha eklenir. Çarın her sonbahar düzenlediği av sırasında yaşlı hayvanlar vurulurken, genç olanlar yakalanır ve yeni ormanlara yerleştirilir. Kraliyet avı 1-2 hafta sürer. Av, sabah erken saatlerde, çiğ henüz kalkmadan yapılır. Hükümdar, yakın çevresinden, iri hayvan avında ustalıklarını gösterme fırsatı bulan farklı kişileri davet eder.
Tüm zamanlarda avın en can alıcı kısmı ziyafetlerdir.Başarılı olsun ya da olmasın, sonuçta tüm kahramanlıklar ve maceralar seyirci önünde paylaşılmalıdır. Ulusal avın bu özellikleri her ülkenin sanatında sayısız anlatıya konu olmuştur.
Gerçek bir kutlama vekaygılardan uzaklaşmak anlamında, av için yapılan hazırlık ve macera beklentisi oldukça önemlidir. Batıl inançlar da av geleneğinin önemli bir parçasıdır.Çar Boris, avcı grubundan ya da uğurlayanlardan herhangi biri kendisine iyi şanslar dilediğinde her zaman avı durdurur ve vaktinden önce eve döner. Ava çıkış ise daima sessizlik, tevekkül ve suskunluk içinde yapılır. Ne var ki av bitince yapılan ziyafetler akıllarda yer eder.
Kriçim’deki tüm bu maceranın merkezi av köşküdür. Başlangıçta Kriçim’deki köşk tek katlıdır. 1930 yılından sonra Çar Boris, Savoie Hanedanından Joanna ile evlenir ve onun ısrarı üzerine bina büyütülür. Mimar Yordan Sevov, yapının son şeklini almasında katkı sağlayan kişidir. Köşkün yeni hali son derece kullanışlıdır ve bazıları onda Bulgaristan’a özgü bir romantizm ve modernliğin etkisini bulur.
İç dekorasyon, özellikle koridorlara yerleştirilen çok sayıdaki av ganimetleriyle binanın avcılıkla ilgili karakterini vurgular. Ancak tüm detaylar, Birinci Dünya Savaşı sonrasına ait modern Art Deko tarzındadır.
Şansımıza, mobilyaların, iç mekânın, tabloların ve hatta mutfak eşyasınınbüyük bir kısmı korunmuştur.
Misafir avcılar için tasarlanan “otel” bölümünde ortam sade, ancak iddiasız misafirlerin ihtiyaçlarını karşılamak için yeterlidir. Orta kısımda, yemek odası, sigara içme salonu, şömineli oturma odası gibi ortak alanlar bulunur.
Çar ailesine ayrılan kısımda üst üste çar ve çariçenin daireleri yer alır. III. Boris’in çalışma odası ve kişisel alanı tamamen korunmuştur. Böylece, Kriçim'deki saray hala son Bulgar çarının yaşam tarzına ve kişiliğine tanıklık etmektedir.
Sarayı zaten keşfettiyseniz, sadece parkta yürüyüş yapmak için de bilet satın alabilirsiniz. Yaklaşık 300 bitki türünün bulunduğu bu 300 dönümlük İngiliz bahçesinde yapılacak bir tur, meşe ve çınar ağaçları ile 200 yaşın üzerindeki beyaz kavakların bulunduğu rengarenk bir manzara sunmaktadır. Manolya, sekoyalar, sedir ağacı, bambu, Lira ağacı ve demir ağacı gibi nadir türler burada görülebilir. Rezidansın serasında Bulgaristan için egzotik olan pek çok bitkiler de yetişmektedir.
Bir zamanlar parkta merkezi bir yürüyüş yolu vardı. Bugün, taş döşeli bir çeşmenin etrafında ve romantik bir nilüfer gölünün kıyısında dairesel bir tur yapılabilir.
Kriçim'de dolaşırken, 1946'dan sonra ülke yöneticilerinin de geçmişin mirası arasında dinlenmeyi ve avlanmayı sevdiğini fark edeceksiniz. İndira Gandhi, Ho Chi Minh, İran Şahı Rıza Pehlevi, Yugoslav lider Josip Tito, Fidel Castro, hatta ilk kozmonot Yuri Gagarin bile bu sembol yüklü ve önemli yeri ziyaret etmiştir.
Bugün avlanma alanının tüm zenginliği, park ve sarayhalka açıktır. Bu imkândan yararlanın! Doğa, tarih ve dinlenme olanaklarının bileşimi cezbedicidir. Bölgeyi ziyaret için Devlet Av İşletmeciliğinden önceden internet üzerinden randevu almak iyi bir fikirdir.
Foto: İvo İvanov, dls-krichim.uzdp.bg
Çeviri: Nergis Hüseyin
Yantra nehri Koca Balkan’da deniz seviyesinden 1220 mt yükseklikte doğar ve Gabrovo ile Veliko Tırnovo şehirlerinden geçerek, pitoresk vadiler ve geçitlerden kıvrılarak kuzeye akar. Tuna nehrine dökülmeden önce, Belyanovo ve Novgrad köylerinin bulunduğu..
Momchilovtsi, Rodoplar, Pamporovo ve Smolyan bölgesi, bu sonbaharda Çin'in Ningbo şehrinde düzenlenen turizm fuarında tanıtıldı. BTA’ya konuşan Smolyan'daki "Çin'in Dostları" Bulgar-Çin Derneği temsilcisi Momçil Karaivanov, 2009 yılında..
Veliko Tarnovo Bulgaristan’da en zengin kültür ve tarihi dokusu olan bir kenttir. Ortaçağdan günümüze gelen kadim şehre giren Bulgarlar olduğu kadar, yabancılar da kentin mimarisinden, ruhundan, tarihinden ve doğasından büyüleniyor. Diğer şehirlere..