Gayda, Bulgar folkloruna özgü çalgılardan biridir. Sesi Balkanlar’da iyi bilinmektedir, ancak Avrupa, Avustralya’dan Afrika’ya kadar hatta Orta Doğu’da melodilerde ve çağdaş yorumlarda rastlanabilir. Ülkemizde cura ve kaba olmak üzere iki tür gayda var. Kaba gaydanın boyutu daha büyük, daha alçak ve yumuşak bir ses çıkarır. Hafif uğultusu Rodoplar’ın melodisine işlenmiş ve “Prituri se planinata” ve “İzlel e Delyo haydutin” gibi şarkılardaki büyünün ayrılmaz parçasıdır. Cura gaydası daha küçük, sesi daha yüksek ve nettir.
Son yıllarda Bulgar ustaları, cura gaydasını, çalgı niteliklerini etkilemeden yapay materyallerden yapmayı başardılar. Böylece cura gaydası edinmek ve kullanmak isteyenler için erişim daha kolay oldu. Eşitliğin olduğu bir dünyada yaşamamıza rağmen sıkça gaydanın erkek enstrümanı olduğunu duyacaksınız. Gayda ile güzel melodilerin çıkarılması fiziksek bir çaba gerektirdiği bir gerçektir.
Nikola Georgiev bizlere şunları paylaştı: "Geçmişte folklorun gelişiminde, tüm meydanda yankılanması ve insanları toplaması için gaydanın yüksek ses çıkarması gereksinimi öne çıkıyor. Başlayan şenliği, düğünü ya da bayramı tüm köyün duyması gerekiyordu. Günümüzde gayda, yüksek ses çıkarmak için o derece hava ve çaba gerektirmeyecek şekilde yapılabiliyor. Geçmişte genellikle erkeklerin gayda çaldığı da bilinmektedir. Geçen asırda, müziğin profesyonel bir sanat olarak gelişimiyle birlikte kadın gaydacımız da oldu. Bu Plovdiv’de “Prof. Asen Diamandiev” Müzik, Dans ve Güzel sanatlar akademisinde öğretim görevlisi olan Doç. Mariya Stoyanova’dır. Tüm gaydacılar ondan ders aldı.
Doç. Stoyanova, aslında sadece Bulgaristan’da değil Balkanlar’daki ilk profesyonel gaydacıdır.
Ülkemizdeki en iyi halk şarkıcıları ve müzisyenlerin beşiği olan Kotel’deki “Filip Kutev” Folklor Sanatları Ulusal Profesyonel Müzik Okulu’nun ilk mezunlarındandır. Birkaç on yıl öncesine kadar coğrafyamızda kadın gaydacıyı görmek alışılmadık bir şey olsa da günümüzde ülkemiz ilk kız gayda grubuna sahip. Bu Nikola Georgiev’in Varna’ya bağlı Aksakovo şehrinde kurduğu “Trakya” Gaydacılar okulu sayesinde gerçekleşti. Kendisi de çocukluğundan beri gaydacıdır. Dedeleri ve büyükbabaları da gaydacıdır ve müzik daha o doğmadan önce ailesine eşlik etmiştir. Nikola 2016 yılının sonlarında büyük hevesle ve sevgiyle bugün 6 ila 18 yaş arasında 30’un üzerinde çocuk ve gencin gayda eğitimi aldığı okulunu kurdu.
Varna’daki okulun benzersiz bir özelliği var- okul öncesi çocuklara eğitim veriyor.
"Her şey bir 5 yaşındaki çocuğun enstrüman çalmak istemesi ve bölgede hiçbir okulun onu kabul etmemesiyle başladı. Ebeveynlerinin yoğun ısrarı üzerine ve büyük arzusunu gördükten sonra denemeye karar verdik. Bu çocuk, en küçüklere öğretim yöntemlerimi geliştirdiğim tecrübe oldu. Başta dersler daha çok doğaçlamaların olduğu bir oyun şeklinde geçti. Şimdi ise önceden düşünülmüş ve tecrübe edilmiş metotlarım, uygulamaların ve taktiklerim var.”
En önemli şey dünyaya ve size getirdiği sürprizlere açık olmak. Böylece Nikola, bir gün öğrencilerden birinin küçük kız kardeşinin abisinin gayda okulunda gitme isteğini dile getirince onu kabul ediyor. Ardından başka kız geliyor, onu başkaları takip ediyor. Kızlar arasındaki ilgi artmaya başlıyor ve bir gün Nikola şakayla karışık okulunun artık kız gaydacı grubuna sahip olduğunu söylüyor.
2024 yılının ortasında, İvelina, Siyana, Sara, Kalina, Tsvetelina ve Victoria'dan oluşan cura gaydacılar grubunun “Devoyko mari hubava” icrası ortaya çıktı. Çağdaş düzenleme Nikola Georgiev’e ait. Grubun en küçüğü sadece 10 yaşındaki Siyana, en büyüğü ise 18 yaşındaki Kalina.
Nikola, toplumumuzda Bulgar folkloruna ilgi gittikçe arttığı ve giderek daha fazla kız çocuğunun folklor çalgılarına yöneldiğini ifade etti. Nikola, halk şarkılarımızın modern yorumuyla ve kızların gayda çalamayacağı gibi basmakalıpların aşılmasıyla kendisinin ve öğrencilerinin geçmişimiz ve bugünümüz arasındaki köprünün bir parçası olduklarından mutluluk duyuyor.
Bu köprü toplumu daha iyi bir geleceğe taşıyor. 6 gaydacı kız ise bir sonraki icraları- gayda yorumuyla Lazar melodilerini hazırlamaya başladılar.
Yazı:
Çeviri: Ergül bayraktar
Foto: facebook.com/gaidari.varna, facebook.com/gaidarqbgRoma’dan daha eski bir kent, bir dünya şehri düşünün. Medeniyetler beşiği ve antik dönemlerden günümüze kadar gelen bir kültür ocağı! Onun adı Plovdiv! Büyük İskender’in babası 2. Filip tarafından 2. asırda kurulan kente Filipopolis adı..
Kapya hasadı sezonunda Kirkovo’ya bağlı Çorbadjisysko ve etraf köylerinden biber üreticileri, mahsulu toplamak üzere tarlalara akın ediyorlar . Yaklaşık 200 dekar biberin yetiştirildiği bu bölge, Kirkovo Belediyesi’nde kapya üretiminde birinci..
Geleceği her ne kadar dizayn etmeye çalışırsak bazen hayatımızı asıl belirleyen şey, rastlantılar olur . Bir buraya bir oraya savrulup tesadüfler dizisi peşinde sürüklenen insanın kendini muhteşem bir masalın içinde bulması da ihtimaller dahilinde...
Yaşadığı yerin kültürel ve dini zenginliğini temsil eden, barış ve sevgi mesajlarını resim ve yazılarıyla duyuran bir kızla tanışacağız- Dilek Yüksel...