Primorsko, Bulgaristan’ın Karadeniz kıyısında en sevilen ve en çok ziyaret edilen tatil beldelerinden biridir. Buradaki koylar yazın başından sonbaharın sonlarına kadar güneşlenmek için idealdir. Plajlarındaki ince kum ve denizin sığ olmasından dolayı özellikle Avrupa ülkelerinden turistlerin tercih ettiği bir destinasyondur. Yakınlarındaki Ropotamo nehrinde yapabileceğiniz tekne turu ise tatilinizi unutulmaz kılacaktır.
Ormanlar, kumullar, su bitkilerinden oluşan el değmemiş bir dünyaya dalarken, deniz manzarasının üzerinde Istranca dağının tepeleri yükseliyor. Son yıllarda inşaat yatırımlarına yönelik ilgi artsa da çevre yüzlerce, hatta binlerce yıl önce olduğu gibi donmuş görünüyor. Bölgedeki gizemli alanlar arkeologlar için gerçek bir meydan okumadır.
Begliktaş Trak tapınağı Primorsko’dan yaklaşık 5 km uzaklıkta ve bölgedeki ilgi çekici yerlerden sadece biridir. Tapınak civarında Trak kabilelerinin cenaze merasimleriyle ilgili çok sayıda korunmuş dolmenler görülebilir.
Aslında bu mezarlar erken Demir Çağ (M.Ö IX – VIII yy.)’ından kalma, Begliktaş’ın megalitleri ise en az 6 yüzyıl daha eskidir- bronz Çağı’na ait oldukları tahmin edilmektedir.
Primorsko Tarih Müzesi’nin Müdürü Daniel Pantov’un sözlerine göre: “Önemli olan bugün de görülebilen bu bulguların, dolmenlerin yapıldığı dönemde topraklarımızdaki yoğun yaşamın göstergesi olmalarıdır.”
Daniel Pantov çok yakında, sonbaharda Primorsko bölgesinde ilk kapsamlı arkeolojik araştırmaların başlayacağını açıkladı. Bilim insanlarının büyük beklentileri var, zira şu ana kadar megalitik komplekste kapsamlı kazılar yapılmadı.
“Geçen sene megalitlerin bulundukları yerlere dayanarak çok ilginç hesaplamalar yaptık. Böylece buranın bir gözlemevi olarak kullanıldığını gösteren çok ilginç noktalar ortaya çıktı” diye belirten Daniel Pantov şöyle devam etti:
"Maalesef bu Trak tapınağı hakkında çok az şey biliniyor. 21.yy’ın başlarında araştırmalar yapıldı, ancak çok yüzeyseldi. Kaya olukları temizlense de özel arkeolojik bir çalışma yapılmadı. Kültürel katmanların belirlenmesi için, ne zaman faaliyete geçtiğini görmek için daha derinlere inilmesi gerekiyor. Arkeologların Begligtaş’a gelmesiyle bu alanın işlevini öğreneceğiz. Sistematik araştırmalara başlarsak, tapınak yapıların da bulunduğu sektörleri inceleyeceğiz.
Primorsko’da Tarih Müzesi, Zmeyova kıshta (Ejderja evi) dolmeni, Maslen nos koyu, Az. Paraskeva bazilikasının kalıntıları, kültür turizmle ilgili turistlerin ilgisini çeken yerlerden sadece bazılarıdır.
Kutsal alanın ziyaret edilmesi gerekiyor, çünkü Primorsko’daki müzede, bir tek Begliktaş’taki kaya yarıkları arasında bulunan seramik parçaları sergileniyor. Dağda, megalitlerin mistik dünyasını gören insanın zihninde Trak tapınağındaki ritüellerin resmi canlanıyor.
Begliktaş’ta insan eski bir kurban sunağına dokunabilir, Ana Tanrıça’nın ayak izini görebilir, şamanların tahtına oturabilir, kayalar arasından gökyüzündeki yıldızların daha net görünmesini sağlayan dar bir açıklıktan bakabilir.
"Burası insanların tanrılarına dua etmek için yılın belirli günlerinde ve özel bir vesileyle geldikleri özel bir yer. Daha sonra modern araştırmalarla burada manyetik alanın normalden daha yüksek olduğu tespit edildi. Bu yüzden burada insanlar güçlü bir enerjiyi hissediyorlar. Hatta yakındaki askeri üsten helikopter ve uçakların, radarları çalışmadığı için Begliktaş’ın üzerinden uçmaktan kaçındıkları bile söyleniyor.
Bu yerle ilgili farklı hikayeler var. Örneğin çocuk sahibi olamayan genç kadınlar buraya gelip yalınayak Ana Tanrıça’mım ayak izinde duruyorlarmış. Bu ritüeli birkaç kez tekrarladıktan sonra bir süre sonra buraya kucaklarında bir çocukla döndükleri ortaya çıkıyor.”
Çeviri: Ergül Bayraktar
Foto: museumprimorsko.bg, Facebook /Begliktaş
Cuma öğleden sonra dini konulardaki sohbetimizde Vedat Ahmet ile birliktesiniz.
Bir zamanlar sıra dışı bir semt vardı. Şehirdeki yaşamı birbirine bağlayan Dvoretsa( Kraliyet Sarayı) ve tren istasyonu arasındaki ana yolda bulunduğu için Eski Sofya buradan başlıyordu. Bu alanda insanlar yalnızca buluşup sohbet etmekle kalmadı, aynı..
9 Eylül’de, Bulgaristan tarihinde, temelde kökten farklı bir kamu düzeninden diğerine geçişin 80. yıldönümü kutlanıyor - Bulgaristan Krallığı’nın sonu ve Bulgaristan Halk Cumhuriyeti’nin başlangıcı . 2. Dünya Savaşı’nın ortasında,..
105 yıl önce 27 Kasım 1919 tarihinde Paris kenarlarında yer alan Neuilly-sur-Seine’de Bulgaristan’ın I. Dünya savaşına (1914-1918) katılımına son..