Müslüman, her koşulda dininin emir ve yasaklarını göz önünde bulundurarak yaşama arzusundadır, bundan da öte böyle olmakla sorumludur. Bu sebeple İslâm dininin hayatın farklı alanlarındaki hükümlerini imkânları ölçüsünde öğrenmekle mükelleftir. Özellikle temel dinî bilgiler olarak ifade edebileceğimiz ilmihâl bilgileri öğrenmenin her Müslümana farz olduğu İmam Gazalî gibi ilim adamlarınca ifade edilmiştir. Ancak insanın her konuda bilgi sahibi olmadığı ve olamayacağı da bir hakikattir. Bu yüzden Müslüman bir kişi, ihtiyaca göre, bilmediklerini sorup öğrenmeli ve hayatını buna göre düzenlemelidir.
İnsan yaşadığı hayatta her türlü mesele ile karşılaşıp hiç ummadığı konularda zaman zaman soru sorma ihtiyacı hissedebilir. Bu soruların doğru cevaplarını bulabilmek için çaba gösterip doğru yerlere başvurmak son derece önemlidir. Zira Cenâb-ı Allah, her hususu “işin ehline sorma” konusunda Müslümanları uyarmıştır.
İslâm dini, insana faydalı olan birçok şey gibi, ateşi de nimet olarak ele almaktadır. Çünkü ateş sayesinde insan ısınmaktadır, yemeğini pişirmektedir ve karanlıktan aydınlığa kavuşmaktadır. Böyle önemli bir nimet olan ateşi Kur’ân-ı Kerim..
Kur’ân-ı Kerim’de kendisinden söz edilen ve hatta ismini taşıyan bir sure bulunan önemli ve gizemli bir şahsiyet vardır. Lokman adını taşıyan ve hakkında neredeyse bilgi bulunmayan bu şahsiyet, Kur’ân-ı Kerim’in 31. suresi olan 34 ayetlik Lokman..
Toplumun temel yapısını oluşturan aile, toplumun düzgün bir şekilde inşası, kötülüklerden uzak ve iyiliğin hakim olduğu bir toplum oluşması, dolayısıyla insanlığın da bu çerçevede gelişmesi açısından son derece önemlidir. Bu açıdan İslâm da aileye büyük..