Kırcali bölgesindeki süt üreticileri, düşük alım fiyatlarından dolayı inek sürülerini tasfiye ediyor. Masraflarını karşılamak durumunda olmadığını öne süren inek yetiştiricileri, bu durumdan toptan süt alımı yapanları suçluyor. Sadece son bir yılda 100 kadar inek çiftliği kapatılırken, diğerleri etlik hayvan yetiştiriciliğine başlıyor.
Konu ile ilgili BNR Kırcalı muhabiri Valia Apostolova’nın röportajını sunuyoruz.
İrina Saşeva’nın ailesi 17 inek yetiştiriyor. Emekli olan İrina ve eşi, bu şekilde ek gelir kazanıyorlar. İnek sütünü toptan alanların uyguladıkları fiyat baskısına artık dayanamayan kadın, bu işten vazgeçmek ve hayvanları satmak üzere olduğunu paylaştı.
“Süt alım fiyatının düşürüleceğine dair uyarıldık. Oysa bu Nisan ve Mayıs aylarında yeşil otlar çıkınca ve otlatılan inekler verdikleri sütü artırınca yapılır. Vazgeçmeye karar verdik. Alıcı arıyoruz. İnekleri sattık mı, bu işi kapatacağız. 35 yıldır yaptığımız bu işi yaşımıza rağmen sürdürmek isterdik, fakat hal böyle olunca dayanılması çok zor. Yüklü miktarda sübvansyon aldığımız söylenir, oysa biz, kışlık yemi zar zor temin edebiliyor ve hayvanları aç bırakmamak için emekli aylıklarımızdan yaptığımız tasarruflardan para çekmek mecburiyetinde kalıyoruz. ”
Şu anda Kırcali bölgesinde sütün alım fiyatı 80 stotinka ile 1,00 leva arasında değişiyor. Hayvancılara göre bu fiyat, çok düşük. Zarara çalışan inek yetiştiricilerinin küçük olmayan bir bölümü iflas ediyor.
Birleşik Bulgar Hayvancıları örgütünün başkanı Boyko Sinapov, sektörde yıllardır çözüm getirilemeyen problemlerin gittikçe arttığını ileri sürerek bu yüzden devletin müdahale etmesinde ve çiğ süt için asgari alım fiyatının getirilmesinde ısrar ettiklerini belirtti.
“Çiğ inek sütünün asgari alım fiyatı 1,50 leva olmalı. Süt sadece bir örnek. Çiftçilerin ürettikleri her ürün için koruma amaçlı asgari fiyat olmalıdır. Sık sık devletin müdahale edemeyeceği yönünde yorumlar yapılır. Peki, devlet olmazsa müdahale edecek kim kalır? Siyaset adamlarımızın devlet müdahalesini mümkün kılacak önlemler almalarını bekliyoruz. Ancak bu şekilde sektörün kurtarılması yönünde adımlar atılacak. Aksi taktirde süt hayvancılığı, kaybedeceğimiz ilk alt sektör olacak” diyen Boyko Sinapov, ithalatın da Bulgar çiftçilerinin verdikleri fiyatlara damping etkisi yaptığını vurguladı. Sözlerine göre Bulgaristan’daki çiftçilere sağlanan AB sübvnasyonları, diğer ülkelerdeki çiftçilere ödenen destek tutarına göre daha azdır. Ayrıca idari yükün kaldırılması da gitgide imkansız hale geliyor.
“Sanırım Bulgaristan gibi tahsis edilen AB kaynaklarını iç meselelerden dolayı değerlendiremeyen başka bir ülke yok. Bizim memurlar, Bulgaristan’daki bürokrasi, sırf hayvancılık sektörüne değil, genelde tarım üreticilerine yukarıdan bakıyor. Sürekli stres altında kalıyoruz. Ülkede çalışmaya devam eden az insana anlayış gösterilmiyor. İdare ve memurlar, sayısı saat başı azalan tarım üreticilerine karşı saygılı olmayı öğrenmelidir”.
İrina Sasheva, sektörde yaşanan sıkıntıların nihai tüketiciye yansıdığına işaret ederek fiyatları cep yakan süt ürünlerinin bazılarının kaliteli olmadığını söyledi.
“Tereyağının kilo su 30 levayı buluyor. Peki 1 kilo tereyağı kaç litre sütten yapılır? 10 litreden. 10 litre bizim için 10 leva demek. Oysa marketteki fiyatı 30-35 levayı buluyor. ”
Süt ve tereyağının raf fiyatının gittikçe yükseldiği görüşünü Boyko Sinapov da paylaştı. Hayvan yetişitiriciliği yapan Sinapov, alım fiyatları ile raflardaki fiyatları karşılaştırırken şöyle konuştu:
“7 litreden sütten bir kilo beyaz peynir üretilir. Bence beyaz peynir fiyatı 13, 14 veya en çok 15 levadan yukarı olmamalıdır. Marketlerde bu fiyatın üzerinde olan fiyattan satışa sunulan kaliteli Bulgar salamura peyniri olmamalıdır.”
Haberin ses dosyası:
Kaynak : BNR “Horizont” Programı
Röportaj: Valia Apostolova
Çeviri : Tanya Blagova
Sekiz Mart Dünya Kadınlar Günü ’nde başarılı bir kadının düşünceleriyle, günümüzde kadını ve duygularını, çevresinde gözlemlediği ve yaşamdan örneklediği konuları ele aldık. Konuğumuz Razgrad’dan iş kadını ve şair Nurdan Çete. Sevda Dükkancı Nurdan..
2004 yılında farklı meslek ve etnik gruplardan oluşan 8 kadın tarafından Razgrad’da kurulan JANETA Derneği , yürüttüğü projeler, düzenlediği kampanyalar ve sunduğu sosyal hizmetlerle çocukların ve ailelerin yaşam kalitesini artırmayı amaçlıyor...
Çok sayıdaki leylek yuvaları ile bilinen Zvinitsa, ülkemizde yuva sayısının en büyük olduğu üç köy arasında yer almaktadır . Dahası, okumaevi tarafından her yıl yapılan kuş sayımı sonucu yuva sayısının giderek arttığı saptanmıştır ...