İslâm dini, insanın beden ve ruh sağlığını korumayı temel bir ilke olarak benimseyen bir ilâhî nizamdır. Bu amacını gerçekleştirmek için zarurât-ı hamse denen canı, dini, aklı, malı ve nesli korumayı esas alan kurallar koymuştur. İnsanın mükerrem, değerli ve üstün birvarlık oluşunu borçlu olduğu aklın fonksiyonlarını icra etmesini engelleyen uyuşturucu kullanımı bu sebeple İslâm nazarında haram kılınmıştır. Uyuşturucu maddeler, insanın aklını örtme ve işlevsiz hâle getirmenin yanı sıra bedenini zayıflatan, malına zarar veren, ahlâkî bozulmalara yol açan ve hatta nesli tehlikeye sokan etkilere sahiptir.
Kur'an-ı Kerim'de doğrudan uyuşturuculardan bahsedilmemekle birlikte, başta şarap ve dolayısıyla alkollü içeceklerden uzak durulmasını emrettiği “Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak şeytan işi pisliklerdir; bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.” (el-Mâide, 5/90) ayeti ile zararlı alışkanlıklardan uzak durulması gerektiğini vurgulamıştır. Hadislerde ise sarhoşluk veren her şeyin haram olduğu açıkça belirtilmiş ve Peygamber Efendimiz (s.a.s.), “Çoğu sarhoş eden şeyin azı da haramdır.” buyurarak uyuşturucu gibi maddelerin bütün çeşitlerinden uzak durulması gerektiğini ifade etmiştir. Ayet-i kerime ve hadis-i şeriflere dayanarak aklın fonksiyonlarını yerine getirmesini engelleme illetine binaen kıyas yoluyla uyuşturucunun haram olduğuna hükmeden İslâm dini, insanın değerli bir varlık olarak kalmasını istemiştir.
Ülkemizde uyuşturucu kullanımının, özellikle gençler arasında önemli bir halk sağlığı sorunu teşkil ettiği, hatta millî güvenlik sorunu hâline geldiği son zamanlarda görülmektedir. İlk uyuşturucuyu kullanma sınırının 10 yaşına düştüğü, son yıllarda özellikle de sentetik uyuşturucuların çeşitliliği ve erişilebilirliğinin kolaylaştığı bir dönemde İslâm’ın koymuş olduğu hükümlerin anlamı ve değeri bir kez daha anlaşılmış bulunmaktadır.
1878 yılının Temmuz ayında 10. Rus-Türk Savaşı’nın ardından yapılan Berlin Kongresi’nde Balkanlar’daki Bulgar nüfusunun yaşadığı topraklar, beşe bölündü . Kuzey Dobruca , Romanya’ya verilirken Niş Sancağı nı Sırbistan aldı. Tuna nehri ile Stara..
Bugünkü programda "Doğru Bilgi ve İslamiyet'in Hassasiyeti" konusunu ele alan Vedat Ahmet, "Nedir doğru haber, doğru bilgi, kimden alacağız, nasıl alacağız, neyi aktaracağız, kime aktaracağız?" gibi son derece önemli konuların üzerinde duracak.
Rusenski Lom nehri vadisinin tepelerinde, Bulgaristan’ın en etkileyici manevi merkezlerinden biri saklıdır. Burada, 13. yüzyılda “Az. Arhangel Mihail” (Başmelek Mikail) İvanovo kaya manastırının bir parçası olarak inşa edilmiş, nehrin iki kıyısında..