Yakın geçmişte uygulamalı sanat alanında çalışan insanların zamanı, “ev eşyası”, “üretim hattı” ve “imalat süreci” gibi terminolojinin kullandığı bir ortamda geçiyordu.
Buna rağmen sosyalizm dönemi fabrikasında çalışan ve dolayısıyla dar sınırlar içerisinde kalan bir sanatçı, kendini sıkan o çerçevenin dışına çıkarak içindeki yeteneği azat etmeyi başardı.
Aktif hayatının 18 yılını Elin Pelin’de bulunan “İzida” Porselen Fabrikasında silikat sanayii alanında tasarımcı ressam olarak çalışarak geçiren Malena Djingova, her gün mesai sonrası atölyesine giderek deneylerle meşgul oluyordu. Prof. Velichko Minekov sınıfında okuduğu Sanat Akademisi’nden mezun olduktan sonra hayatını uyguladığı sanata adayan kadın, dönemin önde seramik sanatçılarından biri oldu.
Başkentte bulunan “Sofia Press” galerisinde “Hafıza, istikametler ve nesiller” adı ile tertip edilen serginin kuratörü Rumena Kalcheva, radyomuza konuşurken Malena Djingova’yı şöyle anlattı:
"Bu yorucu işte saat 9’dan saat 5’e kadar çalışan Marena, ayrı ayrı üretim etaplarına verdiği destekten dolayı iş arkadaşları tarafından sevilip sayılıyordu. Onun yönetiminde fabrikadan hepimizin anne ve babalarımızın evlerinde gördüğümüz, onlarla büyüdüğümüz farklı seramik kaplar çıktı. Uygulumalı sanatla uğraşan kişiler, sanatın hepimizin günlük yaşamımızın birer parçası olması için halkı aydınlatma rolünü üstlenmiştir."
Marena Djingova’nın eserlerinin teşhir edildiği sergi, sosyalizm döneminde kadın ressamların genel simasını gözler önüne sunuyor. Aynen bayan olan diğer sanatçılar gibi hem anne, hem çalışan kadın olan ve cinsiyeti ile ilgili önyargılardan dolayı yeteneğinin tanınmasını sağlamak için iki misli çaba sarfetmek zorunda kalan Djingova’nın heykelcilik hevesi, henüz Akademi’deyken abide yapım sanatı sırf erkeklere has bir iş olduğu önyargısı ile karşılaşınca deyim yerindeyse “kursağında kaldı”.
" Her ne kadar sanatta farklı bir istikamete yönelse de seramik panoları ve eserlerinde önyargıların baskısı ile vazgeçmek zorunda kaldığı, fakat içinde hep taşıdığı heykelcilik sevgisi kendini belli ediyor” diyen serginin kuratörü, günümüzde de kadın olan heykeltraşları saymaya kalkarsak durumun çok fazla değişmediğinin ortada olacağına da dikkat çekti.
Marena Djingova, atölyesine giderek kendini sanatçı olarak gelişmesini sağlayan bambaşka bir dünyanın içinde buluyordu.
" Adını sanatın tarihine yazdıran ve dikkat çeken şey, kendine has malzeme kullanma tarzıdır. Glazür, porselen ve kil kullanımı, pişirme ve şamot gibi klasik tekniklerle yetinmeyen Marena Djingova, eserlerine çok farklı şeyler katıyor. Örneğin metal lifler ve cam eritmek sureti ile esere özel bir doku yapısı ve derinlik kazandırmıştır. Marena Djingova’nın deneyci olarak bilinmesi de bu yüzdendir”.
Maddiyat ve maneviyatın iç içe girdiği sergide anne kız, farklı bir düzeyde buluşuyorlar. Sanat Akademisi’nin “Tekstil ve Moda” Bölümünden mezun olan Zlatka Andreeva, şunları anlattı:
"Annemin sanatına her zaman saygı duymakla beraber kendi yolumda yürüdüm. Çok ciddi bir insan olan ve kendi eserleri ile ilgili eleştirel tutum sergileyen Marena Djingova belki de bu yüzdendir tek başına sergi kurmayı göze alamadı. Şimdi ben çalışmaları ve deneylerini sergilemeye çalışıyorum”.
Geçen 2024 yılında Marena Djingova’nın doğumu üzerinden 85, ölümü üzerinden ise 8 yıl tamamlandı. Serginin düzenlenmesi ile bu yıldönümünde Bulgar sanatında önemli yer tutan kadın sanatçıların ne kadar büyük güce sahip oldukları hatırlatılmak istendi. “Tabiatı seviyordu Eserlerinde hissedilen şevkatla karışık kuvvet belki de bu yüzdendir” diyen kız, Marena Djingova’nın ellerinden çıkan her seramik panosunda annesinden bir parça seçebiliyor.
Foto : Diana Tsankova
Çeviri : Tanya Blagova
Bulgar istan’daki ilk korumalı istihdam merkezi “Gradina Vdahnovenie” (İlham Bahçesi) adını taşıyor . Merkezde okuldan mezun olduktan sonra sosyal çevre ve iş bulmaları epey zor olan özel ihtiyaç sahibi gençlere istihdam ve bakım hizmeti..
Bulgaristan’da en gizemli olmakla birlikte en az tanınan dağlardan biri olan Sakar, son dönemde yeni sürdürülebilir turizm rotası haline geliyor. Doğu Rodoplar ve Istranca dağları arasında yer alan bölge, “Studen Kladenets” barajında..
Bulgaristan’ın en güneybatısında Ograjden dağının yüksekliklerinde yer alan Dolene köyü, tam anlamı ile cennet köşesidir . Dolene’nin sunduğu masalımsı manzara, ülkemizdeki diğer köylerden çok farklı olup görenleri hayretler içinde bırakır...