2022 yılında Medresetün Nüvvab’ın kuruluşunun 100.yılı münasebetiyle ülkemizin farklı bölgelerinde yıl boyunca devam eden çeşitli kültürel etkinlikler yapıldı. Sofya Yüksek İslam Enstitüsü’nün organizatörlüğünde Şumen’de „Asırlık İlim ve İrfan Ocağı Nüvvab“ adı altında milletlerarası ilmi toplantıda yurt içinden ve yurt dışından katılan değerli akademisyen ve araştırmacılar Medresetün Nüvvab hakkında önemli bilgiler paylaştılar. Ayrıca Bölge müftülüklerince paneller, Braniçevo köyünde zengin bir kültür programı eşliğinde at yarışları düzenlendi. Bu etkinliklerle Medresetün Nüvvab’ın Bulgaristan’daki Türkler için önemine bir kez daha dikkat çekildi.
Peki Medresetün Nüvvab Bulgaristan’daki Türkler için neden bu kadar önemlidir?
Medresetü’n-Nüvvab, 1922-1923 eğitim öğretim yılında Şumen’de açıldığında bu dönemde Bulgaristan topraklarında varlığını sürdüren dört medreseden biri olmuştur. Bu dönemde Şumen'de Medrese-i Aliye, Pomorie ilçesindeki Stratsin köyünde Medrese-i Hayriye, Aytos’a bağlı Lyulyakovo köyünde Medrese-i Aliye vardı. Bu medreseler 4 yıllıktı ve öğrencileri eğitimlerini Medresetü’n-Nüvvab’ın tali kısmında sürdürebilirlerdi.
Medresetün Nüvvab’ın tali kısmı ise 5 yıllık olup buradan mezun olanlar yüzlerce yerleşim yerinde imam, vaiz, şeriat katipliği yapmışlardır.
Dinî karakterinin korunduğu Medresetün Nüvvab’ta din dersleri Arapça okutulmuşsa da okul müfredatında fen ve matematik dersleri, dinî derslerine göre çok daha fazla yer alıyordu, böylece din görevlilerinin yanı sıra Türk okullarına öğretmen yetiştirilmesi amaçlanmıştır. Bu bağlamda 1933'te Medresetün Nüvvab’ın lise statüsünü alması ve özel okul statüsündeki Türk okullarına öğretmen yetiştirme hakkını elde etmesiyle önemli bir başarı sağlanmıştır. Nitekim Medresetün Nüvvab mezunlarının büyük bir çoğunluğu öğretmenlik mesleğini icra etmiştir.
Medresetün Nüvvabın 1930 yılında üç yıllık ali kısmının açılmasıyla, 1924 yılında Türkiye'de medreselerinin kapatılmasının ardından sadece Bulgaristan'ın değil, tüm Balkan Yarımadası'nın tek yüksek İslami eğitim kurumu haline gelmiştir. Ali kısımdan mezun olanlar Başmüftü, müftü, müftü vekili, Nüvvab hocaları olarak görev yapmışlardır. Özellikle 1944 yılından sonra üç Başmüftü - Süleyman Ömer (1945-1947), Akif Osmanov (1947-1964) ve Hasan Adem (1965-1976) Medresetün Nüvvabınali kısmından mezun olmuşlardır.
Medersetün Nüvvab ayrıca Türkçe, Arapça ve Farsça dillerinde çok iyi dil eğitimi veren bir eğitim merkezi haline gelmiştir ki, buradan üstün başarıyla mezun olan tek Hristiyan öğrenci Boris Nedkov, 1942 yılında Sofya Ulusal Kütüphanesinin Şarkiyat Bölümü başkanlığını üstlenerek Osmanlı paleografyası ve yazma eserlerle ilgili çok ciddi bilimsel katkılar sağlamıştır.
Medresetün Nüvvab’ın önemi, Bulgaristan’daki Türk ve Müslüman topluluğunun dini kimliğinin korunmasında büyük etkisi olan dini kadro ve öğretmenlerin yetiştirilmesiyle sınırlı kalmamıştır. Medresetün Nüvvab, çok sayıda müdür ve okul müfettişi, milletvekili, Türk gazetelerinin yazı işleri müdürü, yazar, şair ve gazeteci yetiştirmiş bir kültür ve eğitim merkezi olmuştur.
Nitekim 1878-1944 yılları arasında tıp, diş hekimliği, eczacılık, hukuk, mühendislik, ekonomi gibi alanlarda mesleki kariyerler geliştiren aydın tabaka yetiştirmeye başaramayan Türk azınlığı, Medrese Nüvvab’ın kurulmasıyla ilk kez kendi dini kadrolarını ve öğretmenlerini yetiştirme fırsatı bulmuştur.
Türk halkı nezdinde büyük itibarı bulunan Medresetün Nüvvab’ın mezuniyet törenlerine binlerce davetli katılmıştır. Örneğin 5 Temmuz 1936'da yapılan mezuniyet törenine Şumnu, Ruse, Varna, Pleven, Tırnovo, Provadia, Stara Zagora, Sviştov bölgelerinden yaklaşık 1.000 davetlinin katılması dikkat çekicidir.
Bulgar siyasi çevrelerinin eğitim politikasında da özel bir rol oynayan Medresetün Nüvvabın mezuniyet programlarına üst düzey devlet yetkilileri, Dışişleri Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı temsilcileri de hazır bulunmuşlardır..
Aslında Aleksandır Stamboliyski hükümetinin Türkler’e yönelik hoşgörü politikası desteğiyle kurulan Mederesetün Nüvvab, bütün Bulgar hükümetleri tarafından ilgi görmüştür. Kimon Georgiev'in 19 Mayıs 1934'teki askeri darbesinden sonra bile, Türk azınlığın haklarının ciddi şekilde kısıtlandığı bir dönemde, Mederesetün Nüvvab Bulgaristan'daki azınlıklara yönelik dini hoşgörünün ve geniş haklarının sembolü olarak gösterilmiş.
Medresetün Nüvvab’ın kurulduğu 1922 yılından 1946-1947 eğitim öğretim yılında Komünist rejim tarafından laik Türk azınlık Lisesine dönüştürülmesine kadar Bulgaristan’daki Türkler için en itibarlı ve önemli eğitim kurumu olduğunu söyleyebiliriz. Peki Komünist rejim bu okula nasıl bir tutum sergiledi. İlginçtir ki, Medresetün Nüvvabın Türk halkı arasında itibarı o kadar büyüktü ki, Komünist rejim 1948/1949 eğitim öğretim yılında okul müfredatında değişiklik yaparak pedagoji ve daha sonra dinî dersleri kaldırdığında bile okulun adını değiştirmemiş ve 1951 yılına kadar Nüvvab olarak kalmıştır. 1950’de "Nüvvab" Türk Azınlık Lisesi, Milli Eğitim Bakanlığına bağlanmış, 1951’de ise adı "Nazım Hikmet" Türk Karma Lisesi olarak değiştirilmiştir. Kendisine bağlı bir Türk aydın tabakası yetiştirme politikası izleyen Komünist rejimin kurduğu ilk Millet Meclisi’nde 4 tane Türk milletvekilinden Sabri Demir ve İsmail Sarhocuoğlu Nüvvab mezunuydu. Yeni Işık gazetesinin başredaktörü Selim Bilal yine Nüvvablıydı. Selim Bilal BKP Merkez Komitesinde Türkler arasında basın yayın meseleleri sorumlusu olarak görev yapmıştır.
1945 yılından sonra çıkan şiir ya da öykü kitapları yine Nüvvaplılar tarafından yazılmıştır. İlk Türk romanının yazarı Sabri Tata, ikinci Türk romanını yazan Rodoplu Halit Aliosman Dağlı ve Bulgaristan’daki iyi yazarlardan ve gazetecilerden Salih Baklacı, Nüvvab’ta eğitim görmüşlerdir.
Kısacası, Komünizm döneminde yetişen yeni Türk aydın tabakasının neredeyse tamamı Nüvvablıydı. Daha 1945’lerde Sofya, Varna üniversitelerine kabul edilen Türkler Nüvvablılardır. 1949 yılında Sofya Üniversitesi Hukuk fakültesine kaydolan Nüvvab mezunu İsmail Cambazov burada Türk üniversitelileri grubuyla karşılaştığında hemen Türk Üniversiteliler Birliği Başkanı seçilmiştir. İsmail Cambazov’un yaptığı bir söyleşide 64 Türk üniversiteli gençten 38’in Nüvvablı olduğu bilgisini paylaşmıştır.
Yazı: Emine BayraktarovaHer yıl 18 Mayıs'ta Uluslararası Müzeler Günü'nü kutluyoruz. 1977 yılında ICOM (Uluslararası Müzeler Konseyi)’un kararıyla başlatılan kutlamanın amacı “müzelerin kültürel bir alışveriş aracı olduğunu ve halklar arasında karşılıklı anlayışın,..
Çiftçiler, bu yıl bahar mevsiminde ülkenin farklı bölgelerinde arılar arasındaki ölüm oranının yüzde 90’ı bulduğu yönünde alarm verdi. Bu durum, bal veriminin de önemli ölçüde düşük olacağını ortaya koyuyor. Bugün BTA’da düzenlenen tartışma..
LUNAR Işık Festivali’nin dördüncüsüne ev sahipliği yapan başkent Sofya sıra dışı açık hava sanat galerisine dönüşecek. Sofya’nın sakinleri ve konukları 8-11 Mayıs tarihleri arasında her akşam, şehir merkezinde yer alan 14 noktada üç boyutlu..
Her yıl 18 Mayıs'ta Uluslararası Müzeler Günü'nü kutluyoruz. 1977 yılında ICOM (Uluslararası Müzeler Konseyi)’un kararıyla başlatılan kutlamanın amacı..