Günün Programı
Yazı Boyutu
Bulgaristan Ulusal Radyosu © 2025 Tüm hakları saklıdır

Seyyahların 30 camili bir şehir olarak tarif ettikleri Vidin şehri

Vidin Osmanlı döneminden kalan mimari eserlerle dikkat çekmektedir

Yapıların büyük bir kısmı günümüze ulaşmazken Osman Pazvantoğlu tarafından inşa ettirilen eserler zamana meydan okuyor

13
Photo: özel arşiv

Bulgaristan’ın kuzeybatısında, Tuna nehri kıyısında yer alan güzel bir şehir olan Vidin, Osmanlı döneminden kalan mimari eserlerle dikkat çelmektedir. Zira bu dönemde Bulgaristan'da camiler, mescitler, tekkeler, türbeler, konaklar gibi birçok dini ve idari binanın yanı sıra hamamlar, kütüphaneler, bezistenler, kervansaraylar, hanlar gibi sivil amaçlı binalar da inşa edilmiştir.

Ünlü Türk mimar-mühendisi ve mimarlık tarihi araştırmacısı Ekrem Hakkı Ayverdi’nin tespit ettiği 3 339 mimari eserin büyük bir kısmı günümüze kadar ulaşmamıştır. Ancak Vidin’deki Osmanlı mimari eserlerinin Bulgaristan’ın diğer şehirlerine nazaran daha fazla olduğunu belirtmemiz gerekiyor.

1396 yılında Osmanlı hakimiyeti altına giren Vidin şehri, önemli askeri ve ticari yol üzerinde yer aldığından dolayı takip eden yüzyıllarda Osmanlılar ile Haçlılar, Macarlar ve Avustryalılar arasında savaşlara ve kuşatmalara sahne oldu. Barış zamanlarında Dubrovnikliler’in, Venedikliler’in ve Yahudiler’in elinde bulunan ticaret gelişti. Orta Avrupa’ya giden kaya tuzu, balık, ahşap, deri, yün ve tahıl dolu yükler Vidin’den geçiyordu.

Orta Çağ’da Bdin kenti Bulgar aristokrasisine mensup güçlü bir ailenin güç merkeziydi ve kent merkezi kalenin içinde yer aldı. Tuna nehri kıyısında yükselen, suyla dolu hendekle çevrilen bu kale Osmanlı hakimiyeti yıllarında da muhkem bir yapı olarak önemini devam ettirdi. Macarlar’ın 1502’de gerçekleştirdikleri tahribatlardan sonra kale yeniden inşa edildi ve içinde kimsenin yaşamamasına rağmen şehrin en önemli kısmını teşkil etmeyi sürdürdü.

Vidin kalesi

17. yüzyılda Vidin'den geçen Evliya Çelebi, Vidin kalesini ve kalenin güneyinde yer alan, kestane ve palmiye ağaçlarıyla dolu düz bir yer olan Varoş adlı kasabayı ayrıntılı olarak anlatır. Evliya Çelebi dördü Hristiyan, biri Yahudi ve geri kalanı Müslüman olan 24 mahalleden bahseder. En ünlü olanları ise Bey Mahallesi, Çarşı Mahallesi, Tabakhane Mahallesi, Orta Cami Mahallesi, Şeyh Mahallesi, Nalband Mahalle ve Yukarı Mahalle olarak sıralar. Bahsettiği camiler ise Yeşil Cami, Uzun Cami, Çarşı Cami ve Kapan Cami'dir. Ayrıca Şeyhefendi Camii, Nalband Camii ve Ak Cami de vardı. Bununla beraber on mescit daha vardı ve bunların en ünlüleri Hacı Ahmed ve Şeyh Efendi mescitleriydi. Bazı yazarlara göre Vidin'de 51'i cami olmak üzere 86 mimari anıt bulunmaktaydı. Seyyahlar ise Osmanlı dönemindeki Vidin’i 30 camili bir şehir olarak tarif ediyor.

1868 tarihli Tuna Vilayeti Salnamesine göre Vidin'de 24 cami, 12 okul, bir medrese ve 7 tekke vardı.

İstanbul kapı

Günümüze ulaşmayan mimari yapılar

Ne var ki bu mimari eserlerin büyük bir kısmı günümüze ulaşamamıştır. Bir kısmı 1877-1878 Osmanlı - Rus savaşı sırasında zarar gördü, büyük bir ksımı ise Komünizm döneminde yok edildi. Üstelik bazı mimari eserler yerel veya ulusal öneme sahip olmasına rağmen yıkıldı.

Örneğin 1955 yılında, bir Bulgar mimar ailesi, Kültür Bakanlığı tarafından ulusal öneme sahip mimari anıtların listesini hazırlamak üzere Vidin'e gönderildiğinde Ak Camii çok kötü durumdaydı, ancak ayakta kalabilmişti. Yerel Kooperatifi (TKZS) için tahıl ve diğer gıda maddelerinin deposu olarak kullanılan bu caminin "19. yüzyılın ortalarından itibaren şehirdeki Türk kültürel yapısını yansıttığı" için mimarlar tarafından yerel öneme sahip bir kültürel anıt olması önerildi. Ulusal öneme sahip bir kültürel anıt ilan edilmesine rağmen Ak Camii 1970 yılında yıkıldı. Günümüzde Vidin'de “Akcamiya” adında bir mahalle bulunmaktadır. Aynı kaderi muhtemelen, bugün hakkında hiçbir bilgi bulunmayan, 1964’te kültürel anıt ilan edilen ve “Kırnatata Camiya” olarak bilinen cami de paylaştı.

Yerel öneme sahip bir kültürel anıt ilan edilen ve Derviş Camii olarak bilinen Mustafa Paşa Camii de 1970'lerde yıkıldı.

Yeniçeriler kapısı

Osman Pazvantoğlu zamanından kalan iki çeşme kaydı bulunmaktadır.Çeşmeler çok zengin süslemelerle dekore edilmişti ve buzhaneler yaz aylarında her gün yoksullara ücretsiz buzlu su sağlıyordu. Çeşmelerden biri Yeniçeriler (Haçlı Kışlası) na giden yol üzerinde, diğeri ise Derviş Camii’nin yanındaydı. 1927 yılında Derviş Camii'nin yanındaki çeşme yıkıldı ve taşları farklı amaçlarla kullanıldı.

Bugüne kadar varlığını sürdüren eşsiz eserler

Bu yıkıma rağmen Vidin, özellikle Osman Pazvantoğlu tarafından inşa ettirilen eşsiz mimari eserleri ile ilgi çekmeye devam etmektedir.

Osman Pazvantoğlu'nun mezar taşı

Bugün Vidin’de Osman Pazvantoğlu Camii ve kütüphanesinin yanısıra, kale ve şehir surları, baruthane deposu, postane, konak ve Yeniçeriler kışlası var. Ayrıca Vidin tarihinde önemli bir zatın - Selahattin Baba’nın türbesi de var. Kalenin en büyük kapısı olan İstanbul kapı en iyi durumdadır. Sembolik olarak bir zamanlar İmparatorluğun başkentine - İstanbul’a açılan kapıydı. Tuna nehrine bakan kalenin ana kapısı Telgraf kapı olup adını yakınında bulunan ve Bulgaristan’da günümüze kadar ulaşmış tek Osmanlı posta ve telgraf (1858-1859) binasından almıştır. Telgraf kapı 1950’de lokantaya, Komünizm’den sonra ise bara dönüştürülmüştür. Bugün bakımsız bir halde görünmektedir.Tuna tarafından Osman Pazvantoğlu’nun (1758-1807) sarayına giden Saray kapıyla Yeniçeri Kapı gibi bazı kapılar iyi korunmuşlardır. Ancak aynı durum Florentin kapı için geçerli değil. Uzun yıllar boyunca kışlalara giden yol olarak kullanıldıktan sonra bugün uğradığı tahribat dolayısıyla neredeyse tanınamaz haldedir.

Osman Pazvantoğlu Camii

Osman Pazvantoğlu Camii

Vidin’deki Osmanlı eserlerinden en önemlisi şüphesiz şehrin sembollerinden olan ve 1801’de inşa edilen Osman Pazvantoğlu Camii’dir.

Bugün Vidin’de ayakta kalan tek camidir ve Pazvantoğlu’nun sarayı ile kale arasında, Tuna nehri kıyısında yükselen yoğun yeşillik içindeki bahçenin ortasında yer alıyor.


Caminin içi Osmanlı sanatında geç Barok stilinin etkisinin bir örneği olan nefis ahşap oymacılıkla süslenmştir. Ancak Osman Pazvantoğlu Camii’ni meşhur yapan şey içinde değil, tepesinde bulunuyor. Dikkatlice bakıldığnda caminin hilâl ile değil, ters çevrili bir kalp ile taçlandığı görülmektedir.

Bu simge “eşsiz” olarak değerlendirilmekteyse de aslında İmparatorluğuk dahilinde epey hilâlsiz cami örnekleri vardır.

Osman Pazvantoğlu Kütüphanesi

Osman Pazvantoğlu Kütüphanesi

Osman Pazvantoğlu Camii'nin birkaç metre kuzey doğusunda yer alan kütüphane, Bulgaristan topraklarında korunan iki Osmanlı kütüphane binasından biridir. Caminin inşasından kısa bir süre sonra Osman Pazvantoğlu tarafından kurmuştur. Her ne kadar bir zamanlar raflarında yer alan dini, tarih, coğrafya ve tıbbi literatürden oluşan zengin koleksiyon bugün Sofya’daki Milli Kütüphanede muhafaza edilse de günümüzde kitaphane binası hâlâ ayaktadır.

Yeniçeriler Kışlası (“Krıstata kazarma”)

Yeniçeriler Kışlası (“Krıstata kazarma”)

Osman Pazvantoğlu kendisine bağlı fedakar askerleri için 1801’de Kale’de yeni ve güzel bir kışla inşa ettirmiştir. Bina hala ayaktadır ve haç şeklinde çizilen alışılmadık planından dolayı yerli halk arasında Haçlı kışla (Krıstata kazarma) olarak bilinir. 1878’den sonra Bulgar ordusu yapıyı askeri amaçlarla kullanıldı.1965 yılında ise etnografya müzesine dönüştürüldü. 1969 yılından bu yana, Vidin bölge halkının 19. yüzyılın sonundan 1920'lere kadarki döneme ait geleneksel kültürünü yansıtan bir etnografya sergisi düzenlenmektedir.

Eski Osmanlı konağı

18'inci yüzyılın ikinci yarısında inşa edilen eski Osmanlı konağı, bugün Vidin Tarih Müzesi'ne aittir. Önemli ölçüde değişikliğe uğrayan binaya ikinci bir kat ve yangın kulesi eklenmiştir. Osmanlı döneminde karakol olarak kullanıldı ve 1870 yılına kadar Bulgar kilise cemaatine ev sahipliği yaptı. 1878'den sonra Bulgar Rönesans mimarisinin unsurlarını da içerecek şekilde yeniden inşa edildi. Bina 1956 yılında Tarih müzesine dönüştürüldü.

Selahaddin Baba Türbesi

Selahaddin Baba Türbesi

Selahaddin Baba türbesi ise yine Osman Pazantoğlu tarafından 1796-1807 yılları arasında inşa ettirildi. Selahaddin Baba 1689 yılında Avusturyalıların Vidin'i kuşatılmaları sırasında 1000 askeriyle birlikte kahramanca ölen efsanevi komutandır. 1964’te “yerel öneme sahip” kültürel bir anıt ilan edilmişse de bugün harap olmuş durumdadır.

Vidin’de 18.y.y.’da inşa edilen ve “yerel öneme sahip” Kenan köprüleri ve Çoban köprüleri de var.

Vidin’de ayakta kalan Osmanlı mimari eserlerini ziyaret ederek Vidin’in eşsiz tarih dokusuna şahitlik etmenizi temenni ederim!

Foto: Emine Bayraktarova özel arşiv, vidin.bg



Последвайте ни и в Google News Showcase, за да научите най-важното от деня!

Kategorideki diğer yazılar

Samokov’da ahududu festivali başlıyor

Samokov şehrinde 11-12 Temmuz günlerinde 10’ncu Ahududu Festivali düzenleniyor. Bölgenin sembolü haline gelen festival, yerli ahududu üretimini tanıtma, bölgedeki genç çiftçileri teşvik etmek ve tarımın sürdürülebilirliğini desteklemek amacıyla..

Eklenme 12.07.2025 06:55

"Hisarlıka Experience 2025" - Küstendil yakınlarında tarih, müzik ve maceralar

Küstendil yakınlarındaki tarihi "Hisarlaka" parkı 13 Temmuz 2025 tarihine kadar binlerce turisti, maceraperesti ve tarih severi ağırlayacak. Bu yıl beşincisi düzenlenen "Hisarlıka Experience" festivali, Ortaçağ kalesinin duvarları ve doğal parkın..

Eklenme 12.07.2025 05:10

Sofya’da havaalanından şehir merkezine gece toplu taşıma olacak

Başkent Belediyesi Basın Merkezi tarafından duyurulduğu üzere, “Vasil Levski” Havalimanı’ndan şehir merkezine kadar gece toplu taşıma hizmeti olacak. 14 Temmuz’u 15 Temmuz’a bağlayan gecebaşlayacak olan seferler, 4 numaralı gece otobüs..

Eklenme 11.07.2025 14:52