Günün Programı
Yazı Boyutu
Bulgaristan Ulusal Radyosu © 2025 Tüm hakları saklıdır

Veliko Tırnovo’da Trapezitsa tepesi Ortaçağ Bulgaristan’ın ruhunu koruyor

Photo: museumvt.com

Trapezitsa, Bulgaristan’ın Ortaçağ’daki başkenti Tırnovgrad’ın (günümüz Veliko Tırnovo şehri) meşhur üç tepesinden biridir. Şehrin kuzeybatısında yer alan tepe, Ortaçağ’da Bulgar çarlarının ve Bulgar patriğinin sarayları yer aldığı Tsarevets tepesinin karşısında bulunuyor.

İkinci Bulgar Çarlığı (1185–1396) döneminde Trapezitsa’da başkentin istihkam semti bulunuyordu. Etrafı üç taraftan Yantra nehri suyu ile çevrili olan tepe, nehir kıvrımlarını takip eden sağlam sur duvarlarına sahipti. Duvarlar yaklaşık 8 metre, kalenin giriş kapısını koruyan kuleler ise 12 metre yüksekliğindeydi. Birkaç yıl öncesine kadar Trapezitsa’da sadece soylu boyarların yaşadığı düşünülüyordu. Ancak Bulgaristan Bilimler Akademisi (BAN) Arkeoloji Enstitüsü’nün gerçekleştirdiği derinlemesine araştırmaların ardından bu semtte hem zengin soyluların ve yüksek rütbeli din adamların hem de sıradan insanların yaşadığı kanatlandı. Ortaçağ’da bu tepenin nüfusunun birkaç bin kişiye ulaştığı tahmin edilmektedir.

Veliko Tırnovo Tarih Müzesi’nde tur rehberi Svetlana Petkova: "Tam karşısındaki Tsarevets tepesi piramit şeklinde iken, Trapezitsa geniş düz bir plato şeklindedir. Bazı tarihçilere göre tepenin ismi Ortaçağ’da geçitlerin güvenliğini sağlayan trapeziti olarak adlandırılan savaşçılardan gelmektedir.

Svetlana Petkova

Bulgaristan Radyosu’na konuşan Svetlana Petkova şunları belirtti: "Trapezitsa ikinci en önemli tepedir. Çarlık sarayının bulunduğu ve devletin yönetildiği Tsarevets ana tepedir. 1235 yılında II. İvan Asen döneminde en yüksek noktasına patrikhane sarayı inşa edildi.  1195 yılında Çar Asen, Sredets (günümüzde Sofya)’ten Aziz İvan Rilski’nin kutsal kalıntılarını getirdi. Bulgar hükümdarları son derece inançlıydı ve II. Bulgar Çarlığı döneminde burada bir çok azizin kutsal kalıntıları bulunuyordu.  1469 yılında Rila Manastırına geri götürülene kadar Aziz İvan Rilski’nin kusal kalıntıları burada korundu. Trapezitsa tepesinde II. Bulgar İmparatorluğu döneminden kalma kiliseler korunmuştur. Bir zamanlar şehrin sakinleri kaleye su sağlamak için Yantra nehrine ulaştıkları tepenin batı kısmında kazılar devam etmektedir.

Trapezitsa’daki kiliseler duvar resimleri, renkli mozaikler ve seramik süslemelerinden oluşan zengin mimarisiyle dikkat çekiyor. Bunlar arasında en büyüyğü Aziz Yoan Rilski olarak bilinen 8 No’lu kilisedir.

Bundan önce 1170 yılına kadar tepede Bizans bölgesel askeri birimi bulunuyordu. Bilim adamları, Trapezitsa’da sivil nüfus yerleşmenin ancak 13.yy’da Çar II. İvan Asen döneminde Bizans ile barış sağlandıktan sonra olduğunu tahmin etmektedirler. 

 “O zaman boyarların yerleşmesiyle birçok zanaat atölyeleri ve boyar kiliseleri ortaya çıktı” diye belirten Svetlana Petkova şöyle devam etti:

"Tsarevets yaklaşık 12 hektarlık bir alanı kaplarken, Trapezitsa tepesi 8 hektarlık alanı kapsıyor. Her hektarda nüfus oranı aşağı yukarı böyleydi, ancak zaman içinde nüfus sayısında değişiklikler olmuştur. Surlarla çevrili kalelere erzak temin eden civar yerleşkelerle birlikte Tırnovo’nun nüfusu yaklaşık 20 bindi. Bir kıyaslama yapacak olursak o dönemde Konstantinopolis’in nüfusu yaklaşık 40-45 bin kişiydi. Avrupa standartlarına göre Tırnovo orta büyüklükte bir şehirdi.

Daha 20. yy’ın başlarında yapılan ilk araştırma kazılarında sur duvarları, kilise kalıntıları ve kalenin altı kapısı ortaya çıkarıldı.  

Günümüzde “Trapezitsa” mimari müze alanı birçok turisti cezbetmektedir. Tarihi tepeye fünükülerle çıkılır. Burada yer alan kültürel miras tanıtım merkezinde, tarih öncesinden ve tepenin ilk yerleşimcileri olan Traklar döneminden, Trapezitsa’nın II. Bulgar Çarlığı'nın başkenti olduğu döneme kadar uzanan arkeolojik kazılarda gün ışığına çıkarılan buluntular sergileniyor.

Tur rehberi Svetlana Petkova bir dizi araştırmalara rağmen, tepenin hala sakladığı sırları olduğunu, yeni arkeolojik çalışmaların ise şimdiye kadar bilinmeyenleri ortaya çıkarmaya devam etiğini belirterek sözlerini tamamladı.

Çeviri: Ergül Bayraktar

Foto:BTA, museumvt.com, Veliko Tırnovo Bölge Tarih Müzesi, bulgariancastles.com, velikoturnovo.info



Последвайте ни и в Google News Showcase, за да научите най-важното от деня!

Kategorideki diğer yazılar

Cuma öğleden sonra

Güreş, çok eskilere dayanan bir beden terbiyesi ve spordur. Farklı dönemlerde farklı şekillerde ve türüne göre kurallara uyularak yapılan bu spor Türkler tarafından çok rağbet görmüştür. Mertlik, cengâverlik, güç ifadesi ve gösterisi olarak görülen ve ferdî..

Eklenme 15.08.2025 14:00

Cuma öğleden sonra

İslâm dini, insan dünya ve ahiret saadeti ve huzuru, özellikle de ölümden sonra başlayan ve sonsuz bir hayat olan ahirette kurtuluş, güzel bir hayat ve yüce makamlar sağlamaktadır. Bunun gerçekleştirebilecek imkânları Allah Teâlâ insana sunmaktadır. Ama..

Eklenme 08.08.2025 14:00

Cuma öğleden sonra

İslâm dini, insana faydalı olan birçok şey gibi, ateşi de nimet olarak ele almaktadır. Çünkü ateş sayesinde insan ısınmaktadır, yemeğini pişirmektedir ve karanlıktan aydınlığa kavuşmaktadır. Böyle önemli bir nimet olan ateşi Kur’ân-ı Kerim..

Eklenme 01.08.2025 14:00