Günün Programı
Yazı Boyutu
Bulgaristan Ulusal Radyosu © 2025 Tüm hakları saklıdır

Kırcalili Mestan ailesinin İstanbul’dan Brüksel’e uzanan göç hikayesi

Pedriye ve Mümün Mestan
Photo: özel arşiv

Brüksel’in Skarbek semtinin en işlek caddelerinden birinde Pedriye ve Mümün Mestan ailesinin terzi atölyesi bulunmaktadır. Aslen Kırcalili olan aile, 1989 yılında, “büyük seyahat” olarak adlandırılan göç sırasında memleketinden ayrılıp Türkiye’ye yerleşti ve 35 yılı aşkın bir süredir yurt dışında yaşamaktadır.

Bulgaristan Radyosu’na konuşan Mestan ailesi şunları belirttiler:

Pedriye Mestan

"İstanbul’a gittik ve oraya yerleştik. Ben Laleli’de tercüman olarak işe başladım. O zamanlar Rus turistler fazlaydı ve Rusça’dan Türkçe’ye tercümanlık yapıyordum” diye ifade eden Mümün’ün ardından eşi Pedriye hatıralarına geri dönerek şunları ekledi:

“Başka bir iş bulamadığımdan terzi olarak çalışmaya başladım. Bir iki yıl farklı atölyelerde çalıştım, ondan sonra kendi atölyemizi açtık. İşlerimiz iyi gidiyordu.”

Mümün Mestan

Mümün ise devam etti: “10 tane işçimiz de vardı. Türkiye’deki büyük krizin patlak verdiği 2000 yılına kadar her şey normaldi. Ancak atölyemizi kapatmak zorunda kaldık. Belçika’da yaşayan kardeşim var ve onu ziyarette gittik. Orada imkanların olduğunu görünce 2000 yılında Belçika’ya taşındık”.

Mestan ailesi Brüksel’de terzi atölyesi açıp her şeye yeniden başladı. Farklı milletlerden müşterileri yanı sıra Skarbek’te yaşayan yurttaşlarımız da var. Semtteki tek olan terzi atölyelerinde her bir müşteri saygıyla karşılanır. Pedriye ve Mümün çok iyi Fransızca konuşmaktadırlar ve iletişim kurmakta zorluk çekmediler.


Pedriye ve Mümün devamla şunları belirttiler: "Burada her zaman iş var. Bizi uzun zamandan beri tanıyan müşterilerimiz memnun. Tek kelime ile işimiz iyi gitti. Her ulustan müşterimiz var- Belçikalılar da var, Bulgarlar da var” diye ekledi Pedriye Mestan.

Eşi Mümün ise: “Hollanda, Fransa ve İngiltere’den müşterilerimiz var. İşini doğru dürüst ve kaliteli yaptığın zaman müşteri eksik olmaz. Atölyemizde perdeler dikiyoruz, tamirat yapıyoruz, yeni gelinlikler dikiyoruz ve “damlaya damlaya göl oldu”. Türkiye’de 10 kişi ile çalışırken seri üretimimiz vardı. Günde 300-400 elbise dikiyorduk. Belçika’da sipariş üzerine haftada en çok bir iki elbise dikiyoruz. Bunun için iki kişi yeterlidir. Eşim makinede dikiyor, benim işim ise elbiseleri ütülemek ve tamir için hazırlamak. ”


Pedriye Mestan, müşterilerle hiçbir sorun yaşamadıklarını, hem onlar hem kendileri memnun olduklarını ifade etti.

Konuşmamız sırasında, internet sitelerinin rekabeti konusunadeğindik. Bildiğimiz gibi, bu sitelerde elbise seçenekleri çok fazla ve birkaç saat içinde istediğiniz giysiyi alabilirsiniz.

Mümün bununla ilgili şunları söyledi: "Dört-beş yıldır siparişlerde azalma var, zira insanlar internet üzerinden sipariş veriyorlar ve bu onlar için daha ucuz. Müşteriler bundan memnun, ancak internetten daha büyük ya da daha küçük beden sipariş ettiklerinde bu elbiselerin düzeltilmesi gerekiyor. Tamir işlerimiz çoğaldı. Şu anda da dikiyoruz, ancak bunun biraz daha pahalıya mal olduğunu peşinen söylüyoruz”.


Pedriye Mestan mesleğinin geleceği konusunda iyimser değil. Ona göre terzilik mesleği yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Son zamanlarda giderek daha az gencin atölyeye staj yapmaya geldiğini üzülerek söyledi ve şunları ekledi:

"Şimdiki gençler  meslek öğrenmek istemiyorlar. Buraya gelen gençlere öğretmeye başladığımda, “Bütün gün iğneyle uğraşmak çok zor” diyorlar. İleride bu meslekler yok olacak. Genç nesil tabletlere ve telefonlara ilgi gösteriyor".

Atölyedekiişinin yanı sıra, Mümin Mestan sosyal faaliyetlerde de bulunuyor. 10 yıl boyunca Belçika'daki Kırcalili ve Bulgaristan vatandaşları derneğinin başkanlığını yapan Mümün Mestan şunları anlattı:


"Brüksel’e geldiğimde, buradaki Bulgaristanlıların sayısı fazla olduğunu gördüm. Bu insanları bir araya getirmeye karar verdim. 2006 yılından beri Tırgovişte, Haskovo ve farklı yerlerden insanlar için tanışma akşamları düzenlemeye başladım. Başta 50-60 kişiydik, daha sonra 150-200 kişiye çıktık. Her yıl 8 Mart’ı kutladık, yeni yıl kutlamaları düzenledik. 3-4 seneden beri tüm kutlamalar gençler tarafından düzenleniyor. Dernek başkanıyken iki sorunumuz vardı: cenaze fonu ve ana dil eğitimi. Kendi cenaze fonumuz olmadığı için Türklerin cenaze ve cenaze yardım fonu temsilcileriyle konuştuk ve onlar bizi kendi fonlarına kaydetmeyi kabul ettiler. Artık birisi vefat ettiğinde sorun yaşamıyoruz, her şeyi onlar üstleniyor. Bulgarca öğrenimi için ise Skarbek mahallesindeki Bulgar Pazar Okulunun müdürüyle iletişime geçtik. Şimdi arzu edenler çocuklarını oraya gönderiyor. Birçok çocuğun Bulgar pasaportu var, ama Bulgarca tek kelime bile bilmiyorlar".

35 yıldır yurtdışında yaşamalarına rağmen, Mestan ailesi Bulgaristan ile bağlarını hiç koparmadı.

Her yıl yazın memleketleri Kırcali'ye dönen aile şunları ifade etti:


“Her sene iki ay boyunca yaz tatilimizi Bulgaristan'da geçiriyoruz. İleride normal yaşam koşulları olursa, kalıcı olarak geri dönmek isteriz. Ancak emekli olana kadar 3-4 yıl daha çalışmamız gerekiyor. Oğlumuz Bulgaristan'da, kızımız Türkiye'de. Vatan vatandır. Nerede yaşarsanız yaşayın, doğup büyüdüğünüz yeri unutmazsınız. Sonunda Bulgaristan'a geri döneceğiz. Evimiz orada, oğlumuz ve torunumuz orada. Kırklareli'de oğlumuzun işlettiği bir restoranımız var... Belçika'da robot gibisiniz. Para kazanmak güzel, ama sosyal hayat yok".

35 yıllık göçmen hayatından sonra, vatan ve memleket özlemi devam ediyor mu?

Mümün Mestan  “Tabii ki var. Orada doğduk ve büyüdük. Eski evlerin hatıraları var. Amerika'ya, Avustralya'ya gidebilirsin, ama doğduğun yeri asla unutmazsın. Her gün internetten Bulgaristan'daki haberleri takip ediyorum” diye sözlerini bitirdi.

Foto: Pedriye ve Mümün Mestan özel arşiv

Çeviri: Ergül Bayraktar




Последвайте ни и в Google News Showcase, за да научите най-важното от деня!

Kategorideki diğer yazılar

Geleceğin tahıl kültürü tritikale

2025 yılının yaz mevsimine ilişkin haberlerin üstünden hızlıca geçecek olursak gündemin ön sıralarında yangınlar, boş veya neredeyse tükenmiş olan su havzaları, su kesintileri, kavurucu sıcaklıklar ve kuraklık konularının yer aldığını görürüz. Bu..

Eklenme 09.09.2025 11:23
İglika köyündeki  „Nevena Kokanova“ okuma evi

Sinema efsanesi Nevena Kokanova'nın hatırasını koruyan İglika taş köyü

İglika köyü, dağın kalbinde muhteşem taş evleri ve duvarlarından dolayı Koca Balkan’ın “Taş yuvası” olarak adlandırılmıştır. Burada yaşam 21. yüzyılın gürültüsü ve koşuşturmacasından uzak, sakin ve huzurlu geçmektedir. Gabrovo il merkezine sadece..

Eklenme 08.09.2025 05:05
Dr. Şasine Veli

Arı ve yaban arısı sokması tehlikeli olabilir

Arı veya sarı arı sokması , özellikle çocuklar için hiç te hoş olmayan, acı veren bir deneyimdir. Sokmadan sonra oluşan lokal reaksiyonun ciddiyeti, sokmanın yerine ve sokma sayısına göre değişmektedir . Sofya Askeri Tıp Akademisi Acil..

Eklenme 06.09.2025 05:05