Natalia Maeva'nın hikayesi, cesareti ve yaşama arzusu ile gerçek bir heyecan ve ilham kaynağı oluşturuyor. Aynı zamanda, Bulgar sağlık sisteminin durumu hakkında da pek çok soruyu gündeme getiriyor. 2009 yılında Natalia'ya pulmoner arteriyel hipertansiyon teşhisi konur. "O dönemde, devlet gerekli terapiye destek vermiyordu. Bunun için, maliyetini ailem karşılamak zorunda kaldı, "diyor Natalia. Pulmoner hipertansiyon tedavi edilmeyen nadir bir hastalık ve sadece destekleyici terapi uygulanabiliyor. Solunum güçlüğü, hareketlerde yorgunluğa neden oluyor. Akciğerlerdeki küçük arterler daralıyor ve kalp, kanı o arterlerden pompalamakta zorlanıyor. Hastalığın son aşamasında, her iki akciğerin nakli gerekmektedir.
2014'te Natalia'nın durumu kötüleşiyor. "Oksijen tüpü her zaman yanımdaydı. Bu haldeyken, insan toplumdan izole olur. Ancak ben başka şeylerle ilgilenmeye çalışıyordum,"diyor Natalia. Kendisinin kurduğu Bulgar Pulmoner Hipertansiyonlu Hastalar Derneği'nde aktif olarak çalışır ve aynı hastalıktan muzdarip diğer insanlara yardım eder. 11 ay boyunca uygun donör için bekler. Ve gerçekleşmesinden ümidini kestiği bir gün, beklediği o sihirli telefon gelir. Hiç korkmaz. "Kaybedecek bir şeyimin olmadığı noktaya gelmiştim zaten. Tek mantıklı adım akciğer naklini denemekti. "
Viyana'daki Üniversite Hastanesinde gerçekleşen nakil sonrası Natalia, uyandıktan sonraki duygularını anlatıyor:
"İnanılmaz bir deneyimdi. Uçuyor gibiydim. Uzun yıllar boyunca hastayken normal nefes almayı bilmiyorsunuz, çünkü normal ritmi kaybediyorsunuz. Ve nefes alıp vermeyi baştan öğrenmeye başlıyorsunuz. Bu, yaklaşık üç ayımı aldı."
Organ nakli sonrası zorluklar bitmiyor çünkü "Avusturya'daki üç aylık toparlanma süresince orada kalmak zorundasınız. Bulgar devleti sadece ameliyat için para veriyor. Ondan sonra, başınızın çaresine bakmak zorundasınız. Bu vesileyle bana yardımcı olan ve olmaya devam eden herkese teşekkür ediyorum "diyor Natalia ve şunu da ekliyor:
"Organ nakli bazıları için büyük bir badire, çünkü bunu yapmak için, sistemle savaşmanız gerekiyor ve bu Bulgaristan'da hiç kolay olmuyor. Finansman sağlamak, Komisyon'un yurtdışındaki tedavi şartlarını yerine getirmek gerekiyor – cehennem gibi. Bir hastanın organ nakline ihtiyacı varsa, bunun için savaşması, epikriz, tedavi teklifleri ve kabul eden hastanenin dosyalarını takip etmesi gibi bir lüksü yok. Her geçen gün çok önemli. Burada hasta kendi yolunu çizmelidir. Eğer mücadeleci ve fiziksel olarak buna müsait değilse, ölür "diyor Natalia.
Natalia, Bulgaristan'da koşulların uygun olmamasından dolayı naklin yurtdışında gerçekleştiğini söylüyor. Bulgar Pulmoner Hipertansiyonlu Hastalar Derneği'nin önceliklerini ise şu şekilde özetliyor:
"Ana hedeflerimiz arasında, akciğer nakli yapılan hastalar için Bulgaristan’da transplantasyon sonrası bir izleme merkezinin kurulması. Avusturya'da muayene edilebilmek için seyahat etmek zorunda kalıyoruz. Bu, inanılmaz mali kaynak gerektiriyor. Buradaysa bizi takip edecek kimse yok. Halen "Sveta Ekaterina" Kardiyoloji Hastanesi’nde muayene ediliyoruz, yani akciğerlerimiz kalp ihtisaslıbir hastanede muayene ediliyor."
Bugün, atlattığı tüm sıkıntıların ardından, Natalia Maeva, pulmoner hipertansiyon hastalarına yardımcı olmak için bazı özel önerilerde bulunuyor:
"Ulusal pulmoner transplantasyon programının başlatılması gerekiyor. Küçük kasabadaki insanlar sistemle nasıl başedeceklerini bilmiyorlar. Açık kurallar olmalı. Pulmoner transplantasyona ihtiyaç duyduklarını anlayan hastalar, bir sonraki adımların ne olduğunu bilmelidirler. Avrupa'da eğitim görmüş doktorlarla Bulgaristan'da transplantasyon sonrası takip merkezinin olması önemlidir. Yunanistan, Romanya ve Bulgaristan'da nakle ihtiyacı olan hastalar var. Böyle bir merkez yaparsak, bütün Balkanlar’ın tedavi ihtiyacını karşılayabiliriz ".
Fotoğraflar: özel arşiv
Kıyamet temalı Hollywood filmlerinde sıklıkla kullanılan olay örgüsünden biri, Dünya'ya çarpacak büyük bir asteroidin konu edilmesidir. Böyle bir felaketin önlenmesi için alınması gereken tedbirler ise durumu daha da..
“Azerbaycan-Bulgaristan Dostluğunu Destekleme” Derneği başkanı Mariya Guseynova, heyecanlı bir sesle " Bulgaristan’ı seviyorum, o benim tarihi köklerimin olduğu ülkedir” diye belirtti. Yılda bir kez ülkemize gelerek ikili işbirliğini geliştirme..
Bulgar rock müziğinin efsane sesi, nesillerin müzik severlerinin kalbine taht kuran efsane isim Kiril Mariçkov binlerce yakını, hayranı ve sinleyicisinin katıldığı merasimle son yolculuğuna uğurlandı. Başkentin “Sveta Sofiya” kilisesindeki..
33. Bulgar Antarktika Bilim Seferi katılımcıları, farklı ülkelerden bilimadamları ile birlikte bilimsel araştırmalara devam etmek üzere..