Yeni kurulan Ortodoks merkezin baş rahibi Arhimandrt Sofroniy olur. Manastırın mimar ve ustaları ise komşu Yugovo köyünden Usta Stoyu ve Stoyan Buradcitski Plovdiv Bulgar Kilise Topluluğu da manastırın inşasına destek verir. Manastırın Başrahibi Papaz Dobromir anlatıyor:
“1867 yılında Arapovski Manastırında Bulgar okulu açılır. Bu mektepte Bulgaristan’ın kurtuluş mücadelesinde yer almış önemli kişiler öğretmenlik yapar. Bulgarların o zaman Tsarigrad- Çarlar Şehri adı verdikleri İstanbul’da çıkan “Makedonya” gazetesine göre, o zaman mektepte çevre köylerden 60 çocuk, Plovdiv’de yoksul ailelerden 40 çocuk eğitim görürmüş. 1872 yılında Plovdiv Metropliti Panaret, yerli halka Arapovski Manastırının Bulgar kimliği ve Ortodoks değerleri için büyük katkısını anlatır. Böylece halkın da Pagan inanışlardan ve korkulardan sıyrılmasına yardım eder”.
Sveta Nedelya Manastırının inşaatı üç yıl sürer- 1856- 59 yılları arasında. 1864 yılında ise fresk ve ikonların çizimi biter. Duvarlardaki freskler, ikonlar ve süslemeleri o dönem Stanimaka adı taşıyan Asenovgradlı ressam Aleksi Atanasov çizer. İleride büyük ressam ve fotoğraf ustası olacak, Çirpan’dan Georgi Dançov Zografina ona yardım eder.
İbadethanenin ana salonuna Hazreti İsa’nın hayatından, Meryem Ana ve Bulgar tarihinden birçok azizin resimleriyle kaplı 150 sahne resmedildi.
Ressam Georgi Dançov Bulgar tarihine gözlerini çevirerek, ilk defa ülkede Slav Alfabesini yazan Aziz Kiril ve Metodiy kardeşlerin yaşam ve çalışmalarını anlatan sahneler dizisi çiziyor.
Halkı eğitirken, ayin okunurken, Knyaz Boris’in vaftiz tablosu gibi sahneler duvarları süslüyor. Manastırda Boris’in oğulları, saray heyeti de çizilmiş ve günümüze kadar bu freskler korunuyor. Bulgar aydınlıkçılarından Kliment, Naum, Gorazd, Sava ve Angelariy’in resimleri de manastırda var.
Manastır avlusunda rahiplerin kaldığı üç katlı bir kule de var. Bu kule çok iyi korunan bir sığınak halinde inşa edilmiş. İlk iki kat sadece taştan yapılmış ve aralarda savunmalarda kullanılmak üzere aralıklar bırakılmış. Üçüncü katı ise yaşama alanı olarak inşa edilmiş ve 19.yüzyıla has mimari özellikleri taşıyor.
Bu savunma yapısı Angel Voyvoda Kulesi adıyla biliniyor. Kulenin kurulmasında maddi yardım sağladığı için, yapıya onun adı verilir. Angel Voyvoda 1860 yılına kadar çetesiyle beraber Rodop dağlarını savunan bir direnişçidir.
Fotoğraflar: wikipedia.org/ Petır Georgiev ve Svetlana Dimitrova
Çeviri: Sevda Dükkancı
Önümüzü aydınlatan hakikat ışığının doğması için zaman zaman fikrilerin çarpışması normal ve gereklidir. Zira insan düşünen bir varlıktır ve doğal olarak düşündüğünü de söyleyecektir. Herkes fikirlerini paylaşınca farklılıklar ortaya çıkacaktır..
İnsanoğlu dünyada birtakım zorluklarla hep sınanmış, sınanmaya da devam edecektir. İnsan hayatının hikmetlerinden birisidir imtihan. Bu hakikate işaret babında Cenâb-ı Allah, çokça okuduğumuz Mülk/Tebareke suresinin 2. ayetinde şöyle buyurmuştur:..
Her ne denli yaşarsa bir kişi, Âkıbet ölmektir onun işi... Böyle özetleyip sonuca bağlıyor şair insanın dünya hayatını. Ve insan, istese de istemese de bu hakikatle bir gün muhakkak yüzleşiyor. Bu büyük hakikatle yüzleşmeyi ve sonrasını şair Yayhya Kemal..