İnsan emeği muhteremdir
İnsanın emeği en saygın şeylerdendir. Çünkü insanın bu dünyadaki varlığını devam ettirmeye yönelik bir çalışması, çabasıdır. Aynı zamanda ahlâkî bir özelliği vardır. Çünkü başkasına yük olmamak, kendi ihtiyacını kendi kazanıp kendisine karşı sorumluluğunu yerine getirmek, hatta başkalarının yükünü hafifletmek anlayışına dayanır. Kur’ân-ı Kerim “İnsana çalışıp çabalamasının karşılığı verilir” buyurmaktadır. Çalışıp çabalamamanın aksi ise tembellik, sefillik, başkalarına yük olmak demektir.
İslâm, insanın çalışan, üreten ve paylaşan biri olmasını ister; insana çalışma, kendi emeğiyle kazancını kazanma vazifesi yükler. Tabiî, nihaî mânada veren Allah’tır. O Rezzak ismine sahiptir, yani rızkı veren O’dur. Ama insanın dilemesi, cüzî iradesini ortaya koyması gerekmektedir. Allah, çalışıp çabalayanlara verir. Ancak şu da bilinmelidir ki, Allah iyilere de kötülere de verir, hatta iyiyi de verir, kötüyü de verir. O yüzden Müslüman, Allah’ın koyduğu çizgilere, sınırlara riayet ederek çalışıp çabalamalıdır. Helâl yollarla helâl kazanç elde etmenin peşinde olmalıdır. Bir de Allah’ın insandan istediği, çalışıp çabalayarak Allah’ın lütfuyla kazandığının bir kısmını ihtiyaç sahipleri ile paylaşmasıdır.
Sevgili Peygamberimiz, insanların çalışmasına önem vermiştir. Bir defasında kendisine gelip yardım isteyen sağlam bir sahabîsinin ihtiyacını karşılamak yerine elindeki değer taşıyan bir eşyasını satıp onun parasıyla bir balta alarak ormana gitmesini ve kestiği odunları satarak geçimini sağlamasını öğütlemiştir. Bu üzerinde ciddiyetle düşünülmesi gereken bir örnektir! Bununla birlikte Peygamber Efendimiz daha fazla gelir elde etmek için ticaret yapmayı tavsiye etmiştir. “Helâl rızkın onda dokuzu ticarettedir” nebevî sözleri çok mânidardır.
Peygamber Efendimiz, çalışanları her fırsatta övmüş, dilenenleri ise kınamıştır. İnsanın kazanıp ailesinin geçimine harcadığı şeyleri en değerli sadakalar arasında görmüştür. Ayrıca çalışan insanların emeğini korumayı ilke edinmiştir. Hazreti Muhammed, daha İslâmiyet öncesinde Mekke’de kurulan “Erdemliler Cemiyeti” olarak adlandırabileceğimiz çağdaş mânadaki ilk sivil toplum kuruluşu olan “Hilfü’l-fudul” adlı oluşuma üye olarak insanların haklarını ve bu bağlamda ticarî haklarını koruma gayreti içerisinde olmuştur. Bununla birlikte bilhassa işçinin hakkını korumak için sarf ettiği şu sözler, en büyük emek sendikalarının en görünür yerine asılmalıdır: “İşçinin hakkı, alın teri kurumadan önce ödenmelidir!”
9 Eylül’de, Bulgaristan tarihinde, temelde kökten farklı bir kamu düzeninden diğerine geçişin 80. yıldönümü kutlanıyor - Bulgaristan Krallığı’nın sonu ve Bulgaristan Halk Cumhuriyeti’nin başlangıcı . 2. Dünya Savaşı’nın ortasında,..
6 Eylül 1885 tarihinde Bulgar Prensliği ve Doğu Rumeli toprakları birleşerek, Bulgaristan tek bir devlet olarak Avrupa haritasındaki yerini alıyor. Sofya “Sv. Kliment Ohridski” Üniversitesinden tarihçi Prof. İvan İlçev..
Cuma öğleden sonra dini konulardaki sohbetimizde Vedat Ahmet ile birliktesiniz. Vedat Ahmet "Gençler ve din" konusunda bize yararlı ve ilginç bilgiler sunacak. Gençlerin ahlak dünyası ve dinin aşıladığı değerleri konuşacak.