İnsan, Allah’a kulluk etmek için yaratılmıştır. Bu amacı gerçekleştirmek için gerekli donanımı Yüce Yaratan kendisine vermiştir. Bu yolda yürürken karşılaşacağı zorlukları aşma konusunda rehberlik edecek peygamberler, vahiy ve akıl insanın hizmetine sunulmuştur. İnsanlığın farklı dönemlerde yaşadığı olumsuzluklar da ibret sahneleri olarak nesilden nesile, kitaplarda, hatta tarihî değer taşıyan bir çok eserde insanın gözü önüne serilmiştir. Yüce Allah bütün bunları ortaya koyup "Ey ademoğulları! Şeytana kulluk etmeyin. Çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır. Bana kulluk edin. İşte bu dosdoğru yoldur!” çağrısında bulunmuştur.
Ama bütün nimet ve imkânlara rağmen nankörlük eden, küfran-ı nimette bulunanlara, doğru yoldan ayrılanlara, kulluktan yüz çevirenlere rahmeti gazabından üstün gelen, ama gerektiğinde azabı da çetin olan Allah son uyarısını yapmıştır:“İşte bu, tehdit edildiğiniz cehennemdir. İnkâr ettiğinizden dolayı bugün girin oraya!O gün Biz, onların ağızlarını mühürleriz. Elleri Bize konuşur, ayakları da kazandıklarına şahitlik eder.”
Cehennem, bütün dinî inançlarda var olan bir inancı yanısıtmaktadır. İslâm dini cehennemi bir uyarı/inzar vasıtası olarak kullanmaktadır. O yüzden Kur’ân-ı Kerim’de birçok cennet ayetiyle hayır ve doğruluğa teşvik edilen inananlar, cehennem ayetleriyle de doğru yoldan ayrılmama, dünyadaki amacını unutmama konusunda ikaz edilmişlerdir.
Kur’ân-ı Kerim cehennemi insanların dünyada işledikleri kötülüklerin cezasını çekecekleri acıklı azabın olduğu bir yer olarak tasvir etmektedir. İnananlar, kötülükleri ölçüsünde orada ceza çekip kurtulacaklardır. İnanmayanlar; müşrik, kâfir ve münafıklar sonsuza kadar orada ağır cezalara tabi tutulacaklardır. Suçlarının durumuna göre suçlular cehennemin yedi bölümünden birinde cezalandırılacaklardır. Velhasıl cehennem, Allah’ı tanımayan, ona isyan ederek kötü vasfı kazananlar için hazırlanmış kötü bir yerdir.
Allah bizleri böyle kötü bir yer ve akıbetten muhafaza buyursun!
Müslüman, her koşulda dininin emir ve yasaklarını göz önünde bulundurarak yaşama arzusundadır, bundan da öte böyle olmakla sorumludur. Bu sebeple İslâm dininin hayatın farklı alanlarındaki hükümlerini imkânları ölçüsünde öğrenmekle mükelleftir...
105 yıl önce 27 Kasım 1919 tarihinde Paris kenarlarında yer alan Neuilly-sur-Seine’de Bulgaristan’ın I. Dünya savaşına (1914-1918) katılımına son veren antlaşma imzalandı. Tarihçilere göre, öz toprak kaybına yol açan bu antlaşma Bulgaristan..
25 Kasım’da Bulgar Ortodoks Kilisesi Aziz Kliment Ohridski’yi anıyor . Kiril ve Metodiy Kardeşlerin yedi öğrencisinden biri olan Kliment Ohridski, tanınmış başpiskopos, öğretmen ve kitap yazarıydı. Aziz Metodiy’in ölümünden..