Mal ve mülkün mutlak sahibi Allah'tır. O dilediğine dilediği kadar mal ve mülk verir. Tabii, insan mal ve mülk elde etmek için çaba sarf eder, çalışır. Allah'ın lütfu olarak elde ettiği malı emanet olarak kullanır.
İnsan fıtratında mala karşı bir ilgi söz konusudur. O yüzden her insan daha fazla mal elde etmeyi arzu eder, bunun için çaba sarf eder. İnsanın çalışıp alın teriyle helâlinden kazanması Allah'ın da emridir. O, insana çalıştığının karşılığını verir.
Bununla birlikte Cenâb-ı Allah insana verdiğinin bir kısmını rızası doğrultusunda harcamasını, hayır yapmasını ister.
İnsanın fıtratında var olan mal sevdasını bilen Allah, onu bu konuda serbest bırakmamış, zekât ve fitre gibi malî ibadetlerle yükümlü kılmıştır. Ayrıca bu asgarî yükümlülükler dışında Allah rızası için daha fazlasını harcamaya, ihtiyaç
sahiplerine yardım etmeye, hayır yapmaya teşvik etmiştir. Belirli bir zaman, yer ve kuralla sınırlı olmayan bu malî yardımlara sadaka veya infak denir.
Allah bahşettiği rızıktan bir kısmını yine Allah yolunda harcamak demek olan infak kavramının anlamı, önemi ve İslâm dinindeki yerini ele alarak Ramazan-ı şerifte bu sorumluluğun yerine getirilmesinin ehemmiyeti üzerinde durulmaktadır.
Cuma öğleden sonra dini konulardaki sohbetimizde Vedat Ahmet ile birliktesiniz.
1908 yılının 22 Eylül tarihinde Bulgaristan’ın bağımsızlığı ilan edildi. Bulgaristan’ın tarihinde tek başına gerçekleştirilen en cüretkâr eylem olan Doğu Rumeli ile Bulgaristan Prensliği’nin Birleşmesi’nden otuz yıl sonra Bulgarlar bir kez..
21 ve 22 Eylül tarihlerinde Sofya’nın konukları ve sakinleri Büyük Konstantin’in oğullarından biri olan II. Konstantius’un hükümdarlık sürdüğü dönemin tarihi dokusunu yansıtan bir etkinliğe katılabilir. Geç antik çağının yeniden canlandırıldığı..
Müslüman, her koşulda dininin emir ve yasaklarını göz önünde bulundurarak yaşama arzusundadır, bundan da öte böyle olmakla sorumludur. Bu sebeple..