2 Haziran'da kutlanan Botev'i anma ve Bulgaristan’ın özgürlüğü uğruna hayatını feda edenlere saygıyla başı eğdiğimiz bu gün, toplumumuzu bölmeyen tarihler arasındadır. Bununla birlikte, günümüz Bulgaristan vatandaşları özgürlüğü nasıl anlıyor ve neden Bulgar kahramanlarını her gün değil de, yılda sadece bir kez onurlandırıyoruz? Bu sorunun cevabını tarihçi ve Kültür eski Bakanı Profesör Petar Stoyanoviç’ten alacağız.
Kendine has mizah anlayışıyla, "özgürlük" kavramını, aslında Bulgaristan'ın beş asırlık Osmanlı yönetiminden kurtuluşunu elde ettiği 19. yüzyıl bağlamından yola çıkarak ilginç bir şekilde yorumladı. Bu nedenle özgürlük hakkındaki fikirlerimiz modern ve içinde bulunduğumuz 21. yüzyıla ait olmaktan çok Uyanış dönemi sonrasına aittir.
„Bir yandan bunun nedeni, kendimizi tanımanın ve kendini kanıtlamanın en muhteşem anlarını tam da o zaman arıyor olmamızdır," diye belirtiyor Petar Stoyanoviç ve şöyle devam ediyor:
„Bu, modası geçmiş bir ulusal kimlik anlayışı ve apaçıklığımızı görmemiz için pek yardımcı olmayan bir bakış açısıdır, ama ne yapabiliriz ki, algımızda Uyanış sonrasını yaşıyoruz. Aynı şey özgürlük için de geçerlidir. 2 Haziran etrafında dönen ülkemizde, bu özgürlük, kurtuluş hareketimiz için önemli bir andan kaynaklanmaktadır, ki bu da Hristo Botev'in 1876'da bu tarihte ölümü, ki bu, 9 Eylül 1944'ten sonra anti-faşizmle büyüdü ve çok ilginç bir tür kırmızı Uyanış’a dönüştü.”
1989'daki demokratik değişikliklerden sonra, bugün hala cevaplarını aradığımız iki soru ortaya çıktı – Uyanış’ımızın ve ulusal kurtuluş hareketimizin özünü ve tarihimizin komünist yorumunu kavrayabildik mı?
“İkincisi kesinlikle değiliz, yani diğer özgürlüğü nasıl yorumlayacağımızı henüz bilmiyoruz. İlk soruya gelince, yine de, çok değerli bilimsel ve sanatsal çalışmalarımız olmasına rağmen, bu döneme ait pek çok konuyu özel adlarıyla işlemek ve telaffuz etmek istemiyoruz ve bazılarını da cesaret edemiyoruzi, diye belirtti tarihçi ve devam etti.
Nisan 1876 yılında neden sadece çok küçük bir sancağın Türk varlığından kurtulmak için ayaklandığı sorusuna cevap vermekten çok, Kalofer horosunun kolaylığına kaçmak ve Bulgar kadınının değişmeyen güzelliği üzerinde oynamak istiyoruz. Rusya'nın 1877-78 yıllarında tam olarak ne yaptığına ve Kurtuluştan sonraki olayların tüm gelişiminin neden bu yöne itildiğine neden hala bir cevabımız yok?”
1944'ten sonra, 2 Haziran çevresinde, sosyalist düzenin hedefleriyle ilgili bir mitoloji ortaya çıktı, ancak modern bir bakış açısından, 1 Mayıs vs gibi siyasi imaları olan başka birçok tarih olmasına rağmen, nedenini bilmek ilginçtir: „2 Haziran'ın ideolojileştirilmesi olası değil, kesin. 9 Eylül'ün hemen ardından Bulgaristan'ın geçmişine yapılan doğrudan baskıyla bu işler kurumsallaşıyor diyebilirim.
Bu neden gerekli ki?
Her rejim, özellikle de BKP gibi totaliter bir rejim, tarihsel referanslara ve gerçek özgürlük mücadelesinin ideolojik üstünlük mücadelesiyle resmi bir bağlantısına ihtiyaç duyar.”
“Tüm rejimler ideolojilerini meşrulaştırmak ve görselleştirmek için tarihten "emiyorlar", 2 Haziran'da da olan buydu” diye özetledi Petar Stoyanoviç, ancak çok önemli bir şey daha ekledi:
„Bunun, Bulgar devletinin kurtuluşu ve bütünlüğü için kendilerini gerçekten feda eden insanlar için bir onur günü olarak 2 Haziran'ı hiçbir şekilde küçümsemediğini, kuvvetle vurgulamak istiyorum.
2 Haziran'ı kutlayıp kutlamama konusunda Bulgaristan'da herhangi bir belirsizlik görmüyorum.
Ama kutlamalarımızın, bayramlarımızın, partilerimizin ve anma törenlerimizin retro tarzından bahsederken, sirenlerin çalması, başka bir yerde olduğunu bilmiyorum. Yılın bir günü kahramanlarının anısına 1-2 dakika dimdik duran bu halkın görüntüleri, gerçekten retro ama dikkat çekicidir. Dünyanın başka hiçbir yerinde böyle bir şeyin olduğunu bilmiyorum ve her yıl devam etmesinden memnunum. Çocuklarımızı böyle bir mirasla yetiştirelim.” Neden yılın her gününde değil de, 2 Haziran'da Bulgaristan’ın özgürlüğü uğruna hayatını feda eden kahramanları onurlandıralım?
Petar Stoyanoviç, çok pragmatik bir cevap verdi: „2 Haziran olmazsa o gün de saygımız ifade etmeyeceğiz, diye düşünüyorum çünkü çok başka şeyler istiyoruz. Ancak soru başka bir yerde, zaten tamamen farklı “mayadan” olan Bulgarın olduğu Bulgar ailelerinde ve çocuklarında.
Onlara kahramanlığın ne olduğu, Bulgaristan'ın ne olduğu, Bulgar olmanın neden anlamlı olduğu ve bu saygıya sahip olunduğu anlatılmalıdır. “
Sonuç olarak tarihçi, dinleyicileri olduğu kadar toplumu da yaşam, ölüm, aile, yetiştirme ve yarının anlamı hakkında yeniden düşündürebildiğini umduğunu ifade etti.
Foto: BGNES- arşiv, Ani Petrova
Türkçesi: Şevkiye Çakır
Vedat Ahmet 2024 yılının son "Cuma öğleden sonra" programında geçen yılın bilançosunu yapacak, ülkedeki müslümanlar açısından değerlendirmesini aktararak, özetlemeye çalışacak. Bulgaristan müslümanlar ve Başmüftülük makamı açısından nasıl bir yılı..
Yargıtay, nihai olarak Eski Takvim Bulgar Ortodoks Kilisesi’nin tesciline karar verdi ve böylece Bulgaristan’da ilk kez ikinci bir Ortodoks kilisesi tescil edilecek. Yargıtay’a göre, “Eski takvim kilisenin tescilinin “Bulgar Ortodoks Kilisesi -..
Ortodoks Kilisesi, İsa’nın Doğuşunun üçüncü gününde – 27 Aralık’ta ilk Hristiyan şehidi olarak kabul edilen Aziz Stefan’ı anıyor. İsmi, Yunancada “palmiye”, “taç” anlamına gelen "στέφανος" (stéphanos) kelimesinden geliyor ve şehitlik tacıyla..